geri kalmış toplumlarda erkek gücü temsil eder. tanrı da en güçlü, en kudretli varlıktır. çok da gelişmiş olduğumuzu söyleyemeyiz. gayet normal durumdur.
Okuduğum kitap bir alıntı yapmak istiyorum.
" Ama ben Tanrı'nın mutlaka bir erkek olması gerektiğini hiç kabul etmedim zaten. Annem bazen denge sağlansın diye Tanrıça'ya şükür bile diyor."
ataerkil ve tek tanrılı dini benimseyen bir toplum olmanın bir sonucudur. tam tersi olsaydık tam tersini düşünebilirdik.
çok tanrılı dinlerden örnek verecek olursak yunanların aklına zeus da geliyor hera da. anaerkil toplumlarda da toprak ana, doğa ana... belki peygamberler kadın olsaydı biz bile tanrının kadın olduğunu düşünürdük.
maalesef birçoğumuzun algısının bu yönde olduğu çok açık. Ancak ihlas suresinde geçen "küfüven ehad" ifadesi hiçbir şeyin O'na denk ve benzer olmadığı şeklinde ifade ediliyor.
hatta bırakın erkek gibi algılamayı, insan gibi algılamak da çok büyük bir hata. En büyük yanılgılarımız, kafa karışıklığımız da belki yaratıcının insan gibi gibi algılanmasından kaynaklanıyor. Ortak yanlarımız var mı, var. kur'anda ayetlerle sabittir: işitir, bilir, görür, merhametlidir, mühlet verir, sever, sevmez... vb birçok örnekleri ayetlerde bulabilirsiniz.
Ancak bu gibi özellikler insana benzetmeyi gerektirmez. Bir de ne açıdan benzetmeyi konuşuyoruz? şekil mi? var oluş mu? ne? Ayrıca insan mekan ve zaman içerisinde var olur. Ayetleri incelersek "her şeyi yaratan" ne mekan ne de zaman içerisinde var olması onu yaratan değil yaratılan anlamında yanılsamaya sebep olur. bu da ayrı bir tanrı algısı bozukluğudur anladığım kadarıyla.
Fazla da kopmadan, elimi yüzümü yıkayıp bir açılayım. yumurta kırayım tereyağlı miss. piyasalarda son durum ne bakayım. saygılar selamlar...
Küçükken uzaydan bizi izleyen ve gözleri olan animasyon şeklinde bi minare olarak düşünürdüm.
Ne salakça aq. Sonralarda ise agnostik olduğum için olsa neye benzerdi diye düşünmedim. Belki ışıklı mışıklı bi şey olabilir. Hep nurdan bahsedildi cunku.
Ben hep sonsuz mavili beyazlı bir enerji patlaması olarak düşünmüştüm.
ama var olduktan sonra, var etme bilincine nasıl kavuştu anlayamadığım için meseleyi kendi haline bıraktım.
Belki ilk veya tek değil ama son olmayı başararak yaratma bilincine sahip olan sadece o kaldı. Ve kendisini çok daha öncelerde var olduğu Evrende mutlak hakim kıldı.
Biz Cahil toplulukların yazdıklarından başka ne biliyoruz ki? Öylesine boş bir çağda onlara sınırlı kelimelerle kim yaratıcıdan bahsetti? Dinler nasıl var oldu?
Cinsiyet, şekil bunlar hep canlıya özel durumlar. Sanırım Binlerce yıl sonrasında bile insanın hiçbir zaman aşamayacağı tek şey -tanrı'yı anlamak- olacak.
Tanrının konuştuğunu her insan hayal etmiştir. Özellikle ayetleri okurken. " biz şunları şunları yarattık " falan diye okurken insanın aklına bir seslendirme geliyor doğal olarak. Ve o ses "nedense" kalın bir erkek sesi oluyor.
Okurken kadın sesi kimsenin aklına bile gelmez. Çünkü bütün din kitapları eril bir dille yazılmıştır.
Hafiften gülümsetti ve ayrıca okuduktan sonra evet, ben de öyle düşünüyorum dedirtti başlık altındaki bazı yorumlar. Şöyledir:
tanrının konuştuğunu her insan hayal etmiştir. özellikle ayetleri okurken. " biz şunları şunları yarattık" falan diye okurken insanın aklına bir seslendirme geliyor doğal olarak. ve o ses "nedense" kalın bir erkek sesi oluyor.
okurken kadın sesiyle duyan var mı ki ?
Veya farklısı, düşündürttü:
belki ilk veya tek değil ama son olmayı başararak yaratma bilincine sahip olan sadece o kaldı. ve kendisini çok daha öncelerde var olduğu evrende mutlak hakim kıldı.
Gibi devam ediyor.
Elbette Kuran-ı Kerim doğrultusunda bu söylenenler geçersizleşiyor. Ama hangimizin aklına gelmedi bunlar?
Ataerkil toplumda yaşamamızdandır denilip yorumlar yapanlar büyük haklılardır. Bununla beraber Tavuk olsaydık ve biraz düşünme yetimiz olsaydı - bilemiyorum tavuklar da düşünebiliyordur belki-
Tanrımıza mısır sülieti verirdik.
Dağ başında babasız büyüyen bir kız nasıl olur da Tanrı'ya erkek figürü yakıştırabilir?Hayır. Gördükleri ve bildikleri dışına çıkmayacaktır.
Namaz kılıyor iken dikkatimi toparlamak için Tanrı'yı düşünürüm.
Mavi bir ışık ile harmanlanmış beyaz bir ışık geliyor sadece fikrime.
Ben yine namaz kılıyor iken.
Tanrı benden yukarı bir konumda duruyor.
Ve sadece onun ışığını görebiliyorum.
Kendisini asla.
Ve bu ışık kendimin iyi olduğunu düşündüğüm zamanlarda daha parlak.
Kötü olduğumu düşündüğüm zamanlarım da ise daha karanlıktır.
Tanrı'yı göklerde aramamak da gerekir.
Çünkü o her yerdedir.
Lakin neden hep göklere açıyoruz elimizi?