ateist, deist, panteist, agnostik vesaire ahlakın bir temeli olduğunu, doğru ya da yanlış iddia eder. ahlak tamamen insan psikojisini ürünü falan da değildir. özetinde kendine yapılmasını istemediğin şeyi, başkasına yapma yatar ve bu öz empati kaynaklıdır. empati de genetiktir. hayvan familyasında bile bulunur.
banka örneği ise tamamen salt pragmatizm anlayışına dayalı. ahlaki değerlere sahip olan bir ateist; risk-getiri hesaplaması yapmaz. kendisinin hak etmediği ve elde etmek için çabalamadığı herhangi bir şeyi ulaşmaya çabalamaz.
insanlar kendi düşüncelerinden var etmiştir, var edilebildiği gibi de yok edilebilir. Ahlakın sadece bir düşüncede var olduğunun, evrensel olmadığının ispatından biri de insanlar nereye giderse gitsin hep farklı bir ahlaksal perspektife sahip toplumlara rast gelmesidir. Ahlak kavramı düşüncelerin tümörüdür, kanseridir. Ondan kurtulmalıyız. insanlığın sonunu getiren bir hastalıktır.
olur olur baba gibi olur. toplum bilinci zaten içinde güdüsel ahlakı getirir. yani bir ateisttede evrim sürecinin ve toplumsal niteliklerin kazandırdığı ahlak anlayışı üst düzeydedir. ateistler sokaklarda cinsel ilişkiye felan girmiyor merak etmeyin !
iyi yada kötü diyebilmek için bir referans noktası olması gerektiğini savunuyor.
tanrı yoksa ahlak olmaz diyor.
peki ben de tanrıya inanmıyorum, benim için bir insana yararı dokunan, o insanı üzmeyen şey iyi dir, bir insana acı veren ve onu ağlatan kötü dür. bu da benim değer yargım ve ahlakım. size tanrı olmadan bir ahlak değeri, bir referans oluşturdum buyrun.
yani bu kadar basit misiniz, ateizmi böyle mi çürüttüğünüzü sandınız? güldürmeyin adamı.
Ayrıca ahlak denilen olgu görecelidir. Farklı toplumlarda, birbiriyle çelişen ahlaki kurallar mevcuttur. Her toplumun kendi yarattigi etik anlayışlar vardır.
Ahlak icin tanrıya ihtiyaç yoktur. Dini ahlak sadece bir seçenektir.
tanrısız veya dinsiz ahlak tabi ki olur ama bir insan çıkıpta "benim şu davranışım ahlaktır" diyemez. yani siz tanrıya inanmazsınız, din mensubu da değilsinizdir ama bir davranışın ahlaka uygun olup olmadığına da karar veremezsiniz. ben ahlak sahibiyim derseniz şunu demiş olursunuz: "benim şu şu davranışım daha önceden ahlak kapsamında yer almış ve bende ona dahilim." e kardeşim bu kuralların neredeyse bilinen hepsi zaten din ve tanrı inancına dayalıdır. kimse kalkıpta durup dururken "bu yapılan doğru çünkü bence doğru" dememiş. hep bir tanrıya ve dine atıf var. sen dini ve tanrıyı ister gerçek gör, ister inan ister inanma farketmiyor.
yani o davranışın "ahlak" olduğunu sen keşfetmedin zeki çocuk. onun adı daha önce konuldu. çok çok önce...
Cevap basit, Muğlak olanın mutlak olana ihtiyacı. Dinin ve hatta yer yer felsefenin varlık yada yokluktan ziyade inanç ve ümide dayanması sorgulamayı imkansız kılıyor zaten. insanoğlu ödüllendirilme ve cezalandırılma üzerine kurulmuş bir düzene inanıyor. içlerinde ki tanrının hükümleri kimsenin umurunda değil. Yaratıcının bile.
bugüne kadar gördüklerim neticesinde demek isterim ki;
"dünyadaki dinliler ahlaklıysa ben evliya gibi adamım"
tanrısız ahlak olmaz diyorsanız siyasi yolsuzlukların en düşük olduğu ülkelerde kendini inançsız olarak tanımlayan insanların sayısının fazla olması buna rağmen çok dindar görünen toplumlarda yolsuzlukların neden bu denli fazla olduğunu bir mantık dahilinde açıklamanız gerekir.
sen onu bir de Budistlere sor. etrafınızda hep alevi, Hristiyan, gomünist, tasavvufçu deist gördünüz tâbii. uzakdoğuda çoğunluk bir Tanrı'ya inanmıyor. ahlâklı oldukları söylenebilir di mi ama?
uyanın semavî dinlerin rüyasından.
ya da arada düş görebilirsiniz, ama dünyayı da tanıyın azcık.
empati, sempati her türlü kurtarır bizi. gökteki görünmez adama inanmak gerekmez. ha empati yoksunu insanlar ne olacak diye soruyorsanız, onları hiçbir şey düzeltemiyor. ama eğer ileride genetik mühendisliği gelişirse suçları azaltabiliriz bir nebze.
Tanrı olmazsa kişi kendi ahlaki normlarını üretir ve bunu işine geldiği gibi yapar. Ateist olup ahlaklı insanların var olması toplumsal normlara uyumlu davranışlarda bulunması nedeniyledir.
Felsefi bir tartışma olarak okuduğumda ciddi anlamda mantıklı, sarsılmaz bir gerçeği işaret eden nefis bir önermedir bu. Ama pratikte malesef geri tepen, hatta bireyleri bırakın kitlelerin hayatlarını cehenneme çeviren ve kötü sonuçlara sebebiyet veren bir etkisi var.
Ne yazık ki tanrının ahlakı, insanın vicdansızlığı ve basiretsizliğinin üzerine çıkamamıştır, çıkamaz da. Dünyaya gelen her şeyin amacı dışında saptığı bir nokta vardır, bozuluş ise insan doğasının ta kendisi. Dolayısıyla tanrısız ahlak mümkün olsa olmasa da her zaman ahlaksızlıklardan dolayı acı çekmek ve ahlaksız yapmak kaderimiz olarak kalacak.