üstadım vintgeyştaynı okuyanlar bilir ki bu soruya dil içinde cevap verilemez ve dilin sınırlarını aşan her cevabı da saçma olarak niteler kendiniki de olmak üzere tüm felsefi tümcelerle beraber.
bazıları nedense yenilgiyi hazmedemeyip sabırsızlıkla ardı ardına karşımıza geçmiş ahkam kesiyorlar.
şöyle bir 3 - 5 bin yıl bekleseniz ya, bir biri ardına peşi sıra düşersiniz.
neymiş demek ki her şeyin bir zamanı zemini varmış.
Prof. Dr. Ali Demirsoy:
Özünde, döllenmiş bir yumurtadan çok değişik yapıda ve işlevde birçok hücre grubunun meydana gelmesi şimdiye kadar doyurucu bir şekilde açıklanamamıştır.109
allah var ki bazı bilim adamlarını vesile kılarak, kibirlilere cevap yetiştirmeye çalışan sivri akıllı larda o kadarlık teknolojiyi kullansın artık dimi.
rabbin nimetlerinden istifade etmek gerek.
Alexander I. Oparin (Rus Evrimci):
Maalesef hücrenin meydana gelişi evrim teorisinin bütününü içine alan en karanlık noktayı oluşturmaktadır.107
neymiş neymiş ? bilimadamlarının alıntı sözleri bir fikri doğrulamazmış. vah vah vah. deminden beri bilim bilim bilim diyenler nerde kaldılar ?
Carly P. Haskings (Evrimci Biyolog; American Scientist Dergisinde Yayınlanan Bir Makalesinden):
... Fakat biyokimyevi genetik sayesinde evrimle ilgili birçok önemli soru hala cevaplanamamıştır... Bütün canlılarda, hem DNA eşleşmesi, hem de üzerlerindeki şifrelerin proteinlere çevrilmesi oldukça spesifik ve uygun enzimler sayesinde olmaktadır. Aynı zamanda bu enzim moleküllerinin yapıları da tam olarak bizzat DNA tarafından belirlenmektedir. işte bu gerçek, evrimde çok esrarlı bir problemi ortaya çıkarmaktadır. Acaba evrim olayında, şifrenin kendisi ve bu şifrenin içinden de proteinlerin sentezinde gerekli olan diğer enzimler beraberce mi ortaya çıkmıştır? Bu bileşiklerin olağanüstü karmaşıklığı ve sentezlenmeleri için aralarında hiç aksamayan bir koordinasyonun olma zorunluluğu göz önüne alındığında, söz konusu zaman çakışmasından bahsetmek çok saçma olmaktadır. Bu soruya Darwin'in görüşleri dışında cevap aramalıyız. Çünkü söz konusu durum özel yaratılışı öngören çok güçlü bir delil oluşturmaktadır.106
sadece kendi aklını beğenen bazılarına allahın cezası yine başka bir sivri akıllıyla gelirmiş.
Prof. Chandra Wickramasinghe:
New York Üniversitesi kimya profesörü ve DNA uzmanı Robert Shapiro, sadece basit bir bakteride bulunan 2000 çeşit proteinin rastlantısal olarak meydana gelme ihtimalini hesaplamıştır. Elde edilen rakam, 10 üzeri 40.000'de 1 ihtimaldir. Chandra Wickramasinghe bu rakam karşısında şu yorumu yapar:
Bu rakam (10 üzeri 40.000) Darwin'i ve tüm evrim teorisini gömmeye yeterlidir. Bu gezegenin ya da bir başkasının üzerinde hiçbir zaman (hayatın doğabileceği) bir ilkel çorba olmamıştır ve yaşamın başlangıcı rastlantısal olarak gerçekleşemeyeceğine göre, amaçlı bir aklın ürünüdür.105
o halde neymiş bilimsel olarak allahın varlığı bal gibi de ispat edilebilirmiş. dimi.
Scientific American (Evrimci Çizgide Yayın Yapan Ünlü Bilim Dergisi):
Muhtemel ilkel dünya koşullarının taklit edildiği gerçekçi deneylerde, en basit moleküller dahi yalnızca az miktarlarda üretilmiştir. Daha da kötü olan, bu moleküller genelde organik moleküllerin ikinci dereceden yapıtaşlarıdır: Normal etkileri gitgide daha karmakarışık organik karışımları oluşturmak olan jeokimyasal reaksiyonlar sonucunda nasıl olup da ayrışabildikleri ve saflaşabildikleri hala bir problem olarak durmaktadır. Biraz daha kompleks moleküller için bu zorluk hızla artar. Özellikle nükleotidlerin bütünüyle jeokimyasal olan kökeni büyük güçlükler arz eder.104
Bir enzim ortalama 1000 aminoasitten meydana gelmiştir. 100 aminoasitten meydana gelmiş bir enzimin 20 aminoasitle verdiği kombinasyon 20100'dür. Tüm evrendeki atom sayısının 1080, evrenin oluşumundan bugüne kadar geçen saniyelerin sayısının 1016 olduğu düşünülürse, belirli bir dizilime sahip bir enzimin ortaya çıkma şansının ne kadar düşük olduğu anlaşılabilir. Bu durumda enzimler nasıl ortaya çıkmıştır?103
demekki bazı kibirlilerin sorunu işine gelmediği için iman etmemekmiş.
yoksa aklı kesmediği için değil.
bazıları domuzun yattığı yeri bildiği gibi allahı biliyora kibrinden küfründen iman etmiyor. bilgisizliğinden değil miş.
Prof. Cemal Yıldırım (Evrimci Yazar):
Yaşamın rastgele ortaya çıkamayacağını kanıtlamak için öne sürülen savlardan birisi de, işe yarayabilecek bir enzimin oluşma olasılığının inanılmaz düşüklüğüdür. Tipik bir enzim 100 aminoasitten oluşur. 20 tane aminoasit bulunduğuna göre, 20100 kombinasyon söz konusudur. Bu kadar kombinasyon içinde bir seferde şans eseri belli bir enzimin oluşma olasılığı 10130'da birdir. Yine göz ardı edilen nokta, moleküler kinetiğin rastlantısal (şans eseri) olmadığı, işlevsel enzimlerin sürekli oluştuğudur.102
Dr. Christian Schwabe (South Carolina Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden):
Moleküler evrim, evrimsel akrabalıkların ortaya çıkarılması için neredeyse paleontolojiden daha üstün bir metot olarak kabul edilmeye başlandı. Bir moleküler evrimci olarak bundan gurur duymam gerekirdi. Ama aksine, türlerin düzenli bir gelişme kaydettiğini göstermesi gereken moleküler benzerliklerin pek çok istisnası olması oldukça can sıkıcı görünüyor. Bu istisnalar o kadar çok ki, gerçekte, istisnaların ve tuhaflıkların daha önemli bir mesaj taşıdıklarını düşünüyorum.101
Biraz madde alın, karıştırın, ısıtın ve bekleyin. Bu, hayatın kökeninin modern versiyonudur. Yerçekimi, elektromanyetizma, zayıf ve güçlü nükleer kuvvetler gibi "temel" güçler gerisini halledecektir... Peki ama bu kolay hikayenin ne kadarı sağlam temellere oturmaktadır ve ne kadarı umuda dayalı spekülasyonlara bağlıdır? Gerçekte, ilk kimyasal maddelerden canlı hücrelere kadar giden aşamaların bütün mekanizmaları ya tartışma konusudur ya da tamamen karanlık içindedir.100
Eğer milyarlarca yıl boyunca, milyarlarca gezegenin yüzeyi gerekli aminoasitleri içeren sulu bir konsantre tabakayla dolu olsaydı bile yine (protein) oluşamazdı.99
Prof. Dr. Ali Demirsoy (Biyolog, Hacettepe Üniversitesi):
Özünde bir Sitokrom-C'nin dizilimini oluşturmak için olasılık sıfır denecek kadar azdır. Yani canlılık eğer belirli bir dizilimi gerektiriyorsa, bu tüm evrende bir defa oluşacak kadar az olasılığa sahiptir denebilir. Ya da oluşumunda bizim tanımlayamayacağımız doğaüstü güçler görev yapmıştır. Bu sonuncusunu kabul etmek bilimsel amaca uygun değildir. O zaman birinci varsayımı irdelemek gerekir... Sitokrom-C'nin belli bir aminoasit dizilimini sağlamak, bir maymunun daktiloda hiç yanlış yapmadan insanlık tarihini yazma olasılığı kadar azdır (maymunun rastgele tuşlara bastığını kabul ederek).98
KELiME OYUNLARI YAPARAK MiLLETiN KAFASINI KARIŞTIRACAĞINA OKUSUN BAZI ZAVALLILAR DA NASiPLENSiN BiLiMDEN..
Michael Pitman (Ünlü Biyokimyacı. Enzimlerin Tesadüfen Oluşamayacak Kadar Kompleks Bir Yapıya Sahip Olduklarını Şöyle Hesaplıyor):
Bilindiği üzere evrende 1080 kadar atom var ve Big Bang'in patlamasından bu yana 1017 saniye geçti. Yaşamın devam edebilmesi için de 2000 tane temel enzime ihtiyaç var. Bu enzimlerden bir tanesinin bile tesadüfen oluşması için 1020 den daha fazla bir olasılık gerekir. Bütün hepsinin tesadüfen oluşması için ise 1040000 ihtimal de bir ihtimal oluşmalıdır. Böyle bir ihtimalin oluşması için bütün evrenin organik bir çorba olduğunu düşünsek dahi bu imkansızdır.97
Enzim sistemi her dakika tam vardiya çalışan kimyagerlerin yapamadığını yapıyor. Kimse doğal olarak oluşan enzimlerin yüzlerce arkadaşı ile beraber şans eseri kendi kendilerini fark ettiğini ciddi olarak düşünebilir mi? Enzimler ve enzim sistemleri aynı genetik mekanizmalar gibi mihenk taşlarıdır. Daha ileri araştırmalar yapıldığında daha iyi detaylanmış tasarımı açığa çıkarır.96
Kendisidir. Basit, isterseniz biraz açıklayayım. Olasılıklar üzerine inşa edilmiş bir dünya, evren tasavvurunu tercih etmeyen insanların inandığıdır. Tanrı budur diyelim, çünkü Allah (c. c) sorulmuyor.
Mesela tanrı yoksa, insanın üzerinde, düşüncesinde, şimdiki bilgiler dahilinde evrenden, doğadan başka bir güç kalmayacaktır ve insan bunu kontrol etmeye çalışarak, (bu çalışma kimi zaman başarılı kimi zaman başarısız ki genel ve ileri vadede büyük ihtimalle başarısız olacaktır. ) insanın büyüklüğünü içten içe ispat etme niyetinde olacaktır. Yani demem o ki, insan din ile ululaştırmıyor kendisini. bu insanda biter, ululaştırmak isteyen, ayrıcalıklı görmek isteyen yine yapar.
Prof. Fred Hoyle Ve Chandra Wickramansinghe (Wickramansinghe Cardiff Üniversitesi'nde, Uygulamalı Matematik Ve Astronomi Profesörüdür):
... Hayat tesadüfi bir başlangıca sahip olamaz. Evrende var olan bütün maymunları birer daktilonun başına oturtsanız ve bu maymunlar rastgele daktilonun tuşlarına bassalar, bu maymunlardan birinin bile Shakespear'in bir çalışmasını oluşturmaları kesinlikle imkansızdır. Hatta pratikte yanlış denemelerin konması için gereken çöp kutularının yetmemesi sebebinden dolayı da bu imkansızdır. Aynısı canlı maddeler için de doğrudur. Hayatın cansız maddeden kendi kendine oluşma olasılığı için 1 sayısının yanına 40.000 sıfır koyun. işte hayatın cansız maddeden kendi kendine oluşma olasılığı bu sayıda bir ihtimaldir. Eğer insan, sosyal inançlardan dolayı veya "bilimin evrime inanması gerekir" şeklindeki eğitiminden dolayı ön yargılı hale gelmemişse bu basit hesap Darwin'i ve tüm teoriyi gömmek için yeteri derecede olanaksız bir sayıdır. Ne bu gezegende ne de bir başkasında, hiçbir ilkel çorba yoktu ve eğer hayatın başlangıcı rastgele değilse, o zaman belli bir amaca yönelik bir aklın ürünü olmalıdır.95
Eğer maddenin, organik (cansız) sistemleri hayata doğru iten bir temel prensibi olsaydı bunun varlığının laboratuvarda kolaylıkla kanıtlanabilir olması gerekirdi. ilkel çorbayı temsil etmek üzere, örneğin bir yüzme havuzunu ele alın. Bunu biyolojik olmayan özellikteki kimyasallarla istediğiniz gibi doldurun. istediğiniz gazı üzerine pompalayın veya arasından isterseniz hoşunuza giden herhangi bir çeşitte radyasyon verin. Deneyin bir sene sürmesine izin verin ve o 2.000 enzimden (canlı hücreler tarafından üretilen proteinler) kaç tanesinin havuzda ortaya çıkacağını görün. Ben cevabını vereceğim, böylelikle deneyi yapmanın zaman, zorluk ve masrafından kurtulmuş olursunuz. Muhtemelen aminoasitlerden ve diğer basit organik kimyasallardan oluşan, kahverengimsi çamurdan başka hiçbir şey bulamayacaksınız. Bu iddiadan bu kadar emin nasıl olabilirim? Eğer tam tersi olacak olsaydı, bu deney şimdiye kadar çoktan yapılmış olurdu ve eğer yapılsaydı dünya çapında çok iyi bilinip ünlü olurdu. Bunun maliyeti ise Ay'a bir adamı yerleştirmeyle karşılaştırıldığında çok önemsiz kalacaktır.94
Bütün evreni kaplayan bir hurda yığını olduğunu varsayın. Ve bu hurda yığınının içinde Boeing 747'ye ait parçalar ve elektrik devreleri karışık ve birbirinden bağımsız olarak bulunsun. Bu hurda yığınına bir kasırga isabet etsin. Bu kasırganın ardından tüm parçaları biraraya gelmiş uçuşa hazır bir Boeing 747 çıkabilir mi?92
Rubik kübünü uzaktan tanıyan bir kimse bile kübün yüzlerini rastgele oynatan bir körün çözüm elde edemeyeceğini kabul edecektir. Şimdi sırası bozulmuş Rubik küplü 1050 kör insan bulunduğunu ve hepsinin aynı anda çözülmüş şekle ulaşmaları olasılığını hayal etmeye çalışın. Artık hayatın bağlı olduğu birçok polimerden sadece bir tanesinin rastgele yer değiştirmesi fırsatına sahipsiniz. Sadece bio-polimerlerin değil aynı zamanda programlanmış bir hücrenin çalışması da ilkel organik çorbada rastgele oluşamazdı. Hayat açıkçası kozmik bir fenomen olmalı.93