mehmet alkan hoca diyor ki mustafa reşid paşa bu hatt-ı hümayunu bab-ı ali'de yani bugünkü istanbul valiliği önünde okudu. e, ben tanzimat ile ilgili inalcık ve mehmet seyitdanlıoğlu'nun editörlüğünü yaptığı tanzimat kitabına bakıyorum. burada bütün üstadlar fermanın gülhane'de okunduğunu söylemişler. inalcık da abadan da ziya enver karal da bunu söylüyor. mehmet hoca neye dayanarak bunu söylüyor acaba? neyse, bir mail atıp sorayım bakayım. duruma göre belki editlerim.
dönemin hariciye nazırı (dışişleri bakanı) mustafa reşit paşa tarafından ilan edilmiştir. takvim-i vakayi gazetesiylede halka duyurulmuştur. ana amacı londra konferasında etkili olmak daha doğrusu kavalalı mehmet ali paşa sorununda dış güçlerin desteğini almaktı.
1839 yılında, Sultan Abdülmecid döneminde, Mustafa reşit paşa tarafından halka ve yabancı ülkelerin temsilcilerine Gülhane parkı'nda ilan edildiği için Gülhane hatt-ı Hümayun-u olarak da bilinir.
Asıl sebebi, fermanın ilan edilmesinde aceleci davranılmasında, Mısır sorunudur.
Kısaca kaynaşmış bir Osmanlı halkı halini geri kazanmak ve toprak kaybını önlemek fermanın ilan edilmesindeki amaçtır.
Bazı maddeleri:
Herkes gelirine göre vergi ödeyecek,
Yaşı gelen ve elverişli her erkek askerlik görevini yapacak,
Herkes mal ve mülk sahibi olabilecek,
Halkın can ve mal güvenliği devlet garantisinde olacak,
Mahkemeler herkese açık olacak ve kimse yargılanmadan cezalandırılmayacak,
işkence, dayak, angarya kaldırılacak.
tanzimat aslında bir yerde sened-i ittifak'ın daha kapsamlısı ve daha ayrıntılısıdır. Sened-i ittifak sadece ayanlar hakkında düzenlemeler yaparken, tanzimat tüm osmanlı tebasını ilgilendirmekteydi. ancak ilginç bir durumdur ki aslında Sened-i ittifak dolaylı yoldan halkın çoğunluğunu ilgilendirmekteydi. çünkü tımar sisteminin bozulmasıyla ortaya çıkan iltizam sistemi sayesinde ortaya çıkan bu güruh, zamanla halk ile devlet arasına aracı olacak kadar gelişmiş ve hatta resmiyet kazanmıştır. dolayısıyla sened-i ittifak ile ayanlar zapt-ı rapt altına alınmak istenmiştir. tanzimatta ise artık kontrolden çıkmaya başlayan azınlık hareketleri kontrol altına alınmak istenmiştir.
müslüman halk tarafından "gavurlaştık" denmesiyle sonuçlanan,
askerliğin 4 yıl zorunlu olmasıyla sonuçlanan,
batılaşmanın etkisinde kalarak sözde eşit hakların verildiği fermandır.
kim bilir hangi özenli eller, hangi üstün becerili uzmanlar tarafından hazırlanmıştı.
her kelimenin üzerinde ne kadar kafa patlatılmıştı.
ama yönetilenler durumu şu üç kelimeyle özetleyerek o tarihin kırılma noktası olan değişim projesinin anlamını basitleştirmişti: artık gavura gavur denmeyecek.
maliye, eğitim, basın ve siyaset düzleminde yapılan reformlarla Osmanoğulları'nın varolmak adına attığı son adımdır. Tüm bu değişimlerdeki temel amaç, devletin kurumlarıyla birlikte merkezileşmesi ve toplum düzenine bir standart koymaktır. Fakat gerek geleneksel sınıf yapıları gerekse dış baskılardan ötürü kendi özgünlüğü doğrultusunda davranamamış ve amaçlanan başarıları getirememiştir.
Diğer yandan etki açısından belli bir aydın sınıfının yaratılmasına yardımcı olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna katkıda bulunmuştur. Fakat 1839-1938 arasında yapılan değişimleri bir bütün olarak düşünmek son derece vasıfsız ve etkisizdir. Eklektik olarak yorumlanması gereken bu iki dönem arasındaki temel farklılık yapılan reforfmlardan ziyade bunların gerçekleştiği düzlemdir. 1923-1938 arasında yapılan reformların devrim nitelikli olması ve başarı sağlamasının en büyük nedeni bu değişimlerin ulus-devlet düzlemiyle barışık olmasıdır. Diğer yanda 1839'da sisteme yapılan şırınga genç bir çocuğa kalsiyum değil, hasta bir adama ağrı kesici vermek olmuştur. Fakat bu söylem , mevcut dönemdeki atılan adımları kötülemek gibi bir amaç taşımaz. Belirtilen sadece bir uyumsuzluktur.
Tanzimat Fermanı 1839
*Temel amaç Osmanlı devletini parçalanmaktan kurtarmaktır.
*Mısır sorunun çözümünde ingiltere ve Fransa’nın desteğini sağlamak amaçlanmıştır.
*1839 yılından başlamak üzere I. Meşrutiyet’e (1876) kadar olan döneme Tanzimat Dönemi denilir.
Esasları:
1- Müslüman-Hristiyan bütün halkın Can, Mal ve Namus güvenlikleri korunacak.
Uyarı ilk defa Müslüman-Hristiyan eşitliği sağlandı
2- Vergiler herkesin gelirine göre alınacak. (Eşitlik)
3- Herkes mal mülk sahibi olabilecek. (Özel Mülkiyet)
4- Rüşvet ve iltimas yasaklandı
5- Mahkemeler açık olacak, kimse yargılanmadan cezalandırılmayacak. (Nizamiye Mahkemeleri kuruldu)
6- Askerlik vatan görevi sayılacak gayri Müslimlerde asker olacak
Uyarı Tanzimat fermanı kanun üstünlüğüne dayanır. Bu yönüyle tam bir anayasa olmasa da ilk anayasal hareket olarak bilinir.
Uyarı Padişah kanunlara uyacağına söz vermiştir. Bu durum hukuk devleti olma yolunda önemli bir adımdır.
fermanın yapı çözümlemesi:
tanzimat fermanı dönemin resmi kitabet ve bürokrat üslubuyla yazılmıştır.
a)kelime ve kavramlar: fermandaki kelimelerin %90 ı arapça ve farsçadır.
b)cümle yapısı: cümle yapısı olarak da bürokratik bir özelliğe sahiptir.
cümlelerin uzun olması ve satırlar boyunca devam etmesi okuyucuyu sıkacak bir özelliktir.
ayrıca anlamsal gücün de yitirilmesine sebep olur, ferman sıradan okuyucuların anlayamayacağı bir tarzda yazılmıştır.
c)paragraf yapısı: paragraf sayısı az ve düzensizdir, kimi paragraflar çok uzun kimisi ise kısadır.
metindeki yapı özelliklerinden biri de noktalama işaretlerinin kullanılmamış olması, ağır ve ağdalı bir osmanlı türkçesinin kullanılması, yapısal açıdan anlaşılmayı güçleştirmiştir.
fermanın içerik çözümlemesi:
giriş bir tez ile başlar, osmanlının kuruluş döneminde daha gülü olduğu ve şimdi gücünü yitirdiğidir. metni oluşturanlara göre osmanlı kuruluş döneminde şer'i kanunlarla yönetildiği için güçlenmiştir.
gelişme bölümünde de antitez üzerinde durularak devletin eski haline nasıl dönebileceğine değiniliyor. bunun da getirilen yeni kanun ve düzenlemelerle olacağı savunuluyor. batı tarzı bu düzenlemelerin ülkede yeni bir uyanış sağlayacağı vurgulanıyor.
sonuç olarak ise fermandaki hükümlerin halka uygulanacağı ve , uygulamayanların cezalandırılacağından bahsediliyor.
dine dayalı görüşün başta belirtilme sebebi ise; yapılacak olan düzenlemelerin yine dine uygun olacağını düşündürmektir.
düzenleme yapılacak alanlar:
* askere alım ve hizmet süresi,
* vergi toplama ve tayini,
* can, mal, ırz ve namusun korunması,
* adalet ve hukuk alanı,
* rüşvet ve ada kayırmanın önlenmesi.
müslim ve gayrimüslim tüm halk bu haklardan eşit olarak yararlanacaktır. **
Yarın ( 3 Kasım 2009) Mustafa reşit Paşa tarafından Gülhane Parkı'nda okunmasının üzerinden 170 yıl geçmiş bulunacak olan fermandır. Gülhane Parkı'nda okunması nedeni ile Gülhane hatt-ı Hümayunu olarak da anılmıştır.
Herkesin bildiği gibi, devletimizde, kuruluşundan beri Kuran'ın yüce hükümlerine ve şeriat yasalarına tam uyulduğundan, ülkemizin gücü ve bütün tab'asının refah ve mutluluğu en yüksek noktaya çıkmıştı. Ancak, yüz elli yıl var ki, birbirlerini izleyen karışıklıklar ve çeşitli nedenlerle şeriata ve yüce yasalara uyulmadığından evvelki kuvvet ve refah, tam tersine zayıflık ve fakirliğe dönüştü. Oysa, şeriat yasaları iel yönetilmeyen bir ülkenin varlığını sürdürebilmesinin imkansızlığı açık seçik ortadadır.
Tahta geçtiğimiz mutlu günden bu yana bütün çabalarımız, hep ülkenin kalkınması, ahalimiz ve fakirlemizin refahı amacına yönelik oldu. Eğer, yüce devletimize dahil ülkelerin coğrafi konumu, verimli toprakları ve halkının yetenekleri gözönünde tutularak gerekli girişimler yapılırsa, yüce Tanrı'nın yardımı ile, beş-on yılda kalkınabileceğimiz söz götürmez.
Ulu Tanrı'nın yardımına ve Peygamberimiz hazretlerinin ruhaniyetine sığınarak, yüce devletimizin ve ülkemizin iyi bir biçimde yönetilmesi için bundan böyle bazı yeni yasalar çıkarılması gerekli görüldü.
Söz konusu yasaların başında can güvenliği; ırk, namus ve malın korunması; vergi toplanması; halkın askere alınıp silah altında tutulma süresi gibi hususlar gelmektedir. Şöyle ki; Dünyada can, ırz ve namustan daha kıymetli birşey yoktur. Bir insan bunları tehlikede görünce, yaradılıştan kötü olmasa bile, canını ve namusunu korumak için olmadık çarelere başvurur. Bunun devlet ve memlekete zarar vereceği açıktır. Buna karşılık, can ve namustan emin olan bir kimse sadakat ve doğruluktan ayrılmaz, işi ve gücü ile devletine ve milletine yararlı olur.
Mal güvenliğinin olmadığı yerde ise kimse devlet ve ulusuna ısınamaz, ülkesinin yükselmesi ile ilgilenmez, hep korku ve üzüntü içinde yaşar. Buna karşılık, malından, mülkünden emin olmadığı zaman hep kendi işi ve işinin genişletilmesi ile uğraşır. Devlet ve millet gayreti, vatan sevgisi kendisinde her gün artar.
Vergi konusuna gelince: Bir devlet, ülkesini korumak için askere ve gerekli öbür masraflara muhtaçtır. Bu, para ile olur. Para, tab'adan toplanacak vergiler ile oluştuğundan bunun en iyi şekilde toplanması gerekir.
Evvelce gelir sanılmış olan "yed'i vahit" belasından ülkemiz hamdolsun, kurtulmuşsa da yıkıcı bir yöntem olup hiçbir zaman yararlı sonuç doğurmamış olan iltizam usülü hala sürüyor. Bu, ülkenin siyasi işlerini ve mali konularını bir adamın keyfine, hatta cebir ve zulmüne teslim etmek demektir. Bu adam iyi bir insan değilse hep kendi çıkarına bakar, bütün davranışlarında kötülüğe, zulme yönelir. Bu nedenle, ülkemiz insanlarının her biri için, malına ve gelirine göre bir verginin saptanması ve kimseden bundan fazla birşey alınmaması gerekir. Yüce devletimizin karada ve denizdeki askeri masrafları ile öbür masrafları yasalarla belirlenip sınırlandırılmalı ve uygulama ona göre yapılmalıdır.
Askerlik de, yukarıda belirtildiği gibi, önemli konulardan biridir. Ülkenin korunması için asker vermek halkın başlıca borcudur. Fakat, bir memleketin mevcut nüfusuna bakılmaksızın, şimdiye kadar yapıldığı gibi, kiminden tahammülünden çok, kiminden az asker alınması hem düzesizliğe; hem tarım, ticaret ve bayındırlık işerinin kötü gitmesine; hem ömür boyu askerlik bıkkınlığa; hem de nüfusun azalmasına yol açar. Bu nedenle, her memlektten alınacak asker miktarı için uygun yöntem konulmalı ve dört veya beş yıl hizmet için sıra ussulü getirilmelidir. Bunlar yapılmadıkça devletin kuvvetlenip gelişmesi, huzur ve asayişin sağlanması mümkün olmaz. Bütün bunların dayanağı yukarıda açıklanan hususlardır.
Bu nedenle, bundan böyle suç işleyenlerin durumları şeriat yasaları gereğince açıkca incelenip bir karara bağlanmadıkça kimse hakkında, açık veya gizli, idam ve zehirleme işlemi uygulanmayacaktır. Hiç kimse, başkasının ırz ve namusuna saldırmayacaktır. Herkes malına, mülküne tam sahip olacak, bunları dilediği gibi kullanacak, bunu yaparken de devlet büyüklerinin müdahalesine uğramayacaktır. Birinin suçluluğunun saptanması halinde mirasçıların o işle ilgileri bulunmayacağından suçlunun malları elinden alınıp varisleri miras hakkından yoksun bırakılmayacaklardır.
Yüce devletimizin tab'ası Müslümanlarla öbür uluslar bu haklardan tam yararlanacaklardır.
Can, ırz, namus ve mal konularında, ülkemizin tüm halkına şeriat yasaları gereğince garanti verilmiştir. Öbür konularda da oybirliği ile karar verilmesi için, Meclisi Ahkam-ı Adliye üyeleri gerektikçe artırılacaktır. Yüce devletimizin bakanları ile ileri gelenleri belirli günlerde orada toplanarak, görüşlerini çekinmeden açıkça söyleyeceklerdir. Can, mal güvenliğine ve vergilerin belirlenmesine ait yasalar böyle hazırlanacaktır.
Askerlikle ilgili konular Bab-ı Seraskeri Dar-ı Şurası'nda görüşülüp karara bağlandıktan sonra sonsuza dek uygulanmaları için tasdik edilmek üzere tarafıma gönderilecektir. Söz konusu yasalar sırf din, devlet, ülke ve ulusu kalkındırmak amacı ile çıkarılacaklardından bunlara tam uyacağımıza yemin ederiz. Bu konuda, Hırka-i Şerife odasında, tüm din adamları ile bakanların hazır bulunacakları bir sırada yemin edecektir.
Din adamı ve vezirlerden yasalara aykırı hareket edenlerin, kanıtlanacak suçlarına göre, rütbelerine ve hatır ve gönüle bakılmaksızın cezalandırılmaları için özel ceza yasası çıkarılacaktır.
Memurlara yeterli maaş bağlanmış olup, henüz bağlanmış olanlarınkiler de belirlenecektir. Bu yolla da, şeriata aykırı olan ve ülkenin gerilemesinde başrolü oynayan rüşvet belası güçlü bir yasa ile ortadan kaldırılmış olacaktır.
Bütün bu sayılan hususlar eski hükümlerin tümden değiştirilmesi demek olacağından işbu fermanımız istanbul halkına ve ülkemiz halkına duyurulacaktır. Bundan başka, dost devletlerin de bu yönetimin sonsuza dek uygulanmasına tanık olmaları için fermanımız, istanbul'daki tüm büyükelçilere resmen bildirilecektir.
Tanrı hepimizi başarılı kılsın; yasalara uymayanlar Tanrı'nın lanetine uğrasın ve ömürleri boyunca rahat yüzü görmesin. Amin.
osmanlı devleti'nebatı anlamında bir şekil vermek ve özellikle fransız ihtilali ile ortaya çıkan insan hakları ilkelerini, osmanlı ülkelerinde yaşayan halka da tanıtmak ve uygulamak için 3 kasım 1839'da gülhane parkı'nda okunan bildiri. diğer adı gülhane hattı hümayunu.
perde arkasındaki amacı, 1841 Londra konferansında Osmanlı Devleti'nin elini güçlendirmek olan bir anlaşmadır. Dönemin ileri gelen aydınlanmacılardan Mustafa Reşit Paşa'nın halk için hem bir kaç gömlek fazla gelecek olan hem de Osmanlı'nın iç işlerine karışmak isteyen devletlerin işine gelecek bir anlaşma hazırladığının farkında olmadığı muhakkaktır.
Ama bununla birlikte padişahın bile, kuran'a el basarak hukukun üstünlüğünü kabul etmesi ise 600 yıllık Osmanlı imparatorluğu tarihinde bir ilktir.