Bilmediğimiz ne çok şey var. En çok da cehaletimizi bilmiyor, her şeyi karmakarışık hale getirip, öyle arıyoruz gerçeği. BEN Tanrı'nın varlığının en büyük kanıtıdır; HiÇ olabilene tabiki.
bunlar da insan uydurması ne yazık ki hiç birşey mükemmel olamaz ancak mükemmel olmaya yaklaşabilir. tanrı yaptı oldu demek cevap aramak değildir. o dönemin insanları nereden geldiklerini anlamak için ortaya fikir atmışlar hatta evrimi tahmin eden dinler bile vardır.
tanrının varlığı yüzde yüz kanıtlandı ve kesin olarak inandığımızı farzedelim. başka tanrıya tapmak gerçek tanrıyı kızdırmaz mı. veya tanrının neden umurunda olsun ki kim bana tapıyor tapmıyor bunun hesabını neden yapsın. sonuçta sonsuz güçteki bir varlık onun için zaman kavramı hiç birşey ifade etmiyor senin 100 yıllık yaşamın onun için 1 dakika bile değil. evet bir tanrı olabilir bunun ulu manitu olmadığı ne belli. gerçek din sabilik de olabilir mucize arıyorsan al sana mucize madem tanrıya inanmak için mucize arıyorsan neden budaya inanmıyorsun neden şinto ya inanmıyorsun güneş tanrısı ra nın da mucizeleri vardır.
Bu argümanlar tanrıyı kanıtlıyor demiyorum. Bu argümanlar 5 asır önceki haliyle durmadı, yeniden modellemek suretiyle argumanlastirildi diyorum.
Çok geniş bir alan din felsefesi. Içinde meta-etigi, metafiziği, epistemolojiyi, fizik felsefesini, naturalizmi barındırıyor. Ve bu alanlarla ilgili birçok din felsefecisi argüman geliştiriyor teist olsun nonteist olsun. Literatürü iyi takip etmek gerekiyor özetle. Çok keskin konuşmamak lazım.
"1.) doğru hüküm vardır.
2.) bilgi, doğru hükümdür.
3.) bilgi, bilen'e muhtaçtır.
4.) bilen vardır.
5.) bilgi, bilen'in bilmesiyle var edilir: bilen, bilgiyi var edendir. bilgi, bilen tarafından sürekli var edildiğine göre; bilen, var eden'dir.
6.) bilen ve var eden, her şeyin bilen'i ve var eden'idir.
7.) sadece bilgisi her şeyi çevreleyen, her şeyin bilen'i ve var eden'idir.
8.) bilgisi her şeyi çevreleyenin bilgisi, gökleri ve yeri de çevreler.
9.) bilgi; bilen'in tahtıdır.
10.) tahtı, gökleri ve yeri çevreleyen -şüphesiz- en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
11.) bilen ve var eden; en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
12.) en büyük, en yüce ve tek olan -şüphesiz- tek tanrı'dır." şeklindedir.
Arkadaş bıkmadınız tanrınızı kanıtlamaktan, yahu koskoca tanrıyı kanıtlamak size mi düştü, tanrı o kadar muheşemse kendisi kanıtlasın da inanalım. bugün islamın tanrısı neyse, budistin yada hindunun tanrısıda odur, hiçbirinin rasyonel bir varlık kanıtı yoktur sadece anlatılan hikayelerden başka.
Tanrı'nın varlığının kanıtı zatınızın kendisidir. Yani Tanrı'nın kanıtı sen'sin. Kendin bu ispatı söylerken Tanrı'nın varlığının en büyük ve belki de tek kanıtı Ben'im dersin. Sen varsan o var, sen yoksan o yok ( hâşâ ). Gözlerini kapatıp uykuya dalınca bir hiçlik içindedir herşey. Hatta sen bile... O'nu sığdığı tek yer kilitli kutumuz, yunus'un tabiriyle, çalab'ın tahtı'dır. Düşünsenize maddeci görüşün inanmamayı seçmesinin sebebi maddenin kendisi. Bizler de maddeden yani atomlardan oluşuyor isek, ki öyle; peki cansız bu oluşumdan canlı organizma ve dahası komplike sistemlerin ( sindirim, dolaşım gibi ) oluşması yetmiyormuş gibi bir de içimizde BEN dediğimiz ruhtan öte kendini sonsuzluğa ait hisseden bir şey oluşuyor ve siz hâlâ Tanrı'nın varlığına kanıt arıyorsunuz, öyle mi?
Görmek isteyene etrafındaki her şey bir kanıt.. görmek istemeyene mucize gösterse sihir deyip yok söylemeye devam edecek. Ne demiş kuran da : sizin dininiz size , benim dinim banadır .. Bizlere ve ibadetlerimize karışmayın yeterli..
var olduğunu söylemek için aslında yeterli çok delil var da, var olmadığını kanıtladığını zannedenler neye göre yokluğunu kanıtlıyor? tabi ki orası biraz muamma bir konu. tanrının olmadığını ispat edebilen, hadi ispat etmek biraz iddialı oldu diyelim, bu konuya ontolojik açıdan yaklaşabilen bir adam şu ana kadar zaten bu tarz platformlarda bir kez bile görmedim. geneli ayağım sandalyeye çarptı ateist oldum, kız arkadaşım aldattı ateist oldum, çirkinim ateist oldum, param yok ateist oldum, para var huzur yok ateist oldum gibi bu konuda hiçbir mantıksal sebep sonuç ilişkisi içermeyecek şekilde ki meselelerden yürüyor.
tıpkı var olmadığının tespit edilip kanıtlanamayacağı gibi.
çünkü bu kanıtlandığında insanların iman edip etmemelerinin bir anlamı olmayacaktır. allah bunu bildiği için, kendini apaçık ortaya koymaz. koymayacaktır da. onun yerine onu aklımızla bizim bulmamız gerekir. gayreti bizim göstermemiz gerekir.
iman, matematiksel hesaplamalarla, deney ve o deneylerin sonuçları ile kurulan ilişkilerle tespit edilebilir bir kavram değildir. iman bir inançtır, içerdiği her şey de doğrudur. yani doğru olduğuna inanılır.
bilim, allah'ın yarattığı evreni öğrenmek için uğraştığımız kavramdır.
özetle, yoktur deyip de sıyrılamayız, vardır deyip de.
tanrıyı bilmem de, kız kankasının vajinasının ellenmesinden bahsedip, sonra da bizlere tanrının varlığını ispatlamaya çalışmak çoklu kişilik bozukluğudur. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2144035/+
yine anlamadıysan,
sözlükte sikli, amlı, götlü şeyler yazıp, sonra da allah'tan, kitap'tan, hadisten, ayetten, müslümanlıktan bahsetmek son derece mide bulandırıcı.
sizin gibiler gerçek hayatta da böyledirler.
insanların yüzüne bakıp allah, din, iman dersiniz ama içiniz sikişir, bilinçaltınız sapık, sapkın düşüncelerle doludur.
o yüzden ben diyorum ki; şayet bir tanrı varsa, onun varlığını kanıtlamak senin gibi çoklu kişilik bozukluğuna sahip sapkın düşünceleri olan birilerine kalmamıştır.
tesadüflere inanıyorsanız kanıta ihtiyacınız da yoktur.
şöyleki:
çok basit bir soruya cevap verebilirsek durum netleşecektir.
-domatesin yetişmesi için neye ihtiyacımız vardır?
*tohuma.
-tohum nerden elde edilir?
*bir domatesten.
-peki ilk domates nasıl yetişmiştir?
* .........
biliyorum fazla basit oldu.
ama burdan daha güneş sistemine, evrenin oluşum sürecine, dünyanın dönme sistematiğine, sindirim, solunum ve boşaltım sistemlerine, gözün, kalbin, tırnağın, burnun ve dalağın yapısına, et yiyen bitkilerin kafasına, kanın içeriğine, suyun oluşumuna, ihtiyacımız olan oksijen miktarının ayarlanmasına vesaireye geçeceğiz.
bütün bu sistemlerin üstelik de ispatlanan bu sistemlerin bir tesadüf eseri olduğuna inanıyorum diyorsanız sizin 'kanıta' ya da 'ikna edilmeye' ihtiyacınız yoktur.
Tanrı kavramının iyice anlaşılmasından sonra iliri sürülmesi gereken kanıttır. Tanrının varlığını sorgulamadan önce tanrı nedir sorusunun cevabı verilmelidir zira tanrı tanımınız en genel ve en doğruya yakın olansa bu tanım başlıbaşına bir kanıt olabilir ama kusurlu ve sınırlandırılmış bir tanımla yanılgıya düşünülebilir.
Allah'a dua etmektir. Dualariniz kabul olunca varligini hissettirecektir. Dualarin kabulu icin inanman gerekir. inanirsan dualarin kabul olacak ve allah'in var oldugunu hissedeceksin.
Bu yontem basit ama en iddiasiz ve gercek yontem. Matematikle, fizikle, biyolojiyle ispat da mumkundur ama isin icine inat girince nefs agir basar inkara devam eder. Ebu cehil, ebu leheb ve daha niceleri bu inat yuzunden cehenneme yuvarlandilar.
inanılan şeyin zaten kanıtı olmak zorunluluğu yoktur.
edit: bide şu agnostiklerin "biz en mantıklıyız" demesi yok mu... güler misin ağlar mısın...
kelimelerin anlamını ve ideolojilerin-dinlerin içeriğini bilmeden ahkam kesmek ne güzel...
ya sen şuna "tanrının kurallarına" (din) uymak işime gelmiyor, o yüzden "inanmamayı" seçiyorum desene. niye zeka parıltısı saçmaya çalışıyorsun ki? bilenler tam bir mal gibi göründüğünü farkında sonuçta, zorlama bence.
