ne zaman yeni bi hatunla ortamlara aksam, daha doğrusu o karizmamdan etkilenip aleni ya da naz
yaparak himayem altına girmeye çalışsa, bana sokulsa, ve biz bi yerde, elmacık kemiklerimden
yayılan espri ve kendine güven şovum eşliğinde bi cafede otursak, sohbete tam manasıyla
odaklanamayıp önlemez biçimde önümdeki surette canlandırdığım kare. sikilirken nasıl bi hale qgeliyor acaba? ne gibi değişimlere uğruyor? "bir kadının normal yüzü ile seks yüzü arasındaki
fark, dünyadaki tüm sırlardan daha epistiktir" der endra morganmayer.
bakıyor. bişey anlatırken nasıl bakılırsa öyle. gülüyor. saçıyla oynuyor. çoğu zaman saklanıyor.
herkes kadar yapmacık. komik olmaya çalışırken uslu kızım diyor. yaramaz oluyor sonra. siktir
edin ya klasik ama başarılı bi çıkma olayı yani. diyalog. sohbet. flört. ama tüm bunlar yaşanırken
ben onun hoplatılırken ya da kuku-küçük kayser ikili arasında yerleşme esnasında gerçekleşen
ufak kayma sorunlarında yüzünün nasıl olabileceğini hayal ediyorum. enteresan.
böyle normal konuşuyor. ben de dinliyor görünüyorum. fakat mimikleri sözle uyumlu değil. ve ben onu kimi zaman yanakları hafif çekilmiş bi şekilde muşmula yerken, bazen ağzı yamuk biçimde açık, burnu üç günlük nevresim gibi kırışık, gözlerini ise "hoşuma gidiyor. ne hoşuma gitmesi be azdım azdım. ama bunu bilmeni istemem. sana o zevki tattırmam" sancısında buluyorum.
sonra geçip gidiyor bu görüntüler cümlelerle beraber. yerine başka pozisyon kareleri ekleniyor
ama, bu tuhaflık hiç bitmiyor. çikolatalı suflenin içindeki kaşıkla oynadığı sırada ağzı küçük
kayserle doluyken ki göz süzmesini yakalıyorum. yere doğru çömelmiş, kırılan dizlerinin
uyuşukluğunu şimdilerde hissetmiyor. zaten elleri ve ağzı tüm vücudunu ele geçirmiş, sadece
onlardan ibaret, gözleri ise bağımsız, ayrı bi parça sanki. alttan alttan. dik. kendimi paralayarak
uğraştığım, yalayıp yuttuğum şeyle değil, ben yalnızca sendeki etkiyle ilgileniyorum,
çimentosunun tutup tutmadığını yoklayan bi amele iştahıyla emiyorum gözleriyle bakıyor. güç,
penisin getirdiği iktidarı burada dengelediğini düşünme, elimdesin izlenimi verme, ve daha bir
çok şey varken bu mizansende kalkıp gitmemiz gerekiyor. yürürken bu işi beceremiyorum.