islamın doğruluğunu tanrının neden var olmak zorunda olduğu gibi bir konuyla açıklamaya çalışan insandır.
Elmayla armutu karıştırarak işe başlayan insandır.
Açıklayalım.
Bu mantıktan hareketle bütün tek tanrılı dinler kendilerini geçerli kılma yoluna gidebilirler. Bu hiçbir şeyi garanti edemez, Tanrı islamın veya diğer dinlerin ipoteğindeymiş gibi davranılamaz.
tanrının var olması hakkındaki pek tatmin edici olamayan açıklamalara inanmış olsak dahi bu inandığımız/inanacağımız dinlerin tanrıyla bağlantısının olduğunu garanti etmez.
Bu çabayla elde edilebilecek yegane sonuç tanrı vardır/olmalıdır. Olabilir.
Bu çabanın sonucu/cevabı, dinler vardır olamaz.
Tanrı vardır 'öyleyse, dinler de olmalıdır' düşüncesi, öyle olmasını istemektir daha çok.
Tanrı vardır 'öyleyse dinler vardır' inancı ise varlığından emin olunan tanrının nasıl bir tanrı olduğunu da tanrının kendisi kadar iyi bilmek iddiası taşır. 'Tanrı=din' sonucu aynı zamanda 'din varsa/yoksa tanrı vardır/yoktur, tanrı yoksa/varsa din yoktur/vardır' olarak yorumlanır.
Tanrıya pekala dinsiz insanlar da inanabilir. Onların eksiği, tanrıya her türlü misyonu yükleyip yüzü çizip sonra bu çizimlerin ve yüklemelerin ortaya çikardığı çelişkilerde cevap üretememe noktasına gelindiği an, allah'ın hikmetinden sual olunmaz, onun işine karışılmaz, biz onun sırrına eremeyiz, hakkında ne biliyoruz ki? deme iki yüzlülüğüne sahip olanlar gibi davranmamış olmalarıdır.
Ey din mensupları ben tanrının yerinde olsaydım sizlerden davacı olurdum. Siz tanrı olsaydınız ne yapardınız diye sormuyorum. Cevabı ortada.