tanrıya inanma isteği

entry11 galeri0
    1.
  1. Karşılaştığı onca zorluğa ve acıya karşın oluşan istektir.

    En basitinden 15 gün sonra lys var. "Rakiplerin" kadar sende çalıştın bu sınava. Sınava 1 hafta kala elini kitaptan ve kalemden çekip sınav zamanını beklerken millet camilerden camilere, türbelerden hacı hocalara koşuştururken sen bekliyorsun sadece. Boş işler uğruna koşuşturduklarını, sadece psikolojik olarak tatmin olmak için koşuşturduklarınında farkındasın. Buraya kadar çok iyi, hoş ama olay kıytırıktan bir sınav olmaktan çıkınca başka bir hâl alıyor. Ölüm gibi mesela.

    En son ne zaman bir yakınınızı kaybettiniz? En son size ne kadar yakın olan birini kaybettiniz? Arkadaşınızı? Akrabanızı? Komşunuzu? Aile fertlerinizi? Sevgilinizi? En yakın görünen hangisini?

    Sevgilinizi kaybettiğinizi düşünün. Ona hergün dokunduğun, içini döktüğün, sarıldığın, seviştiğin, hayal kurduğun, gülüşüp ağlaştığın kızı. Hasta olan kızı. Hastalığı yaratıp çözümünü çok sonra bulduran tanrının ürünü olan hastalığı. Kanseri. Yavaş yavaş yitip giden kız, her geçen gün onunla eriyen birini düşünün. Öleceğini bildiğin birini düşün. Onunla ölen birini düşün. Sikerim lan düşünün azıcık. Kız öldü ulan! onu birdaha asla göremeyeceğim, duyamayağım! Böyle bir sonu kabullenemeyip bir tanrıya inanma isteği doğuyor insanda. Kendini kandıracağını bile bile. En azından tatmin olabilmek için hayattan doğuyor işte amk.

    Mutlu yaşam için tanrıyı seçin. Son olarak, cehalet erdemdir harbiden.
    3 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. En garibanlar en çok inanır.

    Çünkü dua etmesi ve tanrının ona bir şeyleri göndermesi ihtimalinden başka ihtimali yoktur.

    Tanrı bu dünyada göndermese bile ona öbür dünyada her şeyi verecektir ayrıca…

    Tek yaşam motivasyonu bu olur bu sebeple…
    2 ...
  5. 4.
  6. Hayalgücü ile gerçeklik kavramı arasında gidip gelen hayalperest, bireylerin sorunudur. Biz gerçeğin peşindeyiz. Doğmatik inançları temsil eden tanrıların değil.
    0 ...
  7. 5.
  8. inanmayanlar bir yakını öldüğünde kendini nasıl avutuyor acaba?
    0 ...
  9. 6.
  10. deistim. lakin inanmak isterdim.
    inanmak kolaydır, inanmamak için irade gerekir.
    0 ...
  11. 7.
  12. Fitrat geregidir. Yaradilisimizdan gelen bir ozellik. ben allah derim, oteki buda der vs vs.
    0 ...
  13. 8.
  14. Ebû Yahyâ Suheyb ibni Sinân’dan (ra) rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Mü’minin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd, 64)

    inanmayanlar için her şey tam tersidir. Bir şeyden mutlu olsa bile onun geçici olduğunu düşünerek üzülür. Zenginse o zenginliğin kaybolacağını; gençlikse, yaşlanacağını düşünür.

    Hz. Ali (r.a.)’nin inanmayan bir komşusu vardı. Ona ''Allah'a, ahirete inanıyorsunuz. Peki ya yoksa?” demiş. Hz. Ali (r.a.) ise '“Eğer senin dediğin doğru ise hepimiz kurtuluruz. Fakat eğer benim dediğim doğru ise, o takdirde ben kurtulurum, ama sen helak olursun.” der.
    1 ...
  15. 9.
  16. O deyilde sanki dağları, insanları kendi yaratmış gibi konuşan kibirli tipler çok sıradan düşünceleri var. insan kalbinin atışına nefes alışına malikmidir, acıkınca yiyen uykusu gelince uyuyan, sıkışınca vcye gidip iki büklüm olan aciz varlık kalkmış şeytanın nefsinin hevasının kölesi durumundayken yok öyle yok böyle VS vs. Bügün olmassa yarın, yarın olmassa ölürken inanacaksın. Müslüman olan ateistlerin videolarını izleyin.
    0 ...
  17. 10.
  18. Tanrıya inanmayanlarda bu istek olur .

    Tanrıya inanan zaten inanır . Anladınız mı ?
    1 ...
  19. 11.
  20. Erdal inönü'nün ODTÜ'de bir konferansta fizik biliminin tarihsel gelişimini ve bu konudaki birikimini anlatırken, metafizik alana girer ve "Tanrıyla ilgili üstü kapalı bir şeyler söyler.

    Dinleyiciler arasından bir genç, Erdal inönü'nün üslubundan rahatsız olur: “Hocam, bir dakika. Metafizikten bahsederken, sanki Tanrı varmış gibi bir imada bulundunuz? Yoksa yanlış mı anladım?” 

    Erdal Hoca her zamanki gülümsemesi ile “Evet, doğru anlamışsın. Ne var bunda?”  der.

    Öğrenci istifini bozmadan, Hocanın büyük bir açığını yakalamış gibi: “Doğrusu size yakıştıramadım. Bir bilim adamı olarak olmayan bir şeyi nasıl ima edersiniz? Dahası sosyal demokratların lideri olarak nasıl böyle bilim dışı bir şeye inanabilirsiniz? Hele hele ismet inönü’nün oğlu olarak!”

    Erdal inönü'nün yüzünde tebessüm, eli kız arkadaşının omzunda, ayak ayaküstüne atmış oturduğu yerden kendine bunları söyleyen öğrenciyi sabırla ve gülümseyerek sonuna kadar dinler. Gülümseyerek ve bütün içtenliğiyle şu cevabı verir:  

    “Arkadaşım! Ben de sizin gibi gençken ve yanımda da böyle güzel bir hanım varken, bu soruları takmıyordum. Ancak şimdi öyle değil. Yaşlandık. Akşam yatağa girerken, sabaha çıkıp-çıkmayacağımdan emin değilim. Sevgili eşim Sevinç’e çaktırmadan bakıyorum. Yarın tekrar görüşebilecek miyiz? Hangimiz önce gidecek? Dahası öldükten sonra ne olacak? Toprağın altında çürüyüp gidecek miyim? Ama ben yok olmak istemiyorum. Tanrı yoksa da olmasını istiyorum. Yok olmayacağımı düşünmek bana huzur veriyor.”  Kaynak: Erdal inönü: Yok olmak istemiyorum, Tanrı'nın olmasını istiyorum!

    (bkz: https://www.risalehaber.c...ini-istiyorum-391293h.htm)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük