erkek elleri cebinde, sözleştikleri gibi. iki sokağın kesiştiği noktada bekliyordu kadını. hava çoktan kararmış vakit bir hayli geç olmuştu. sokak lambasının altında binbir düşünce içerisinde gelmesini bekliyordu. bu ilk buluşmaları olacaktı...
nerden, nasıl başlıyacaktı hiç bilmiyordu. günlerdir kadını düşünüyordu.
saatine baktı. akşamın karanlığı günün aydınlığına dönmek üzereydi. kadın nerdeyse geldi gelecekti. erkek hayatında ilk defa biri ile tanışacak gibi hayecanlıydı. hava ılıman olmasına rağmen sanki bütün bedeni titriyordu. lambanın kendini aydınlattığı gibi acaba kadın da onu aydınlatacak mıydı?
elinden tutacak mıydı yoksa onu umutsuz kuyulara mı atacaktı. hep bir korku vardı yüreğinde. elini kalbine doğru götürdü. çok hızlı atıyordu. heyecanı ise her geçen dakika artıyordu.
son bir kez saatine baktı.
derken sokağın köşesinden kadın, siyah bir belirti halinde göründü. git gide büyüyordu bu siyah gölge. yaklaşıyordu. erkek diyeceği bütün kelimeleri unuttu bir anda. içinden ne yapacağını kestiremedi.
kadın yaklaştı... yaklaştı... artık siyah gölge yoktu... yüzü netleşti... sanki gecenin o saatinde güneş doğmuş gibiydi erkek için. derin bir nefes aldı. ikisinin de kalbi sanki o an durmuştu...
aralarında mesafe iyice azaldı. erkeğin gözleri sadece kadının yüzündeydi. kadının insanı içine çeken gözlerine tutunup kalmıştı o an. kadın önüne kadar geldi. ufak bir bakış attı. "işte sonunda geldim" dercesine... erkek buluştuğumuz da gözlerimi içine bakarmısın? diye sormuştu önceden. kadın bakarım neden bakmıyayım demişti... çünkü "gözler kalbin aynasıdır" demişti erkek asla yalan söylemez...
erkek bana sımsıkı sarılmanı istiyorum buluştuğumuz anda demişti. önceki konuşmalarında. utanmak yok sanki yabancıymışım gibi. sımsıkı sarıldılar sokağın köşesinde. loş ışık veren lambanın altında...
ne olursa olsun dedi erkek içinden.. ya hep ya hiç...
ve sarıldı kadına sımsıkı şevkatle... karanlık sokağın içinde ilerlediler... *
Hiç bu kadar emin olmamıştım
zihnimdeki bu görüntüden:
hayallerden bana uzanan sen.
ilkokulda bir matematik sorusunu çözmüş gibi,
buldum işte.
Doğrulup merhaba derken bana,
yüzünde donuk bir gülümseme.
Diğerlerinin yanına koyup bu fotoğrafı
bana gülümsediğin her anı tekrar hatırlıyorum.
Hepsi ölümsüzlüğün birer abidesi gibi
duruyorlar yatağımın yanıbaşında.
Ve her gün tekrar hayret ediyorum
"zamanın eli" nasıl da uçuşturdu saçlarını.
Bir fotoğraftan diğerine
bir pencereden göğe ve yere.
"Bir şey unuttun mu?" diye sormuştun bana arabaya binerken,
kulaklarımda dans eder hala sesinin tonu.
Azarlayan ebeveynler gibi,
merhaba derken hiç umursamayan çocuğu.
onu ilk gördüğümde fakültenin fotokopi sırasındaydı. sırada olup olmadığı belli değil gibiydi. bir anlık tereddütten sonra sırada olmadığına kanaat getirmiş ve sonra fark ettiğim üzere sırasını kapmıştım. şöyle bir aşağıdan yukarıya süzdü beni ve o süzme sırasında kalbim kıpraştı. o bakışları, sırası kapılan birinin neyin nesidir bu bakışı olarak algılamayıp da galiba benden hoşlandı diye algılamam uzun bir öykünün başlangıcı olmuştu.
Hava güzel araba ile geziyorum, lanet olası coolluğum üzerimde yine arabada fonograf var 80's çalıyor, sol kolum dışarda bir an ara sokağa girdim, önüme yaşlı bir çift çıktı Onlara durup yol verirken bir anda sola doğru baktım göz göze geldik..
Olay o saatten sonra patladı..
+boşuna bakma araba kiralık dedim.
-bu kadar gerçekçi olmak zorunda değildin dedi.
+yalanlardan ne çok mutlu oluyorsunuz dedim.. (O ara yavaş yavaş sürüyorum yol boş, ama kıza hiç bakmıyorum)
-genellemecilerden misin dedi.
+genelletenin hiç mi suçu yok dedim.
-çok zekisin dedi.
+senle konuşmamdan anladın değil mi dedim.
-hahahaha diye güldü..
+belki beni öpersen bir kahve içeriz dedim..
-şiir'i bile yanlış biliyorsun dedi.
+doğrusunu biliyorum ama böylesi şu an daha çok işime gelir deyip güldüm..
+peki bir şiir okusam oturur musun yan koltuğuma dedim.. O arada okumuş oldum tabii, yürü oğlum oğuz tevriyeler revizeler senden bugün diye içsesim moral veriyor bir yandan..
-güldü, durakladı frene bastım, yan kapıya yöneldi son bir şey söyle bunun için dedi.
+benim çok büyük bir serveti kaybedip iflas etmemi ister miydin dedim?
-hayır ne alakası var dedi.
+o zaman bin dedim.
ilk karşılaşma esnasında bilinçaltı ön plandadır, konuşma ile senkronizasyon sağlanana kadar durum, hareketler-baş sallama-gözünü dikip bakma ile telafi edilir derdi rahmetli muşlettin amca.