bir döneme damgasını vurmuş hükümetin istihbarat ajanı gibi çalışmış olan gazetedir, her yerde demokrasi çığlıkları atıp doğruluğu tam belirlenememiş belgelerin servis edildiği gazetedir, sonra hükümetin işi bitince bir kenara savrulan o demokrasi çığlıklarının tek tek susup istafa eden gazetecilerin çekip gittiği gazetedir, basın ahlakının nerede kaldığının ve sözde içleri insan sevgisiyle dolu pıtırcık yazarların neden tek tek istifa ettiğinin sorulması gereken gazetedir.
- Taraf'tan Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Neşe Düzel'in ayrılmasını nasıl yorumladınız?
Zamanı gelmişti. Çok yoruldular ve üzüldüler. Çok yoksulluk çektiler. Daha önce tanımıyordum; ama Taraf süresince Yasemin'i çok sevdim. Bir pırlanta olduğunu düşünüyorum. O kadar yoksulluk ve fedakârlıkla gazete çıkarıyorlardı ki, onlara acıyordum özellikle son dönemde. içim sızlıyordu. Bu kadar da fedakârlık olmaz ki. Yasemin, Stratfor raporlarını tek başına çevirdi, edit etti. Tam sayfa yayınladı ve tiraj bir tane artmadı. Hem adaletsizlik, hem çalışma yükü. Bunca parasızlık çekmeye insan ne kadar tahammül edebilir? Hele de bu kadar takdir görmedikleri bir ülkede. 30 davası var, Ahmet Altan'ın, Başbakan'ın açtığı. Gitmek haklarıydı.
emperyalist güçler tarafından beslenen türkiyeye şeriat getirmek isteyen türkiyenin güneyinde kürt devleti kurmak isteyen asker düşmanı aynı zamanda atatürkü ve onun getirdiği inkılaplarla bu cahil milletin hiç olmazsa bi kısmını aydınlattığı devrim ilkelerini yok etmek isteyen cemaatçı bi o kadarda ermeni lobilerinin desteklediği gazete yersen .
Biz özgür gazetecileriz" diye kafa tutmaya kalkıştılar..
Kendilerine sadece birer "fahişe" oldukları hatırlatıldı..
Kontrolden çıkmaya kalkışanların dosyası, ileride kullanılmak üzere tefrik edildi..
"Ama bizi kullandınız" diyenlere, "Maalesef" denildi...
"işinize yaramaya devam edebiliriz" teklifini sunarak işve yapanlara....
******************
istihbarat örgütleri, operasyonlarında kullandıkları kişilere bir fahişeye nasıl yaklaşılması gerekiyorsa öyle yaklaşırlar...
Gerekli oldukları zaman dilimi içerisinde çantalarına para doldurulur, sıtrları sıvazlanır, ne kadar "güzel" ve "seksi" olduklarından dem vurulur, egoları okşanır.
Kimi zaman "özgürlükçü", kimi zaman "bağımsız ve yürekli gazeteci", kimi zaman "demokrat payesi" bile verilir bu kucak fahişelerine..
Kullanım süreleri dolduğu zaman da bir fahişeye nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranılır...
istihbarat örgütleri tarafından kullanılan fahişelerden, görevine kendisini fazla kaptıranlar, işininin bittiğini kabul etmeyenler, kafa tutrmaya çalışanlar çıkar bazen..
Yollarına, "iktidara ağır eleştirilerde bulunan yürekli gazeteci" kisvesiyle devam etmeye kalkışırlar...
işte en can sıkıcı, en acınası halde olanlar da bu kullanılıp atıldığını kabul etmek istemeyenlerdir..
O zaman kendilerine bir fahişeden başka bir şey olmadıkları açıkça söylenir ve ipleri çekilir...
***************
Dün, 5 yıldır süren "Ergenekon" davasında kritik bir dönemece girildi. "Silivri Yerleşkesi" denilen mezbahada yılllardır sessiz sedasız sürdürülen hukuk katliamı, toplumun vicdanını sonunda patlattı.
Onbinlerce vatandaş, jandarma barikatlarını yıkıp salona girdi ve "Adalet istiyoruz" diye feryat etti.
Aynı saatlerde istanbul'daki CIA aparatlarından birinde, bir operasyon yapıldı.
TSK'ya karşı düzenlenmiş büyük bir operasyonda, "bavulcu" olarak kullanılanlara görev sürelerinin sona erdiği tebliğ edildi.
"Biz özgür gazetecileriz" diye kafa tutmaya kalkıştılar..
Kendilerine sadece birer "fahişe" oldukları hatırlatıldı..
Kontrolden çıkmaya kalkışanların dosyası, ileride kullanılmak üzere tefrik edildi..
"Ama bizi kullandınız" diyenlere, "Maalesef" denildi...
"işinize yaramaya devam edebiliriz" teklifini sunarak işve yapanlara,
"Lüzum yok, pek de başarılı olamadınız" cevabı verildi...
ilk zamanlar kendini 'sevdirerek' yazar ve düşünenler için kendisini; mutlaka okunur, bir gözün kendinde olması gerekir kılan, şimdi bu misyonunu tamamlayıp yeni bir misyonu (almancılığı) icra eden, ''taraf gazetesi'' diye adlandırlan istihbarat operasyonu...