Merak ediyorum felaketler zincirini ordan izlerken eğleniyor musun? "nasıl çöktü ama bak ehehhe dur bi de ihanet yollayım bakalım ascak mı kendini?" diye kahkahalar savuruyor musun? Hayır neden yani? Niye?
--- Bize öteki dünyada vereceğin zevkler burada duyduğumuz zevklerse bunların sonsuzluğa benzer hiçbir yanları yok. Duyularımızın beşi de ağızlarına kadar hazla dolacak olsa ruhumuzun arzulayacağı umacağı bütün zevklere erse bu da hiçtir. Bir şey ki benimdir bendedir onda tanrısal bir taraf yoktur. Dünyadaki durumumuza hayatımıza bağlı şeylerin ötede bulunmaması gerekir. Ölümlü varlıklara özgü bütün zevkler ölümlüdür. Öteki dünyada akrabalarımızı çocuklarımızı dostlarımızı bulmak bizi sevindiriyorsa hala böyle bir mutluluğa bağlı kalıyorsak dünyadaki ölümlü hayatımız orada da devam ediyor demektir. Biz o yüksek ve tanrısal değerleri ne biçimde hayal edersek edelim layık oldukları biçimde hayal edemeyiz: Onları gereğince düşünebilmek için düşünülmez anlatılmaz anlaşılmaz ve bizim bayağı hayatımızın nimetlerine hiç benzemez kabul etmek gerekir. Aziz Paulus der ki: «Allahın kullarına hazırladığı mutluluğu ne insan gözü görebilir ne de insan yüreği duyabilir.» Eğer bu mutluluğu duyabilmemiz için (Platon senin söylediğin gibi) bizi arıtmalardan geçirip yeni bir biçime sokacaklarsa bu değişiklik o kadar büyük o kadar kökten olacaktır ki artık ortada bizden eser kalmayacaktır. ---
ayrıca ömer hayyam'ın "cennet-i ala" yı sorguladığı rubaileri de sorulmak istenenler arasında yer alır.
Hükümetimize akıl ve izan, vicdan ve şeref nasip et.
Üstümdeki yorgunluk ve umutsuzluğumu gider. Bana esenlik ve kalp ferahlığı ver. Geceme eman, gün ışığıma loşluk ver. Bereket ver zamanıma, emeğime, yüreğime ve sözcüklerime.