Osmanlı'nın saltanat döneminde ramazan aylarında padişah tekmili kıyafet ile şehrin arka sokaklarında halkın sosyal durumunu gözleriyle görmek için dolaşırmış. iftar topu atıldığında hangi evin önünde ise o eve iftar yemeğine misafir olurmuş.
Yine bir ramazan akşamı padişah yine sokaklarda dolaşırken eski ve viran bir evin önünden geçerken iftar topu atılır. Padişah eski evin kapısını çalar ve tanrı misafiri olduğunu söyler. Evin hanımı buyur eder padişahı ama onun padişah olduğunu bilmemektedir.
Ev sahibinin yemek yapacak kadar malzemesi olmadığından iftar yemeğinde bir kuru ekmek ile iftar edecektir. Ama misafir gelmiş ne yapsın. Hanım girer mutfağa acil yemek hazırlaması lazımdır..Ama yemek yapacak malzeme yok. Ne yapsın biraz un, biraz kuru salça, biraz yoğurt, ve evde bulunan çok az malzemelerden bir çorba yapar ve misafirin önüne koyar.
Padişah çorbaya bayılmıştır. Çorbanın ne çorbası olduğunu sorar hanıma, hanım da DARHANE ÇORBASIder. Padişah kendisini tanıtır ve bu çorbayı çok sevdim. Bu çorbayı saray mutfağına aldım. Gel her gün bu çorbayı yap der. ve böylece başlar... *