özellikle son iki yıldır etkisinden ne yaptıysam çıkamadığım durum. hayat anlamsız bir yığın haline geliyor. etrafta telaş içerisinde oraya buraya koşturan insanları kıskanacak konuma getiriyor. diyorum ki bu ölüm fikrine bağlı olan hayatın saçmalığının bir tek ben mi farkındayım.
Hayır, herkes farkında aslında. Zira yaşam standartları ve lüks düşkünlüğü hırsa bürümüş vaziyette. insanlar ne zaman ki televizyonları kapatıp birlikte kaliteli bir zaman geçirmeye karar verirse, değerlerin kaybolup gitmesinin ne demek olduğunu, anlayacaklardır. Çünkü şu an için hayat telefonlar, televizyon dizileri, kaliteli lüks yaşam için Binbir türlü mücadele ve öfke barındırıyor. Kendimizi şöyle sereserpe serip, ulan biz ne yapıyoruz, değerlerimiz nedir, amaç nedir ve araç nedir diyebilmeliyiz.
Hayatımızdaki tüm araçları bir amaç, her amacı bir araç olarak tüketiyoruz. Bu yüzden köyde yaşayan ve bu lüks ve hırs tutkusundan bir nebze sıyrılmış kişiler, hayatındaki gerçek değerlere ve kişilere manevi olarak sahip çıkarlar.