emrah serbes'le oturduk geçen akşam, kafalar bir milyon, ''olm dedi şu behzat ç.' ye bir bölüm yazalım lan, bak 100. bölüm yaklaşıyor'' dedi,
''emrah bizim bunu yazmamız ne kadar sürer?''
dedim,
''aşağı yukarı şimdi bir dalsak sabaha doğru bitiririz''
dedi.
ben de ''madem o kadar zamanda yazılabilir, gel o zaman sözlüklerde olası şaşırtan behzat ç senaryoları diye bir başlık açalım ve oradaki yorumlardan okurlar için ortak bir paralel oluşturalım''
dedim.
can baba dedi ki la olm bana da ver şu meretten, dedim baba sen bu ipnelere bakma bunlar her zaman görüşeceğimiz adamlar değil sen gel adam gibi bir şeyler iç siktir et yeşil peri'yi.
olm ver sen sana ne içecek olan ben değil miyim dedi.
baktım uzaklardan nazım hikmet geliyor.
nazım abi allasen bir el at tutturdular yeşil peri içeceğiz diye dedim.
bana da var be olm ne olacak kasma o kadar bırak millet kafayı bulsun dedi. ben de hepsine doldurdum amk. aldılar ellerine kitapları kalemleri başladılar ufak ufak çiziktirmeye.
bruce lee'yi aradım cepten; mangalı çok severdi bruce abim. yarım saate düştü. löp löp götürdü etlerden valla. hatta milletin kafası çok kıyak diye fazla da muhabbete katılmadı. bir de sigara yaptım mangaldan sonra ona, oldu mis.
sonra budizmin babası buda baktım telefonımu çaldırıyor; ulan ipnetor bir gün de kontör al kendine dedim içimden. aradım neyse, bir on dakikaya geldi puşt. meğersem geri çevirmeyeceğimi bildiğinden zaten yoldaymış, ben aradığımda zaten gelmek üzereymiş.
dedim usta be bir falıma baksana.. olm dedi falla malla uğraşma gel ben sana bizim felsefemizi anlayım. tam iki saat aga. sigara güzelmmiş abi dedim, yine esir aldın. içilir dedi. hiçbirşeyi de beğenmez mendabur.
baktım kapı çalıyor, aa kim gelmiş adem amca. ilk insanım beni ya canım. karnı da açmış onu da doyurduk neyse, muhabbetin de vurduk gözüne gözüne.
o günü unutamam, harbiden ne gündü be. hala ayılamadım amk.