ttanozun bütün maç boyunca etmediği küfür, ergenlik kalmamasına rağmen ettiğim bir yar**k sıfatlı küfürümle beni kapı dışarı etmiştir. ayrıca ergen damgası da yedirtmiştir. bütün oyun boyunca seviyesizleşen ve yerle bir olan -ergenler demiyorum bakın- ergence tavırları, çocukça yaptıkları muhabbetleri de cabası.
yani işin açıkçası yazar ile ye iç çoluk çocuk oyunu oynama. ne var biraz acemiysek bu boyutsuz oyunda? almayaydın.* gece gece işimiz gücümüz yok nelerle uğraşıyoruz.
hikayesi, ileride olacakları bana gösteren yazardır. artık ne yapıp ne yapmamam gerektiğini daha iyi biliyorum. ve hikayede ki kıza kızamıyorum. Çünkü aldatılan bir kızın travma geçirdiğini iyi biliyorum. travma sonucu ise kimsenin ona olan sevgisine inanmıyor, herkes ona hata yapacakmış gibi hissediyor. öyle hislerdeyken bile denemek istiyor ama kendini koruma duygusu ağır basınca geri adım atıyor, kızamayız ki aşktan korkmuş... tabii ki kız için olan düşüncelerim şu ana kadar yazılanları kapsıyor, hikayenin devamını merakla bekliyorum.
kendi çıkarlarına, seni mutlu edecek olaylara yoğunlaş.
birinin kalbini kırmaktan çekinme.
insan kendi mutluluğu için bir başkasını bir çırpıda silip atabilmeli.
silip atabilmeli ki bir başkasının hayatına müdahil olup çekip gitme zamanı geldiğinde " neden amk ?" diye sormamalı kendine.
duygular önemli tabii. yaşanıp bittikten sonra önemini yitirmesi gerekiyor o duyguların.
kısacası; boş koy bro, boş koy ki senin duygularının artık onda ete kemiğe bürünmediğini, kendini yalnız hissettiği anda sığınacağı limanı olamayacağını öğrensin.
dip not: o şiirler senin bro, aynı duyguları hissettiğin bir başkasına da " bunları sana yazdım" diyebilirsin. demen de lazım. duyguların o anda kiminle ete kemiğe bürünüyorsa ona ver o şiirleri.
hak ettiği kadar onda kalsın, hak etmediği yerde yine " senin şiirlerin" olsunlar.
saygılar.
son not: galatasaray tutacağıma nefesimi tutarım . *
hadi eyvallah.