tarih insanı zaman denen o muammada zaten yargılıyor;insan da kendince intikam alacak ya o da tarihe atıfta bulunuyor(atıp tutuyor)kendi safına çekmeye çalışıyor.
Evet bu bir döngüdür hem de kısır türünden...
işin kolayına kaçmak.
bilgisi olmayanın fikri olması.
faydadan çok zarar verecek hata.
işi bilene bırakmanın gerektiğinin unutulup "bence"lerle başlayan cümleler kurup engin bilgilerin hakettiği uzmanlık isteyen konularda fütursuzca at koşturmak.
sosyoloji alanında uzman hocamın feryadı aklıma geldi;
tarihi dizilerden öğrenenlerin merak edip konuyu detaylıca öğrenmek yerine magazin sayfalarından takip ediyor oluşu gelecek nesillerde nasıl bir tarih bilgisi oluşturur düşünüp kaygılanıyorum.
1400 yıl önce yaşanmış bir şeyin bugün bile haklılığı, bugünün algısıyla kabul ediliyorsa bal gibi yargılanabilir.
evrensel olduğunu iddia eden bir fikir veya kültür her zamanda aynı sabitliğini ve geçerliliğini değiştirmeden korur.
eğer bundan 1400 yıl önce çocukla evlenmiş bir sapık çıkıp benim getirdiklerim evrensel derse o zaman çocukla evlenmek normal diye bu kişiyi bugünün algısıyla yargılayamayız diye bir durum yoktur.
tarih bilmeyen bir milletiz. açık ve net. okumuyoruz. ama sorsanız herkes en iyisini biliyor. senin hiçbir şey bildiğin felan yok. sadece tarihi kendi düşüncene uygun şekilde okuyup bir nevi tatmin oluyorsun. zaten adamakıllı tarih okunsa günümüze göre yorumlamazlar beyin isteseler de istemeseler de mantıklı yolunu bulur. okunmuyor işte. tarafsız tarihçi de çok az buluruz. bunun tek sorumlusu biziz. adamlar en ufak ters yazışlarında sen ocusun bucusun oluyorlar. mecburen kendisini belli bi yere ait olarak görüyor o kesime uygun yazıyor. haa tarafsızlığını korumuşlar bunu nasil beceriyor diyeceksiniz. onlar da bir elin parmağını geçmiyor olsun o kadar.
zira onlara inananlar söylediklerinin, yaptıklarının ilelebet geçerli örnekler olduğunu iddia ederler. o zaman söz konusu kişilerin söylediklerinin ve yaptıklarının bugünün kriterlerine göre değerlendirilmesine itiraz etmemeleri gerekir.
misal, diyelim ki geçmişte birileri (mesela cengiz han) savaş esirlerini öldürmüş olsun. döneminde normal kabul edilen bir iş olduğu için pek bir şey diyemeyiz. fakat ya böyle yapan dini bir kişilikse? o zaman ona "savaş suçlusu" diyebilir miyiz? evet, diyebiliriz...
neden diyebiliriz? sebebini yukarıda izah etmiştim zaten. ek olarak da şunu söylemem gerekir: bugün kimse "cengiz han'da böyle yapmıştı" gerekçesiyle savaş esirlerini öldürmeye kalkmaz. öldüreceği varsa başka bir gerekçeyle veya gerekçe göstermeksizin öldürür ama savaş suçlusu durumuna düşeceğini de bilir.
fakat mevzubahis olan bir dini kişilikse, ona inananlar "şu dini kişilik savaş esirlerini öldürmüştü" diyerek gönül rahatlığıyla savaş esirlerini öldürür ve de suç işlediğini bile düşünmez.