geç kalınmış bir soru cümlesidir. yüzyıllardır sadece "var, ben konuştum, arada muhabbet ediyoruz, bana bir şeyler söylüyor" denildiği için inanılan bir hayali sorgulamak için geç kalınmıştır. zaman zaman "ben inanıyorum sen kendi işine bak" denilerek geçiştirilmiş, bazen "sen nasıl inanmazsın etrafına baksana" denilerek kızgın bir tavır sergilenmiş, bazen de konuşmaya bile gerek duymadan can alınmıştır tanrı kanıtlamak için. bu durum yer ve zaman durumuna göre farklılıklar göstermiştir sürekli. inananlar tanrıyı sürekli kanıtlamışlardır, fakat yalnızca kendileri gibi düşünenlere.
çok sevdiğim bir yazarın da söylediği gibi "yahu adamlar kafalarından bir tanrı uyduruyor, olmadığını ispatlamak bize düşüyor" bu gerçekten çok önemli bir cümledir. çünkü bütün inananlar farklı tanrıya tapmaktadırlar aslında. tarihte bir çok tanrıya rastlanılmaktadır. çoğu zamanla unutulmuş, mitolojideki yerini almıştır. farklı olan bu inanılan tüm tanrıların aynı zamanda ortaya çıkmamasıdır. dünyada 187 farklı din topluluğu olduğunu düşünün, hepsi evrenin kendi tanrısı tarafından yaratıldığını iddia edecektir. peki bu iddiaları nasıl çürütebilirsiniz? adamın biri çıksa benim bir tanrım var, her şeyi o yarattı dese, elinde de 1500 sayfalık bir kitapla karşına dikilse, aynı saçmalıkları sana sıralasa, sen onun değilde, senin saçmalıklarının doğru olduğunu nasıl kanıtlarsın?
bir şeyin var olduğunu kanıtlamak herzaman olmadığını kanıtlamaktan daha kolaydır. örneğin sen bir elma yok dersen evrendeki her noktayı bana gezdirip o elmanın olmadığını kanıtlamak durumundasındır.
inançtan az da olsa nasibini almışsan yüce yaratıcının varlığını,gerçek olduğunu,diri olduğunu ;börtü böcekten, kendi vücudundan,hayvanlardan, doğadaki mükemmel dengeler ve bu dengeler arasındaki sistemlerden bulabilirsin. yüce yaratıcı bir sivrisineğin dahi sindirim sistemini tanzim etmiştir.
insan vücudu gibi harikalarla dolu bir organizmanın doğa tarafından tesadüfler aracılığıyla oluştuğunu söylemek akıl karı değildir. bir protein molekülünün tesadüfen oluşma ihtimali, bir maymunun daktilo tuşlarına rastgele basarken insanlık tarihini yazma ihtimaliyle aynıdır.
yani allah vardır ve gerçektir. ona inanın o hep yanımızdadır,heryerdedir. kanıtlanmışsa ne mutludur.
zaten islam ve birçok semavi inanca göre tanrı'nın varlığı kanıtlanamaz. iman yani şüphesiz inanmanın mantığı da burdan gelir. tanrı walras'ın genel denge analizi değil ki ilk önce biri bişeyler atsın ortaya da sonra ondan sonra gelenler ileri derecede matematik kullanarak ispatlasın onu. ya da ne bekliyorsunuz hidrojenle azotu belli oranda karıştırıp bilmem kaç fahrenaytta tepkimeye sokunca tanrı'yı bulmaya çalışıyorsunuz? arkadaşlar namaz kılmayan da müslümandır. oruç tutmayan da müslümandır. hatta ve hatta içinden inandıktan sonra kelime i şahadet getirmeyen de müslümandır. ancak allah'ın varlığından ya da imanın altı şartından birinden şüphe eden birisi müslüman değildir işte. allah ne demiş bize? müslüman olarak ölün en fazla günahınızı çeker sonra cennete girersiniz demiş. peki müslüman olmak için ne gerekiyor? imanın altı şartına da inanmak. e allah bizi bu dünyaya imtihan için gönderdiğini söylemiş. imtihanın en gerekli yapan herkesin elinde sonunda başarıya ulaşacağı sorusunun cevabını söylerse imtihanın ne manası kalır? tabiki hiçbir zaman maddesel olarak ispatlanamayacaktır tanrı. zaten ispatlanırsa artık onun adı iman ya da inanma olmaz. yer çekimi kanunu reddediyorum bence yok öyle bir şey derseniz haliyle herkesten siktiri yersiniz. ya hepsini geç. 100 üzerinden bir sınava giriyorsun, 50 alsan geçeceksin. kötü bir harf notuyla da olsa geçeceksin. sen böyle bir sınavda 60 puanlık bir sorunun cevabı tahtada yazsın istiyorsun resmen. oldu canım başka derdin? bu soru da öyle bir soru ki öyle yarım puan almak yok. ya 60 tam alacaksın ya da 0 alacaksın bu sorudan. işte bu yüzden kusura bakma ama geri kalan her soruyu tam da yapsan bu soruyu yapamayınca kalıyorsun. ben sana inanmadım ama bak çok iyi insandım ben de cennete gireyim cehennemden korunuyumu sınav komitesi kabul etmiyor. yani diğer bir deyişle inanmayan iyi insanların belki toprağı bol olur ama bazılarının dediği gibi cennet sadece müslümanlar içinse diğer iyi insanlara ne olacak onlar da bence cennete girer sözü saçmalık. üzgünüm.
bazen bende düşünüyorum gelsede altlarına sıçırtsa ateisleri diye ama zannediyorum ki yeni bir kulp bulunur. '' ulan tanrıda biz aciz insanlara kendini niye ispatlamaya çalışıyo'' amaç bağcı dövmek olduktan sonra her türlü yiyecek üzüm bulunur nasıl olsa.
Derhal geçiyorum gecenin ve konunun anlam,önemine değindireceğim copy paste kısmına.
''mevlânâ buyurdu ki:
hudâvendgâr'ı şu anda, gerçek olarak göremez.çünkü onun hudâvendgâr'ı görsem diye görmeyi arzuladığı şey, hudâvendgâr'ın yüzündeki örtüdür; bu anda hudâvendgâr'ı örtüsüz göremez. halkın babaya, anaya, kardeşe, dostlara, göklere, yerlere, bağlara, bahçelere, sayvanlara bilgilere, ibadetlere, yiyeceklere, içeceklere, hâsılı bu çeşit şeylere duyduğu istek, beslediği sevgi onları benimseyip esirgeyiş de buna benzer. hepsi de tanrıyı özler, onu ister. bu şeylerin hepsi de örtüdür.
bu dünyadan geçtilerde o padişahı örtüsüz gördüler mi bilirler-anlarlar ki onların hepsi de perdeymiş, yüze tutulan örtüymüş; diledikleri, gerçekte o bir tek şeymiş.
işte o vakit bütün güçlükler çözülür, gönüllerindeki bütün soruların, cevabını işitirler; herşey açığa çıkar. tanrının cevabı her müşkülü teker-teker, ayrı-ayrı cevaplandırmayı da gerektirmez. bir cevapla bütün sorular, bir uğurdan bilinir, müşkül çözülür-gider.
akıl, onu çabasıyla anlayamaz; anlayamaz amma çabasından da ne vakit kurtulur akıl? çabasını bırakırsa akıl değildir o.
akıl, pervaneye benzer, sevgiliyse mum gibidir. pervane, kendini muma vurur, yakar, helak olur-gider; fakat pervane de ona derler ki o yanıştan zarar görse, elemlere düşse bile muma dayanamasın; kendisini atsın-gitsin. bir yaratık olsa da pervaneye benzese, fakat mumun ışığına dayansa, kendisini ona atıp yakmasa o yaratık, pervane değildir. pervane de kendisini mumun ışığına vursa da o ışık pervaneyi yakmasa ona da mum demezler. şu halde tanrıya dayanan, ona ulaşmak için çalışıp çabalamayan kişi, insan değildir; fakat tanrıyı anlar-bilirse o bilinen-anlaşılan da tanrı değildir. i̇nsan ona derler ki çalışıp çırpınır, tanrının ululuk ışığının çevresinde rahatı-kararı kalmaz.tanrı da odur ki insanı yakar-yandırır, yok eder-gider, fakat hiçbir akıl, onu anlayamaz.''
öbür tarafta sorguya çekildiğinde anlarsın tanrının olduğunu denilebilir bu gerçeği isteyenlere. olmadı sorgudan çıkarken şikayet var kutusuna yaz bu istediğin kanıtı onlar zaten sana döneceklerdir illa ki.
nefes aldığın havayı göremiyorsun, ama hiç havasız ortamda bulunmadığından farkını bilmiyorsun. hava gayette olan, sıkışınca patlayan, sürtünme yaratan, atomları olan, uçakların içinde uçtuğu moleküller birleşimidir. tanrıya bir kanıt değil.
tanrının varlığıyla ilgili en ufak bir bilgiye sahip olamayacağımız gerçeği daha acıtıcıdır sanırım. o kadar acıtıcı olduğundandır ki halen hırsımıza yenik düşüp, beynimizi varlığı ve yokluğunun sorgulanmasıyla meşgul ediyoruz.
kanitlar bilimseldir, ve kusku götürmez sekildedirler. öyle olmasa kuran´da zariyat suresinde "evreni biz yarattik ve onu süphesiz genisleticiyiz" yazmazdi. (zariyat 47)...bu öyle yarim saat yoruma da ihtiyac birakmayan bir ayettir. yani sonucta bunu peygamber bilemez. isaac newton bile bilmiyordu bunu. allah olmasaydi kuran´da böyle ayetlerin bulunmamasi gerekirdi.
yani kuran kendisi allah´in varligini kanitlar durumdadir.
kanıtlanmadığı takdirde, kimsenin hiç görmediği, varlığını hissetmediği, daha dünyada tek bir somut etkisinin görülmediği bir varlığa inanmayıp, haliyle onun "yok" olduğunu düşünecek olmasından, dincilerin acil yapması gereken, tapındıkları varlığı acil kanıtlanmalarını gerektiren durum.
Evrende kusursuz bir ahenk ve nizam var. Herşey belirli bir kanun içerisinde ilerliyor. Herşeyin oluşmasının bir nedeni var ve ilk neden Allahtır. Hayır tesadüflerde diyebilirsiniz. Ama tesadüf te bilinç yoktur ve dolayısıyla meydana getirecekleri kaostan başka bir şey olmaz. Ama, ilk nedenden doğan herşeyde belirli bir düzen var ve bakan insanlar çoşku duyuyor, hayret ediyor. Zeka'nın olmadığı yerde düzen olurmu hiç? Bu kitabın giriş sayfası tabi daha ne ispatlar var!
Evet bu devirde tabikide Allah'ın varlığını ispat etmeye çalışmalıyız. Bunu yapabilmek içinde bilgi edinmeliyiz. Çağ; akıl çağı, bilim çağı, teknoloji çağı, fen çağı efendi! iman edecek olan adam Allah'ın varlığını iki saniye düşünür gene bulur gerçi orası ayrı mevzu ama biliyorsunuzki bir sürü materyalist köklü ideoloji ve felsefeler var. Çok yönlü dinsizlik empoze edici propagandalar var. insanların zihinleri bu kuramlarla karışmış durumdadır. Bu tür tehlikeli akımlara karşı suskun kalırsa müslümanlar islam gelişemez. O yüzden müslüman okumalı, araştırmalı, sürekli bilgi edinmelidir, islam ancak böyle yükselişe geçebilir.
yaratılan tanrının bir imal tarihi olacağından (mesela bugün) yüce rabbimizin zati sıfatlarından Ezeliyet, evveli olmama yani kıdem sıfatı gerçekleşmiş olmaz ve yarattığı varlık asla rabbimizin özelliklerini barındıramaz. bu açıklama aynı zamandan ''allah kendisi kadar büyük bir allah yaratabilir mi'' sorusuna güzel bir cevap olur.
Sürekli tamamlanmaya çalisilan bir ispat. Belki bu ispat gerçekte de vardir ama ben bunun bir insan tarafindan yapilabilecegine inanmiyorum. Ki Hz. Muhammed bile kendi zamaninda bu isi beceremeyip herkesi allah' a inandiramadi ise.Bu bir
Ikincisi ise insanlar birbirlerine su soruyu sorarlar: Allah' a inanir misin? Bu sorudan da görülebilecegi gibi insanoglu yuzyillardir allah tanri olgusunu inanmayla pekistirmistir ispat ile degil.
Üçüncü olarak sadece allah'in varligina inaniyorum dersin görüslerini senin delil olarak düsündüklerini ortaya koyarsin. Zorla hiçbir yere varilmaz, sen de maasallah bu entri'yi böyle bir gaz ile açmissin sanirim. Ha sana birisi allahin olmadigini ispat edeyim diye bir entry acmis ise sadece o entrinin altina görüsünü yazarsin veya o kisi ile chatlesirsin sadece... Bu arada o kisinin kendi görüsünü bildiren o entry i de açmasi zaten yanlistir. Sen de yanlisa yanlis ile cevap verme.
Zaten cennet ve cehennem die bir seye inaniyorsan bunlardan birine girme hakkini da allah'i zekanla mantiginla soyut olarak kabul ederek kazanacaksindir. Zaten somut olsa idi herkes inanirdi. O zaman inanmak da senin aklini kullanip buldugun bir sey olamayacakti...
bundan 100 yıl önce pozitivizmin herşeyi açıklaycağına inanılıyordu .ama malesef çakıldı.
basit bir hücreli yaşam formu anlaşılabilir. ama insan gibi her tarafı dizayn harikası bir varlık işte bu raslantı denirse doğa ürettimi denirse orda durmak lazım.
en basitinden saç: işlevi en hayati organ beyinde sıcaklığı dengede tutmak. tıpkı pc lerde cpu soğutucular gibi. entarasandır saçlar alın hariç insanda beyin çizgisini takip eder.
neden çift göz : m 48 lerde tankçılık yapanlar bilir. telemetre diye çift dürbünlü
bir cihaz tarete takılıdır . iki dürbün arasında ki açı sayesinde uzaklık tahmin edilebilmektedir. iyi ressamların bu özelliğe sahib olduğu düşünülmektedir.
neden beyin en üstte ve kafatasının içinde :
bir sperm ile bir yumurta birleşmesince cenin oluşması :
epey ciddi bir dizaynır var ortada . onu görmek için bir çiçeğe bakmak bile yeterli.
yada 6 gen peteklerde bal üreten arı . mart ayında yiyişen kediler. bu kadar şiirsel raslantıyı bilim bile açıklayamaz.
tanrının varlığının en büyük delili bu mükemmel sistemdir tanrıyı yukarıda aramak yerine çevrenize dikkatli bakarsanız varlığına inanırsınız. bunun içinde ön yargı olmadan bakmak gerekir.