insanlar her zaman bi inancın peşinden koşmuşlardır. Ve koşmaya devam edeceklerdir.
-bir araştırma gurubu yeni doğmuş bir çocuğu bir adaya yerleştiriyorlar, Allah, din, kitap hiç bişey bilmeden büyüyor çocuk sonra bi sabah adaya geliyorlar bakmışlar çocuk açmış ellerini dua ediyor;
-''ne yapıyorsun sen'' diye sorduklarında çocuk;
-''karanlıktan çok korkuyorum ! bu ışığı kim çıkartıyorsa ona teşekkür ediyorum '' diyor
bu hikayeden anladığımız gibi insanlara bazı şeyler öğretilmez içgüdüsel olarak, vicdanı ile insanoğlu yönünü bulacaktır.
kanıtlayan zekidir ama akilli olan, butun bu aciga cikisi var eden bir gucun oldugunu mutlaka dusunur, tesaduf deyip gecmez.Arastirir, arar ...
Bu arayista 5 duyunun otesine gecen beyinler mutlak dogruyu gordugu 'zan' edemez cunku gorunen, sonsuz skalada yalnizca 400-700 nm arasidir.
Asil kendine var diyen tartisilmalidir. Beyninin algilayamadigi kadar buyuk evrende ne kadar vardir ?
Imkansız olan seydir... Düşünün bu dünya bu evren herşey rastgele şansına balına elenerek yok evrımleşerek geldi... Bunu söyleyen bilim adamlarnın hesabı kitabı aklı matematiği biyolojisi var... O a.q çocuğuna söyleyinde bütn bu rastgele oluşan dünyayı evreni yıldızları artık aklıma gelmeyen gelipte yazmaya üsendiğim ne kadar şey varsa o a.q kafasıyla bi zahmet yapsın da yaşayalım...
kanıtlanmasına çalışılmaasının bir manası yoktur.
inanan adam inanır. ancak eğer durumu incelersek tanrının var olması aslında istisna olan durumdur, asıl olan tanrının yokluğudur.
çünkü varlığı kanıtlanamayan şeyin yokluğu kabul edilir. tabi inanlar için durum farklıdır.
mümkünatı yok böyle bir şeyin. dogmatik dini kabullere saydırarak allah'ın yokluğunu ispatlayacaklarını sananlar da hep boşa kürek çekmiştir, yine boşa kürek çekecektir.
dünyanın düz bir tepsi gibi olduğu fikrine karşı çıkan galileo galilei gibi toplumdan dışlanmaya, kabul görmemeye ve hatta ceza almaya kadar gidebilecek olaylara gebe olabilecek olaydır.
insanoğlu yıllardır kendi zihninde yarattığı bir varlığın yokluğunu kabullenmekte zorlanabilir evet bu durumda.
bilim yerine dogmatik dinsel düşünceler maalesef tarih boyunca daha güvenilir olmuştur ki olmaya da devam edecektir. kim ne ispatlarsa ispatlasın galileo galilei gibi yıllar sonra doğruluğu kabul edilebilir.
artık ne dedigini kendisinin de anlamadığı ve önceki kitabı(yamulmuyorsam 88 yılı idi, adını hatırlayamadım su anda) ile tamamen çelişen sözümona albert einstein'den sonraki en iyi fizikçi sayılan bir ingiliz'in bilimsel önermesi.
sadece bir tane yumurta yapsın dünyada bütün bilim adamları zaman dursun, kıyamet kopmasın,insanın (güneşe,aya,yağmura,suya vs.) ihtiyacı kalmasın, ölüm öldürülsün, kabir kapısı kapansın o zaman inanmayalım allah'a. Eğer Allah yoksa o zaman güneş bizim neye ihtiyacımızın olduğunu bilmesi gerekir, aynı şekilde bir ineğinde bize verdiği sütü bize lazım olduğu bilerek yapması bilmesi ve bedava vermesi lazım gelir.
bilimsel araştırma sürecinde bir varsayımı kabul etmek için iki yöntem kullanılır: tüme varım ve tümden gelim. tüm evreni baz alarak böyle bir genelleme yapmak imkansızdır çünkü sayısı belli olmayan tüm nesnelerin başlangıç ve sonunun araştırılarak bir sonuca ulaşılması imkansızdır. imkansızlıkları bir kenara bırakarak bu yöntemler kullanılsın diyelim. tüme varım diğerinden herzaman çok daha kolaydır.
tanrının bir yaratıcının var olmadığını söylemek demek tümden gelim metodu kullanılarak tüm alemlerin ve içindeki varlıkların tek tek incelenerek varoluşları ile sonlarının bir nedene dayandırılması ve bu sondan tek tek özele inilerek varlık çıkış noktası ispatlanması ve bunun tümden gelim yöntemiyle genellenmesi yapılması demektir ki bu neredeyse imkansızdır, çünkü bilimsel olarak nedeni açıklanamayan okadar çok mevcudat vardır ki buna örnek olarak en basitinden tıp dünyasındaki aynı yapı ve hücreye sahip olan kaş ve saç arasındaki farktır gelişmiş modern tıp neden kaşın saç gibi uzamadığının nedenini bile bulamamıştır daha. ya da varlık hayat verici olarak kimi varlıkta su, kiminde hava kiminde varlıklar arası geçişler yani yaratılma evrimle açıklanmakta birbirinden farklı nedenlere dayandırılarak ortak bir genelleme yapılamamaktadır. fakat bir yaratıcının varlığı kabul edildiği durumda ele alınan tüm mevcudat tek tek inanılan kudret sahibine dayandırılacağından tüme varım metoduyla yaratıcının varlığı ispatlanabilir.
şimdi yalnızca bize verilen beynimizin yalnızca % 3 ila 10 'unu kullanarak yaptığımız çıkarımların doğruluk payı belki reelde ufku ve aklı bizden daha açık varlıklar için çok komik ve basit gelmektedir, bunu bilmemiz bizde olan kapasite ile imkansızdır. tek çare tevekkül etmek gibi geliyor bana.
