tanımadığım biriyle dertleşmek zorunda kaldım, adam intihardan dönmüştü. çok aşırı ağladığından ne dediğini anlamak çok zordu, ve aşırı kötü kokuyordu. kısaca çok zor ama vicdanen çok huzur verici bir şey.
zamanında en çok aradığım şeydir. daha sonra bir filmden esinlenip içimi mektuplara döküp tanımadığım insanlara veriyordum. oldukça iyi gelmişti o zamanlar tekrar yapmak gerek.
güzeldir. her şeyini anlatabilirsin rahatsındır ona karşı.
c2.me denen sitede çok dertleştiğim dert yandığım insan vardır.
arada kafa şişirmek için idealdir.
Belki bazıları için iyidir. Ama O dertleşmek değildir, sadece birisi sizi dinler. Derdini kusup 'oh rahatladım' diye bir dünya yok. Ben tanıdığım birisine anlatmayı tercih ederim. Karşım da ki kişinin samimiyeti önemlidir.
"her zaman yabancı insanlar bize dostlarımızdan daha çok sunan, veren kişiler. öyleyse yaşamımızı neden yalnız yabancılar arasında geçirmiyoruz. hiçbir beklenti olmadan, hiçbir yük olmadan ya da insanın kendi kendine mutluluk dediği kısa anlardan yoksun. tüm duyguların en güzeli duygusuzluk, öyle bir duygusuzluk ki, insanın tüm dünyayı ve tüm insanları kucaklayabileceği duygusuzluğun duygusu."
tezer özlü'nün bir kitabından kesit. bu başlığı görünce direkt bu paragraf geldi aklıma.
baya rahatlatıcı eylemdir. Tanımadığın birine içini daha rahat dökebiliyorsun. Ön yargısı yok sana karşı en azından. Olaylar gelişir arkadaş olursun filan fena mı?
şimdi aşk, çiçek, böcek konularından değil de. tanımadığın birisi sana hasta anne ve babasına bakmakla yükümlü olduğunu anlatınca gerçekten çaresizce dinlemekten başka bir şey yapamıyorsun. ve insanın içi burkuluyor. ya da hayatta böyle şeyler de yaşanıyor dediğin bir şeyi duyunca kendi haline şükrediyorsun. ufkun açılıyor, olgunlaştırıyor seni biraz. bu bakımdan güzel bir şey aslında. ama o iç karartısı..