futbol siyaset ve din konularında ısıtılıp önümüze konan reflekslerin taraflarca sürdürüle gelmesidir. siyasi ve dini mecralarda argümanların daha sık tartışılması, futbol da ise sadece galip rolünü tadan tarafın aksiyonlarının geçerli kılınması toplumun meşgale alanlarının sorgulanmaktan uzak olduğunun bariz örneğidir. siyaset olmasa da ülke meselelerini, sorumlu yurttaşlık bilincinde ele alıp katkı sunmak önem arzı bakımından açık ara önde olsa da toplumun kesişme noktalarının azlığı ve suskun fertlerin tercihleri topyekün olarak futbola yönelimi beraberinde getirmektedir. kazanan taraf madalyasının alınmadığı durumların ertesinde dahi potansiyel tetikçiliği elzem niteleyenler formalarını diğer bir deyişle kutsallarını toplumsal dönemeçlerin kati suretine rağmen sergilemekten geri durmazlar. bunun altında yatan yegane sebep hayat tezlerinin çürütülemeyecek kadar sağlam olduğunun beyanıdır kendilerince. o metaya bürünerek birincilik kürsüsüne layık olanın kendisi olduğunu, alınan ters neticelerde bile kanıtlama yoluna gitmektedirler. bugün ideolojik olarak siyasi görüşü niteleyen temalar vücudu sarmaladığı takdirde, muhalif duruş sergileyenlerin gılgamış ın yola gelmesi planı dahilinde kimi zaman bilgece tanrı rolüne soyunmaları gözlemlenebilirken yani ender de olsa içi dolu, anlam ifade eden tartışmalar meydana gelmekte iken futbol minvalinde tarafların, karşısında duran takıma bağlanmış bireye, cahilce ve arsızca yöntemlerle sindirme politikasının uygulanmasına başvuruyorsa bu ülkedeki futbolun kesinkesliğini yansıtan ve sorgulanması gereken önemli bir konudur. futbolun brezilya dan, arjantin den, ingiltere den fazla değer biçilmesi karalama ve toplumdan ayrı kefeye koymak esasına dayanmakta ise, benzin istasyonları, kamuya ait alanlar alevler içinde kalırken hırslarını yenemeyenler farklı anarşist metotlar denemeye yelteniyorsa, önlem paketlerine alınması gereken bir sorun olarak karşımızda durmuyor da nedir?. tribünde ölen genç insanları, desteğinden ötürü bir takım yerlere varıp futbolun güzelliğine, olması gereken yanına odaklananların karşılaştığı ucuz tahrikleri ve şiddet içeren ögeleri toplarsak eşitliğin sağında kökeni belli olmayan bir sosyolojik infial tablosu görmüş oluruz. yapılacaklar, fikir adamları ve muhtelif bilimler ile ilişiği olan kişilerce hassasiyetle irdelenmelidir. aksi takdirde duyarsızlık psikolojisinin bilhassa ülkenin içinde bulunduğu durumunun gözlerden kaçmasının, maçı çevirme gibi bir olanağı olmadığından tarihi bir hezimetle karşı karşıya kalan taraf oluruz.