hakkında marksizme atıfla yorum yapmadan önce "düşüncelerini" ifade tarzındaki yanlışlıkla hakkında yapılan negatif eleştiriler arasındaki bağın iyi irdelenmesi gereken yazardır.
mesele, eşcinsellikle devrimciliği bağdaştıramayıp bunu kuramsal ya da insanî bir çerçevede ifade etmesi değildir, mesele bu yakıştıramama hâlini ifade ederken bir eşcinselin "devrimci geleneklere" saldırdığını düşünerek ilgili yazarın başlığı altında hakarete varan bir tanımlamada bulunmasıdır.
zannederim yazarın yaşadığı sorun da aldığı tepkiden ziyade kendi yazış tarzının ilgili kişide hayalkırıklığı yaratması.*
bunun yanında kendisinin liseli bir kadın olduğunu bilmeden incinebileceği bir yorum yaptım hakkında, içinde hakaret yoktu, sadece zihninde taşıdığı erkekliğe, yani ataerkiye vurgu yaptım. sonra da sildim zaten. sonra olaylar gelişti.
umarım arkadaşı ile sorunlarını halleder, bunu içten bir şekilde diliyorum. ama yaşadığı sorunlar eşcinsel bir yazar hakkında yenilir yutulur olmayan ifadelerini mazur göstermiyor. beşer şaşar, önemli olan insanları kırmamaya özen göstermek.
kendisi bir şeyi kanıtlamış bir yazardır. kendisi marksizmi ötekileştirme adına iğdiş edenlerin hedefi olmuştur. bu sayede bizde bir kez daha anlıyoruz: marksizmde ötekileşme kavramı amaçsız bir noktaya işaret eder ve dışsal bir uzuv gibidir. bu uzvun hakim kılınmaya çalışmasına marksizm izin vermez ve kusar, onu liberalizmin kölesi yapar. şimdi bunlarda nereden çıktı? bunları cevaplayalım.
bu yazıyı daha evvel yazmayı düşündüm ama anlamsız gelmişti, yazmamıştım. şimdi tam sırası galiba. kendisiyle ilgili bir yorum yapmayacapım, marksizm'i bilip bilmediğini tartışmayacağım ya da devrimci eşcinseller konusundaki tutumu hakkında bir yorum bulunmayacağım ama bunun üzerinden şahsına saldıranlara , üstelik bunu marksizm adına yapanlara baktıkça gülesim geliyor. türkiye solun da marksizm asla güçlü bir eğilim olamamıştır. sosyalist ve devrimci hareketler var olagelmiştir fakat kuramsal-felsefigeleneği az olan bir topraklarda marksizmle olan bağda düşük olmuştur. marksist diyalektiğe ve hatta yönteme yabancı kavramlar- filipin demokrasisi, cici demokrasi gibi- bulaşık bir marksizm siyasetine neden olmuştur. ama sanırım şimdiki durum bu bağın güçsüzlüğünden ötürü değil. bizzat sovyetlerin yıkılışının ardından marksizm'in külliyatına küfür eden kapitalist ideologların meyvesidir bunlar. hatta süreci ilerletirsek avrupa marksizmi'nin ideolojik kökenlerinden gelen liberal sapmalardır bunlar.
marks bir keresinde "insani olan hiçbir şeye yabancı değilim." gibi bir söz etmiştir. bu sözden hareket edenlerimiz iktidar perspektifinden uzak, marksist yönteme dayanmayan her türlü siyaseti kabullenme aşamasına gelmiştir. bunların uzantılarının sivil siyaset-askeri vesayet rejimi gibi eklektisizmde son nokta teorilerine değinmiyorum ama işte gelinen noktanın sonu demokrasi avcılığında burjuvaziye yedeklenmek oluyor.
şimdi burada eşçinsellerin, kadınların ya da ezilen halkların özel bir dinamiğinin olup olmadığını tartışacak durumda değiliz fakat sınıf perspektifinden bakan biri de bunların dinamizmlerinin sosyalizm ve marksizme kanalize edilmedikçe marksizmin iğdiş edileceğini de görecektir. bunu göremeyen liberal solcularımızda marksizm'i çöpe atmanın ve kirletmenin keyfine sigalarını bir kez daha keyifle içecekler. ne diyelim? marksizmi çöpe atıp oradan alırsınız sorun olmaz ama marksizm'in kendisi o kirliliği kalmaz. kirli siyasetin afişe edileceği zamanlarda da tarih sizi parçalar atar. bizden söylmesi.
herkesin küçümsediği bir yaşta diğerlerinden farklı bir şeyler yapmak isteyen ve bu konudaki bilgisini geliştiren fakat pek çok eleştiri yağmuruna tutulan arkadaş canlısı yazar. yalnızlık bu sefer onundur..ilişsem mi ilişmesem mi bilememekle beraber sözlüğü bırakmaması için ısrar etmek istiyorum.
sadece kendisini savunmak adına kurulmuş ironik bir cümleyi yanlış anlayan erkek arkadaşı ile arası bozulmuş yazar. gitmesi tercihimiz değil. her ne olursa olsun sözlüğümüzde yazması iyiydi. gitmesin diyorum. gitmesin ki insanları biraz daha tanısın. gitmesin ki biraz daha büyüsün...
sözlüğün faşist, yobaz yazarlarından biri olarak, benim bile hakkında yapılan suçlamalara gülüdüğüm yazar.
eleman eşcinselleri dışlamıyor, devrimci olamaz demiyor, insan olamaz demiyor. tek karşı çıktığı kendisinin değer verdiği devrimciliğe ibnelik karıştırılması. yani eşcinsel olablirsin, aynı zamanda devrimci de olabilirsin lakin bunu belirtip ayrımcılık yapamazsın diyor. yanlış olan ne bunda? benim gibiler söylüyor mesela açık açık ibnelerden hoşlamadığını, eylemlerinden midesinin bulandığını. yanlış yerde kusuyorsunuz ey homo avukatları.
ek tanım olarak; sözlükteki homo savunucularının hışmına uğramış, liseli olduğu için küçük görülen yazar.
4 yıl sonra devrimcilik denen olgunun her ideolojiye ait olabileceğini algılayacak olan yazardır. koşulsuz şartsız bir komünizmi lise sıralarında bıraktığı vakit çok gülecektir kendine ilerleyen yıllarda.
burda yazılanları bir uyarı olarak almasını temenni ettiğim yazar. daha liseli, toy. öğreneceği şeyler var. devrimciliği, özgürlüğü, insan sevgisini öğrenecektir. yaşı küçük ve fazla üstüne gidilmemeli. o da burdaki kounşulanları polemik konusu yapmak yerine yaptığı hatayı farkedip özür dilemeli bence.
sosyalizm hakkında ne bildiğini merak ettiğim yazar. yok eğer bir şeyler biliyorsa insanları cinsel tercihlerinden dolayı yargılanmaya cağınıda bilmelidir. okumayıp, etmeyip dar ağacında üç fidan kitabı ile devrimci olunmadığını bilmesi lazım.karl marx'ı, lenin'i tanımayan devrimci.* o kadar bilgili bir devrimcidir. dar ağacında üç fidanı ezbere bile anlatır.
devrimci saflara milyonlarca insan girer çıkar ama sadece önder nitelikteki insanlar bu kampta kalır .
(bkz: tişört devrimcisi)
dnz gzms ck ykskl devrimcisi olmasından korktuğum sözlük kullanıcısı. hakikaten devrimci ama, sosyalizmde bir devrim yaptı kendisi ve eşcinsellikle ilgili zerre bilgi sahibi olmadan oturduğu yerde alay etti onlarla. eh ne diyeyim, tebrikler, "insan" haklarına olan saygısından ötürü de teşekkürler.
edith: bu kız gerçekten seviyor ama bunun hiçbir önemi yok çünkü sevmekten önce "güveniyor" erkek arkadaşına.. takdire şayan ilişkilerine nazar değmesin diyoruz!*
tanrı ya da tanrıça maddesel yapıda olduğundan inançlılar için asla rab isimleri ve sıfatları ile yanyana tutulamaz. nitekim hep bir fantezim vardır, bir tanrıça ile sevişmek. eninde sonunda bir tanesi elimden kurtulamayacak, e topu topu kaç tanrıçamız kaldı şunun şurasında.
yazar tanrıçamızı tenzih ederim, önünde eğilmeden "eğilirim".
yobazı öldüren kurşun olmak istemek gibi faşist bir başlık açacak kadar çıldırmış olandır. bir de kendisine faşist dediğimiz için yobazlar çıldırdı diye haykırması ayrı bir komedidir.
editto: öncelikle kendisine kokuşmuş dediğim için üzünüm ancak hak vermelidir ki faşizan söylemlere geçit vermemiz asla ve kat'a mümkün değildir. kendi açtığı başlığa muhalefet edildiğinde ise vermiş olduğu tepki durumu daha da ağırlaştırmış kemiği olmayan bu dilden istenmeyen sözlerin çıkmasına sebep olmuştur. ancak kendisinin uludağ sözlük konusunda tecrübeli olmadığını ve bu birbirine hakaret eden insanlar içerisinde sakin kalabilmeyi henüz başaramadığını fark ettim. umuyorum ki zamanla daha sakin ve daha mantıklı tepkiler verecek ve daha barışcıl şeyler yazacaktır.