taraf gazetesi'nin aktütün karakoluna yapılan baskınla ilgili genelkurmay başkanlığın'a şehit olan onbeş askerin ağzından sorduğu, anlamlı, cevaplandırılması gereken sorulardır.
1- Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanı generaller Meclis'i protesto yerine Aktütün'le uğraşsalardı, biz o gün ölür müydük?
2- Komutanım, biz öldükten sonra dün açıklamışsınız gazetecileri çağırıp: "Aktütün karakolunun yerini 2009'a kadar değiştireceğiz." Gazeteler ilk kez kafasını kaldırıp "Yeter artık" demese, bunu yapar mıydınız?
3- "istihbarat eksiğimiz yok" da demişsiniz dün komutanım. Peki 350 kişilik PKK grubunun geldiğini nasıl göremediniz, gördünüzse neden önlem almadınız? Önlem aldığınız için mi öğle vakti göstere göstere saldırdılar?
4- Aktütün'ün mayıs ayındaki baskın sonrasındaki halini bilenler vardı aramızda. Gözden çıkarıldığı her halinden belliymiş. Kaçakçılık için yapılmış zamanında ve defalarca basılmış. Burada askeri hata yok mu komutanım?
5- O karakol sınırından geçişi önlemek içinmiş komutanım. Oysa PKK Aktütün'ü basmak için sınırı geçiyordu orada. Bunu 1992'den bu yana tam beş defa yaptı. Hepimiz öldük, tam 44 kişi. Siz ise hesap bile vermediniz. Neden?
6- Zayiatın büyük bölümü sınır ötesinden açılan ateş yüzünden demişsiniz. Bu zaten her defasında böyle oldu. O halde o karakol hâlâ neden vardı? Askerî hata olmasa bu kadar zayiat verilir miydi? Biz bu kadar ölür müydük?
7- Aktütün ve öteki bir çok karakol defalarca basıldı. Siz ise hesap vermek yerine tartışmaları bastırdınız, haber yapılmasını yasakladınız. En büyük acı sizin orada yaşanıyor komutanım, bunu tartışmayıp da neyi tartışacağız?
8- Siz, dün gazetecilere bilgi veren komutanım; geçen yıl yine aynı gafletle basılan Dağlıca'daki komutan yarbaya başarı plaketi veren ordu komutanı değil misiniz?
ben genel kurmayın veremeyeceği ama doğru cevapları vereyim bu sorulara.
1-Yine ölürdünüz belki ama biz görevimizi daha iyi yapmış olurduk. en azından vicdanımız rahat olurdu.
2-yapacaktık zaten öncedende çalışmalar başlamıştı ama dün tvlerde açıkladığımız gibi parasal bazı sıkıntılar var. biz sanki bu ülkenin ödeneğinden en çok payı alan grup değilmişiz gibi yettiremedik bi kaç askerimizin canını kurtaracak bir taşınmaya bu parayı. (aksak tirtil'in notu: askerdeyken bir yüzbaşıdan duyduğum; "asker önemli değil askerin yenisi geliyo zimmete bişey olmasın" lafından anlaşılacağı üzere tank, tüfek, para önemli asker nasılsa analarının kucağından bir bir geliyo.)
3-farkettik JÖH bölgeye intikal etti, obüslerle taciz atışı yapıldı onlarda hedeflerine ulaşamadan bu sınır karakolunu korumakla görevli tepeye saldırabildi. yani bizim karakolu korusun diye oraya koyduğumuz askerlerin sayısı ve mühimmatı ve hatta konumu kendilerini korumaktan aciz.
4-olur mu hiç biz anaların evlatlarına en iyi şekilde bakmaya çalışıyoruz. lanet olasıca örgütün suçu bu hiç bizim suçumuz olur mu. biz zamanında kafasını ezseydik bunların yine olurdu bunlar. biz napalım.
5- aksak tırtıl'ın notunda belle değilmi zaten siz ölürsünüz , sakat kalırsınız yenisi gelir her zaman askerin zimmete bişey olmasın onun yenisi zor geliyo. siz ölüyosunuz ananız babanız bütün oğullarım devlete feda olsun diyo zaten bizim için farketmez.
6- 4 numaralı cevabın aynısı.
7- askeriyede sistem budur biz emir veririz yapılır sorgulanmaz. hata yapsak bile kimse sorgulayamaz. siz asker değilsiniz sorgulamayın diye yasak koyarız bizde size istediğimizi yapabilmek için.
8- bilmem biz zaten önümüze gelen veriyoruz başarı belgesini.(aksak tirtil'in notu: bende bile 3 tane var hiç bişide yapmadım üstelik.)
belki artık birilerinin dünyanın en iyi ikinci ordusu bizde safsatasını bırakıp,bunca yıldır bunca vatan evladı neden öldü? bu kadar ödenek ayrılırken karakol savunmasının ' parasızlık' yüzünden zayıf olduğu gibi saçma nedenlere prim vermeden cevaplanması gereken sorulardır.
'nasıl olur da bizi sorgularsınız hainler' diye haşmetlenecek, saptırılmış, kurgulanmış, klişeleştirilip iyi niyetli ama pek derin düşünmeyen insanlarımızca içselleştirilmeleri sağlanmış 'iyi' ve 'yüce' kavramların-algıların arkasına saklanan, kendini tanrı'nın çocukları, makamlarını babalarının malı addeden, millet düşmanlığı mertebesinde bu aziz millete uzak, kasıntı, fildişi kulelerde mûkim birtakım paşaların asla tam mânâsıyla yanıtla(ya)mayacağı, hakiki vatansever insanlarca yöneltilen haklı, hakçı, halkçı sorular...
