tanrının ve muhammed in şair sevmemesi

entry6 galeri0
    ?.
  1. Böyle birşey tamamiyle yalandır. şuara suresinin 224. ayetinde, hiciv şiirleri yazarak Kuran'ı ve islâm'ı karalamaya çalışan müşrik şairler, 226. âyette ise onların bu saldırılarına yine şiir yoluyla cevap veren müslüman şairler kast edilmektedir. Ahanda ayet de bu:

    "Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah'ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar
    başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir."

    Demek ki neymiş götten sallanmayacakmış...

    Açıklama: Bu ayet, yani yukarıda bahsettiğim olan, Allah'ın kelamı olan; peygamberimizin değil, kendi kendisi ile çelişmiyor. Yani yandaş vs gibi kelimeler, sadece karşısındakini proveke etmeye çalışan sözüm ona belki de kendine aydın(!) diyen ama tabi yakınından geçmeyen insana yakışan kelimeler. Zaten hani derler ya nick-entry uyumu diye, işte bu çok güzel örnek. Neyse varolmayan çelişkiye dönersek, burada peygamberimize çirkin iftiralarda bulunan, allah'a çirkin iftiralarda bulunan müşriklerden bahsediliyor ve onlara Allah katında görecekleri zulüm haber ediliyor, fakat mümin şairler ise yani Allah'ı öven, peygamberi seven şairlere ise mükafattan bahsediliyor.
    Tabi bu başlığı açan sevgili arkadaşımız ise nereden ve nasıl anlamışsa artık, yada nasıl bir ruh halindeyse bunu bir çelişki olarak algılıyor. Sanırım kendisi inanmayanların, Allah'a ortak koşanların ve zulmedenlerin de ödüllendirileceğini sanıyor olmalı ki bu kadar mantıksızca yazıyor. Ne de olsa her koyun kendi bacağından asılır. Ve son olarak da neymiş : hem sallıyorsun hem de yazdığını bile anlamıyorsun...
    9 ...
  2. ?.
  3. Uydurmadır milletin menevi degerleriyle ugraşanlar ve ayrıca kullananlarda provakatörden çatışma isteyenlerden başkaları değildir.
    2 ...
  4. 1.
  5. arapça bilmeyen eblek önermesi.
    4 ...
  6. 2.
  7. Rabbim biliyorum bildiğini ama bilmeyenler bilsin istiyorum. Mehmet Akif Ersoy ya da Necip Fazıl Kısakürek vs. şair ve düşünürler bu önermeden hiç mi haberdar olmamışlar.

    (bkz: Bakınız Necip Fazıl Kısakürek ne diyor)

    Kâfir - islâm felsefesine göre...

    Mümin - Durun, durun, boşuna yorulmayın! islâmda felsefe diye bir şey yoktur!

    Kâfir - A, o da ne demek?

    Mümin - Şu demek ki, siz, tarafsız bir görüşle, yani bir nevi felsefe görüşüyle, ya felsefenin ne demek olduğunu bilmiyorsunuz; yahut da ve en doğrusu, islâmlığın ne olduğunu kavrayamıyorsunuz!

    Kâfir - Ya nedir?

    Mümin - Demin tarafsız bir görüş diye bir tabir kullandım. işte felsefe, tarafsızlıktan yola çıkıp, bulacağı veya bulamayacağı nispet ve istikametlere göre kendisine taraf arayan başı boş düşünce manzumelerinin adıdır. Hakikat, felsefe için güya varılması lazım gelen, fakat asla varılmayan, varılmayacak ve boyuna aranacak olan bir hedef, bir ilk merhaledir. islamdaysa sadece bir ilk temel ve bir ilk ve mutlak arayış... Yani islâmda hakikat peşin ve varlığın sırlarını aramak ondan sonra... Birbirinin yanlışını çıkartmaktan başka rolü olmayan felsefeyi, perişan ve her dem birbirinin başını yemek gayesinde bir demokrasiye benzetecek olursak islama hakikat saltanatı gözüyle bakabiliriz. Demek varış önce, arayış sonra... Varışa bağlı tefekkürün adı da felsefe değil, hikmet... Felsefe başıboş bir çıkış ve bulamayış, islâmi tefekkür ise düzenli bir yol alış ve bulduğunu derinleştiriş ve genişletiş...

    (bkz: hemen yan tarafa)Kâfir - Hep şiir, hep şiir, hep büyü sanatı, sözleriniz...

    (bkz: bir de bu tarafa bakınız)Mümin - Şimdi «islâm felsefesine göre» lafını durdurup «islam hikmetlerine göre» diye sözünüze devam edebilirsiniz...

    Kâfir - Vazgeçtim! Siz felsefeyi yermekte devam edin.

    Mümin - Yerdim, yereceğim kadar.

    Kâfir - Peki onun hiç mi faydası yok?..

    Mümin - Var!.. Hem de ne büyük fayda!.. Söylediğim gibi, birbirinin yanlışını çıkarma, birbirini yerme, yeme faydası.. Ve iman sahiplerine bâtıl aklın ne demek olduğunu göstermeleri, mücadele sahası açmaları ve tababette mikroba karşı yapıldığı gibi bir nevi (asepsi) ve (antisepsi) tedbirine meydan vermeleri...

    Kâfir - Aklım almıyor!

    Mümin - Aklınız yok ki, alsın!..

    (bkz: Necip Fazıl Kısakürek)
    6 ...
  8. 3.
  9. hayırdır? şiir seviyor olsa, imana mı gelecekti ki inamayan birileri?

    peygamberin özel şairi olduğundan bile bi haber, hayatında hiç ebu izzet, ka'bb malik , ka'bb zuheyr, ka'bb eşref, hassan b sabit isimlerini duymamış insanın, tamamen uydurmasıdır.

    müşrik şairin bile, beyitlerini dinleme olgunluğuna sahip bir insandır söz edilen..

    döneme ilişkin erkek şairlerin yanisıra ilave olarak da şiirlerinden en cok etkilendiği kadın şairlerden biri de, al-hansa'dır.

    kaldı ki şu hadisi de unutulmamalıdır. "şiir söz gibidir, güzeli güzel, çirkini çirkindir."

    tam da bu yüzden, özellikle üstteki isimlerden dolayı muhammed'e şiir ögretilmemiştir, şairlik yakıstırılmamıştır bahsi geçen ayetlerde..

    islamiyet de dahil tum dinler zaten özünde inanan ve inanmayan üstüne kuruludur. bu bağlamda şair ile celebin pek bir ayrımı olmadığından, yancı veya yancı olmayan şair üzerinden mantık yürütmek ve çürütmeye çalışmak anlamsızdır.

    yaratıcı da şiir gereksinimli bir varlık olmadığından, "şair sevmez" şekilde tanımlanması ve bundan yola çıkılması abes ve dahi gülünesi bir durumdur.

    kısaca yaratıcı katında, namaz kılmış olmak için namaz kılan insanla, şairin arasında hiçbir fark yoktur. tam da bu yüzden inen bütün ayetleri araştırsanız, her kılınan namazın, kesinlikle kabul olduğuna dair bir ibareye rastlayamassınız.

    hep söylerim,ne evrim, ne yaratılış süs olarak sunmaz aklı insana..

    değerlidir.savruk şekilde kullanılmamalıdır.
    2 ...
  10. 4.
  11. bakış açısı olarak tabiki kişiye baglıdır ben nasıl darwin g.tünden uydurdu diyorsam yazdıklarını inanmayanda kafasına göre g.tünden uyduracaktır. fark olarak ben okudum mantık almadı ama saldırmıyorum durduk yere ama kuran okuyup aklım almadı diyen kişi durduk yere inanan kişye saldırabiliyor. ispatı bir aratın islam müslümanlık adına açılmış saldırı konuları kaç adettir diye.

    not: bu sözlük adına konuşuyorum.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük