tanrının olmadığının kanıtlanması gerçeği ile eş düzeyde bir gereklilik ve olabilirliğe sahip gerçektir.
olduğunu kanıtla?
sen de olmadığını kanıtla?
çarpışalım sabahlara kadar! belki korkmadan birşey düşünürüz...
edit: yani tanrının varlığını kanıtlamak ne kadar gerekliyse olmadığını kanıtlamak da aynı derecede gereklidir. asla doğruluğundan emin olunamayacak bu konuda konuşmak, yine de her iki görüşü irdelemek ve başka açılardan düşünebilmek için faydalı olacaktır.
kendi kendine bisiklet yapamayan doğa önce atomları birleştiriyor . sonra molekülleri.
sonra moleküller hücreleri oluşturuyor . hücreler dokuları dokular sistemleri sistemler vucudları ve canlıları. canlılar ekolojiyi oluşturuyor .
ve amınaçakayım millet ispat edin diyor.
en basitinden yediğin ekmek et süt deri oluyor hücre oluyor kan göz kemik oluyor.
ulen bir tane tırnak yap ben bütün minareleri götüme sokucam.
her lokma sperm oluyor sik oluyor am oluyor bunun neticesinde bir aşk oluyor ve de sikiş oluyor .
var mı ulen dünyada bunları sentezletecek bir icat.
10 trilyon hücrede adamı baştan aşağı inşa edecek dna kodu var.
ve amına kayayım bunun alayını 1 gram beyni olmayan doğada raslantıyla oluyor.
şüphesiz ve savunulası bir gerçektir. hatta şöyle söyleleyim; tanrının olmadığının ispatlaması gibi bir zorunluluk yoktur. ispatlanması gereken her zaman olağandışı, doğaüstü olandır. farz eddelim ki ben dünyayı iple tutan görünmez bir maddeden yapılmış, radyasyon yaymadığı için hiç bir dedektöre yakalanmayan, foton saçmayan, yörüngelerinden elektron yaymayan, uzay-zaman düzlemini kütlesi olmadığı için bükmeyen bir varlık olduğunu ve bu varlığın dünyanın güneş çevresinde dönmesini elindeki görünmez iple sağladığını iddia ettim. siz bana bunun aksini kanıtlayamazsınız. peki o zaman sayın inançlılar size soruyorum, bu mitolojik yaratık "var" mıdır?
yokluğunu ispat edemezsiniz. ama ben bunun ispatlanmaması için elimden gelen tüm doğaüstücülüğe başvurmuşum. bu durumda önce benim bir açıklama yapmam gerekir. sizin değil... (bu şekilde richard dawkins domuzların uçabileceğini ispatlamış mesela.)
tamam, bir dna molekülünün ilkel ekolojik çorbada oluşma ihtimalinin trilyonda bir olduğunu kabul edelim. evrende 10 milyar galaksi, ve her galakside 10 ila 30 milyar gezegen veya gökcismi var. şimdi bu durumda evrende ortalama 200 milyar kere milyar gökcismi var demektir. bir düşünün, bu durumda asıl bu kadar çok deneme şansı olan bir evrenin tek bir gezegende bile dna molekülü üretememiş olması mümkün müdür? asıl bunun aksi korkunç büyük bir tesadüf değil midir? hatta hatta, öyle ki bu basit hesaba göre evrende bir değil, belki yüzlerce binlerce dna molekülü oluşturabilmiş "goldilock kuşağı" gezegeni olması gerekir. (goldilocks kuşağı evrende yaşam için elverişli özelliklere sahip bölgelerdir.) yani büyük ihtimalle evrende yalnız mıyız sorusuna da cevap bulmuş olduk.
ayrıyetten sözgelimi insan biliminin bir beyini yapay olarak üretemiyor olması bir tanrı ispatı değildir. çünkü bilim "henüz" üretememiştir. çünkü doğa, bir insan beyni üretebilmek için yaklaşık 4,5 milyar yıldır 200 milyar kere milyar ayrı yerde sayamayacağımız kadar çok şekilde denemeler yapmış, cins cins çeşit çeşit sonuçlar almıştır. insanın beyin konusunda ciddi ciddi çalışmaları 150 öncesinden başlamaktadır.
son olarak doğanın bir protein molekülünü nasıl kendiliğinden sentezlediğini görüp de şaşırmak isteyenler için (bkz: miller urey deneyi)
tanrının varlığının en büyük delili bu mükemmel sistemdir tanrıyı yukarıda aramak yerine çevrenize dikkatli bakarsanız varlığına inanırsınız. bunun içinde ön yargı olmadan bakmak gerekir.
bundan 100 yıl önce pozitivizmin herşeyi açıklaycağına inanılıyordu .ama malesef çakıldı.
basit bir hücreli yaşam formu anlaşılabilir. ama insan gibi her tarafı dizayn harikası bir varlık işte bu raslantı denirse doğa ürettimi denirse orda durmak lazım.
en basitinden saç: işlevi en hayati organ beyinde sıcaklığı dengede tutmak. tıpkı pc lerde cpu soğutucular gibi. entarasandır saçlar alın hariç insanda beyin çizgisini takip eder.
neden çift göz : m 48 lerde tankçılık yapanlar bilir. telemetre diye çift dürbünlü
bir cihaz tarete takılıdır . iki dürbün arasında ki açı sayesinde uzaklık tahmin edilebilmektedir. iyi ressamların bu özelliğe sahib olduğu düşünülmektedir.
neden beyin en üstte ve kafatasının içinde :
bir sperm ile bir yumurta birleşmesince cenin oluşması :
epey ciddi bir dizaynır var ortada . onu görmek için bir çiçeğe bakmak bile yeterli.
yada 6 gen peteklerde bal üreten arı . mart ayında yiyişen kediler. bu kadar şiirsel raslantıyı bilim bile açıklayamaz.
Sürekli tamamlanmaya çalisilan bir ispat. Belki bu ispat gerçekte de vardir ama ben bunun bir insan tarafindan yapilabilecegine inanmiyorum. Ki Hz. Muhammed bile kendi zamaninda bu isi beceremeyip herkesi allah' a inandiramadi ise.Bu bir
Ikincisi ise insanlar birbirlerine su soruyu sorarlar: Allah' a inanir misin? Bu sorudan da görülebilecegi gibi insanoglu yuzyillardir allah tanri olgusunu inanmayla pekistirmistir ispat ile degil.
Üçüncü olarak sadece allah'in varligina inaniyorum dersin görüslerini senin delil olarak düsündüklerini ortaya koyarsin. Zorla hiçbir yere varilmaz, sen de maasallah bu entri'yi böyle bir gaz ile açmissin sanirim. Ha sana birisi allahin olmadigini ispat edeyim diye bir entry acmis ise sadece o entrinin altina görüsünü yazarsin veya o kisi ile chatlesirsin sadece... Bu arada o kisinin kendi görüsünü bildiren o entry i de açmasi zaten yanlistir. Sen de yanlisa yanlis ile cevap verme.
Zaten cennet ve cehennem die bir seye inaniyorsan bunlardan birine girme hakkini da allah'i zekanla mantiginla soyut olarak kabul ederek kazanacaksindir. Zaten somut olsa idi herkes inanirdi. O zaman inanmak da senin aklini kullanip buldugun bir sey olamayacakti...
yaratılan tanrının bir imal tarihi olacağından (mesela bugün) yüce rabbimizin zati sıfatlarından Ezeliyet, evveli olmama yani kıdem sıfatı gerçekleşmiş olmaz ve yarattığı varlık asla rabbimizin özelliklerini barındıramaz. bu açıklama aynı zamandan ''allah kendisi kadar büyük bir allah yaratabilir mi'' sorusuna güzel bir cevap olur.
Evrende kusursuz bir ahenk ve nizam var. Herşey belirli bir kanun içerisinde ilerliyor. Herşeyin oluşmasının bir nedeni var ve ilk neden Allahtır. Hayır tesadüflerde diyebilirsiniz. Ama tesadüf te bilinç yoktur ve dolayısıyla meydana getirecekleri kaostan başka bir şey olmaz. Ama, ilk nedenden doğan herşeyde belirli bir düzen var ve bakan insanlar çoşku duyuyor, hayret ediyor. Zeka'nın olmadığı yerde düzen olurmu hiç? Bu kitabın giriş sayfası tabi daha ne ispatlar var!
Evet bu devirde tabikide Allah'ın varlığını ispat etmeye çalışmalıyız. Bunu yapabilmek içinde bilgi edinmeliyiz. Çağ; akıl çağı, bilim çağı, teknoloji çağı, fen çağı efendi! iman edecek olan adam Allah'ın varlığını iki saniye düşünür gene bulur gerçi orası ayrı mevzu ama biliyorsunuzki bir sürü materyalist köklü ideoloji ve felsefeler var. Çok yönlü dinsizlik empoze edici propagandalar var. insanların zihinleri bu kuramlarla karışmış durumdadır. Bu tür tehlikeli akımlara karşı suskun kalırsa müslümanlar islam gelişemez. O yüzden müslüman okumalı, araştırmalı, sürekli bilgi edinmelidir, islam ancak böyle yükselişe geçebilir.
kanıtlanmadığı takdirde, kimsenin hiç görmediği, varlığını hissetmediği, daha dünyada tek bir somut etkisinin görülmediği bir varlığa inanmayıp, haliyle onun "yok" olduğunu düşünecek olmasından, dincilerin acil yapması gereken, tapındıkları varlığı acil kanıtlanmalarını gerektiren durum.
kanitlar bilimseldir, ve kusku götürmez sekildedirler. öyle olmasa kuran´da zariyat suresinde "evreni biz yarattik ve onu süphesiz genisleticiyiz" yazmazdi. (zariyat 47)...bu öyle yarim saat yoruma da ihtiyac birakmayan bir ayettir. yani sonucta bunu peygamber bilemez. isaac newton bile bilmiyordu bunu. allah olmasaydi kuran´da böyle ayetlerin bulunmamasi gerekirdi.
yani kuran kendisi allah´in varligini kanitlar durumdadir.
tanrının varlığıyla ilgili en ufak bir bilgiye sahip olamayacağımız gerçeği daha acıtıcıdır sanırım. o kadar acıtıcı olduğundandır ki halen hırsımıza yenik düşüp, beynimizi varlığı ve yokluğunun sorgulanmasıyla meşgul ediyoruz.