her zaman tanıdığın insanla dertleşmekten daha iyi gelir. seni tanımıyordur objektif yorum yapar... empati kurması kolaylaşır... tanıdığın insan akıl vermeye çalışır... sıkıntılıdır...
seni tanımıyor, görmüyor ve bilmiyor oluşununun verdiğini dayanılmaz hafiflikle anlatmakta anlatmaktır. ferahlarsın ama her önüne gelene anlatırsan ohoo...
seni iyi tanıyan insanlarla dertleşmekten daha evladır, derdini anlattığın insan eğer seni tanıyorsa ona kendi yanlışlarını anlatırken sıkıntı yaşarsın. o seni tanıyordur ve hataların, yanlışlarınla seni daha sonra yargılama durumu gelişebilir. ama seni tanımayan insanla ilgili böyle bir problem yoktur. o seni zaten tanımıyordur. hakkında orda burda ileri geri konuşabilecek olmayandır, iki kişinin bildiği sır değildir... bu fazla olmuş olabilir.
son bir aydır başımdadır yanlız anlatan değil dinleyenim ama buda güzelmiş, bişeye deva olabildiğimi sanmıyorum ama en azından karşı tarafın azda olsa rahatladığını görüyorum.
farklı bakış açıları katar insana. sizi tanımayan bir insan, belki de en ufak kaçırdıgınız bir noktayı yakalayıp size aktarabilir. çıkar yoktur söylediklerinde çünkü.
bazen her şey o kadar üst üste gelir ki seni dinleyenleri bile bezdirebilir ya da sen öyle hissedersin. işte o vakit insan, belki de karşısındakinden daha içten bir tepki alabilmek adına hiç tanımadığı birine açılmayı rahatlamak olarak görür ve uzun uzun dertleşir.
tanıdıklarına bi şeyler anlatmaktan çok daha kolaydır. kelimeleri seçmek zorunda kalmazsın, karşındakini tanımadığın için hakkında ne düşüneceğinin hiç bi önemi yoktur bu yüzden her şeyini anlatır rahatlarsın. dışardan bakan göz her zaman yansız olduğu için yaptığı yorumlara güvenebilirsin. sık sık yapmak gerekir, birini bulup uzun uzun dertleşmek.
genelde yaşlıların yaptıkları eylemdir. parklardaki banklarda, banka, hastane, gişe, vb yerlerde sıra beklerken kaç yaşanmış hayatın içinden anlatısal olarak geçtiğimizi düşünürsek, anlatmak ve anlattığını unutmak anlatan için gerçekten bir ihtiyaçtır denilebilir.
sadece ismini bildiğin birisiyle uzun süre dertleşmektir. seni tanımadığı için rahatça içini dökebileceğin bir ortam yakalarsın ve rahatlarsın. düşününce biraz ilginç gelir insana ama gerçekten güzeldir.
(bkz: tanımadığın bir kişiyle dertleşmek)
dertleşmek, derdini açmak, derman aramak.. samimiyet olmaksızın, sizi anlamayan, tanımayan, derde ortak olmayacak/olamayacak biriyle, bir yabancıyla gerçekleşmesi halinde, duvara çarparak geri gelir ve faydadan çok zarar verir dertli bünyeye..
halbuki insan yalnız, bi başına, kendine kalsa.. aklı sükut etse, sessizce dinlese kendini.. dar bir korunakta derdiyle titrese, üşüse biraz, vicadani vasfiyetine el verse.. cavaba/çözüme, soru'nun/sorun'un içini yararak ulaşacağını ikrar edecek..
hasılı dermanının derdinin içinde gizli olduğunu bilse, gerekmeyecek bu haybeye yorgunluk..
Asıl dertleşme olayı tatillerde yeni tanıştığı birisiyle yapıldığı zaman, ortaya daha çok sırların dökülmesi ve bir rahatlama hissi doğurur. ve karşıdaki de sizi tarafsız dinleyeceği için, muhtemelen en iyi destek ve akıl verecek kişidir.
otobüs duraklarında yaşlılar yapar bunu.birbirlerine torunlarını,hastalıklarını,nereye gittiklerini anlatırlar.yaşıt bulamazlarsa mutlaka beni bulurlar ne zaman otobüse binsem teyzeler başlar anlatmaya.bide annem satıcılarla yapar.ama bana yabancılarla konuşma der.