tanrı gerçek ve o sizinle görüştü, biliyorsunuz ki geçmişte yüzlerce insan buna benzer iddiaları ortaya atarak, kanıtlamak adı altında,
''tanrıyla görüştüm bana inanmayanları kazanda pişireceğini söyledi'' benzeri bir taktik denediler, başarılı oldular da, korkutarak,
peki ya gerçekten insanlara buna inandırmak istesek, gelecek nesillere buna kuşkusuz tabii tutmak istesek,
bence ''itaat etmeyenleri kazanda pişirecek, itaat edenlere huri ve saraylar verecek'' demekten daha iyi yolları var bunun.
aslında çok aptalca bir şey yazıyorum, dincilerin dine inanma gereçlerine bakacak olursak,
''biz nasıl oluştuk, o halde o tanrıyla görüştü'' zihniyeti mevcut,
ben tanrıyla görüşsem tanrı yok demeye devam ederim, insanların kafalarını karıştırmaya lüzum yok, politikacılar onun maskesini ele geçirip, arkasından istek emir ve arzularını arkasından sunup kitap haline getirebilir, kuran incil ve tevratta yaptıkları gibi, evet bu kitaplar %100 tanrı emir ve arzularıdır, zira inanmayan kızartılır.
Zaten tanrıyı görüyorum.Çünkü içimde tanrı nuru var tüm evrende olduğu gibi.Onlar ne kadar bana putperest deseler dahi tanriya isimler takip tanrıya dua eden dindarlar çook yazık Size.Çünkü yobazlar tanrı ile konuşuyor ama Tanrı ise samanlar ile konuşuyor.
Burada mesele yaratan ile irtibatını delillendirme meselesi değil. Başlığın içeriğine baktığımızda meseleyi elçiler bazında kinaye yoluyla inceden alaya alma niyeti sezinliyorsunuz.
Ya delinin biri kuyuya bir taş atmış, Kırk tane akıllı çıkaramamış. Sözde Akıl ve mantık örgüsünü kullanarak, ilahi aklı ve kudreti geçebileceğini sanan geri zekalı beyanı. Yani kusura bakmayın ama bu bu demek oluyor işte. Madem tanrı gibi sonsuz kudrette bir zatı kabul ediyorsun, o halde hangi akla hizmetle o na akıl öğretmeye, işini öğretmeye kalkıyorsun ki ?
Yaradanla görüşebilecek olan seçilmiş kullar ancak peygamberlerdir. Hatta bunun da dereceleri var. Dolayısıyla bu soru bizim için muhaldir (tanımsız-anlamsız). Allahın peygamberleri, yüce allahı haber verirken, ilahi emirleri ve yasakları kullara iletirken bu noktada en donanımlı şekilde eksiksiz ve kusursuz bir biçimde risalet ve tebliğ vazifesini yerine getirebilecek şekilde üstün vasıflara haiz olarak yaratılmışlardır. Dolayısıyla tüm deliller ve kanıtlar da mucizeler şeklinde onların hizmetindedir. Hz isa (a.s.) ölüleri diriltmesi, hz musa (a.s.) kızıldenizi ikiye yarması, hz ibrahim (a.s.) ateşe atıldığı halde yanmaması gibi yüzlerce delillerden bazılarıdır. Peygamberleri kabul etmeyenlere kanıtları göstersen ne fayda eder ki, mekkeli müşrikler ayın ikiye yarıldığını gördüler de yine iman etmediler. insan nasipsiz ise, imana layık, cenabı hakkın hidayetine layık değilse hz muhammedi (s.a.s.) de görse yine iman etmez. istediği kadar kanıt ve delil getirsinler yine inanmaz.
önce en yakın arkadaşlarımı inandırmakla başlarım ve derim ki: "la yalansa beni (en nefret ettiğim insan) fiksin. %100 inandırma itemi. arkadaşlarımda aramda anlamazsın.
kanıtlama ihtiyacı duymam. Hem çok uzun hem çok kısa olan hayatın boyunca karşılaştığın ve karşılaşacağın en büyük gizemin ve en büyük sorunun cevabını alıyorsun. varsın başkaları bilmesin o ayrıcalık sende kalsın.
Zabaaanan namazda tüm peygamberlerlen namaz kıldım dersin. Azıcık gözyaşı. Buna inanan bir sürü insan varken. Kanıt gerekmez. Dersin ve insanlar inanır. Bu kadar basit.
kanıtlayamazsın zira günümüzde her yıl onlarca insan tanrı ile görüştüğünü hatta bir kısmı peygamber olduğunu iddia ediyor. ama böyle diyenleri bilimle tedavi ediyoruz çünkü böyle bir şey olamaz diyoruz.
sanırım yüzyıllar önceki peygamberler şu anki bilgi birikimimize denk gelse öyle birşey olamaz aslında senin beyin korteksinde ve bazı bölgelerinde sorunlar olduğu için girdiğin krizleri ve gördüğün sanrıları peygamberliğe yoruyorsun, krizlerde aklına gelen ve uyumsuz hatta saçma şeyler içeren fikirleri ayet diye sallıyorsun deyip tedavi edilirlerdi.