naziler masum yahudilere soykırım uygularken, abd japonyaya atom bombası fırlatıp binlerce masum insanı yok edip nesillerinde sakat doğmasına yol açarken, kendinin buyurduğu din savaşları uğruna bir sürü insan canından olurken, bir tarafta para havuzunda yıkanan paris hiltonun yanında bir taraftan da somalide çocuklar açlıktan kırılırken tanrının sadece izlemekle yetinip bütün bu gadddarlığı ''bu dünya sınav'' diye bir kılıfa uydurmasının sonucudur. tanrı kaderi kendisi yazdıysa bütün bunların olmasını da kendisi belirlemiş. sizi bilmem ama ben kötü bir varlığa tapmam arkadaş. hala bana ''bu dünya sınav tekbiiirrr'' diye diretmediğiniz sürece napıyorsanız yapın.
Bir şeyin kötü olması için önce varolması gerekir.
(Edit:Ne çok şakirt varmış lan sözlükte.Birleşip entry yi eksilemişler.He sözümün arkasındayım daha gelecek şakirt varsa kolay gelsin eksiyi basabilirler.)
öldürdüğü insanlar dolayısıyla kötü olduğunu düşünmek. saçma. öldürdüklerinin yanında yaşattıklarını da görsek belki bu denli sinirli olmayacağız ona. her şeyden öte tanrı, kötü ve iyi olmanın dışında, ortamların en taşak geçen elemanı kadar taşak geçiyor bizimle. şakacı kendisi. ne kadar öğretileri bir cenaze resmiyeti niteliğinde olsa da, varsa eğer bir bıyığı, onun altından gülümsüyor bize. yok yok gülümsemiyor. gülümsemek çok masum olur. kıkırdıyor? hayır hayır bu da değil. kahkalarıyla taşak geçiyor bizimle. öğretilerine nasıl da emme basma tulumba gibi bağlandığımız için dalga geçiyor bizimle.
öldürdüklerini tartışırken onu kötü yapmamızı, yaşattıklarını tartışırken onu iyi yapmamızı kahkahalarla izliyor eminim buna. belki bu şakacı kimliğini biraz da biz insanlara yükleseydi bu kadar takılmayacaktık ona. doğru ya. şakacılar hep gülerler. içine girdiğimiz foseptik çukurunun ta dibindeyken hala gülümsediğimize inandıracaktı diğer insanları da.
ne saçmalıyorum ben? hiç bir fikrim yok. sadece tanrı umurumda değil. ben de onun umurunda değilim. hepimizin siktir olup gitmesi gerekirken hala onu tartışıyor oluşumuza o da ben de gülüyoruz. güldüm.
savunacak bir dayanakları olmayan şakirtlerin eksilemekten başka bir şey yapmadıkları durum. tabi mantıklı bir savunmaları yok. varsa yoksa eksi. gerçekler acıdır aga. silkin ve kendine gel artık.
kendi dinlerine göre kaderin hayır ve şerrin allahtan geldiğini bilmeyen şakirtlerin ''yolu sen belirlersin allah beyin vermiş bik bik bik'' diye savunduğu durum. yahu tamam beyni vermiş de senin şu anda klavyeye yazı yazmanı bile önceden belirlemiş olan allah. bütün bu olan biteni belirleyen de allah. senin inancını senden daha iyi biliyorum ulan.
hayatın ne olduğunu anlayacak yaşa gelmeden hayattan bıkıp, alayına isyan triplerinde serseri mayın gibi dolaşmaktan başka bir boka yaramayan, hayatta her daim başarısız olan ve hiçbir boku beceremeyen, bu yüzden de kendini değil aklı sıra tanrı yı suçlayan satanist özentisi liseli ergenler arasında moda olan düşüncedir.
aynı zamanda kendini akılsız ve iradesiz bir hayvandan farklı görmeyen bireylere ait düşüncedir. zaten irade sahibi ve akıllı insanın kasti olarak yaptığı kötülüklerden yapan insanı değil de tanrı yı sorumlu tutan bireyde akıl aramak çok da anlamlı değildir.
"Bir şey ne kadar kirlenirse kirlensin hemen silebilirsin. Çorbayı ikiye bölmek mucize değildir, sihirbazlıktır. iki işte çalıştığı halde çocuğunu futbol antrenmanına götürmeye vakit bulan bekar anne mucizedir. Uyuşturcuya hayır, eğitime evet diyen bir genç mucizedir. insanlar onlar için herşeyi yapmamı istiyorlar. Ama anlamadıkları şu ki, yapacak güçleri var. Bir mucize mi görmek istiyorsun evlat, mucizenin kendisi ol."
ayaga kalk ve elinden geleni yap, dünyada olanlarin suclusu tanri degil insanlar. onlar yikti ve yine onlar yapti. Tanri'nin umursamazligi degil. eger birseye birine inanmak istiyosan insanlara inan.
tanrı'yla aynı fikirde değilim
intihar edenlerin cehenneme gideceği konusunda
kainatın yaratılışına katılmaktan bıktığımda ruhum
intihar edeceğim ben de
denenmemiş bir yolla
ben ateist değilim, babasıymış gibi
tanrı'ya küsen bir çocuğum
eğer tanrı intihar edenleri ve nietche'yi
cehenneme gönderirse
cehennemde yanmayı tercih ederim ben de.
yanlış bir tezdir. tanrı her insana bir beyin vermiştir ve onu kullanın demiştir. o beyni kullanamayan insanlar yüzünden tanrıyı suçlamak yanlış bir durumdur.
tanrının acı, keder, hüzün gibi şeyleri yaratmasından mütevellit bir çıkarımdır
tabi böyle bir tanrı hayal edince mükemmelliği alınmış bir tanrı olur bu e bu tanrı da tanrı olmaz hani
galiba kötü bir tanrı yoktur varsın hiç olmasındır.
(bkz: tanrının mazoşist olması)
madem cehennemde yakacaksın neden yaratıyorsun.
hadi yarattın diyelim neden günah işlemesine göz yumuyorsun.
lan hadi göz yumdun diyelim oldu ki hata yaptın,o kadar masumun sabinin suçu ne müslüman değil diye cehenneme atıyorsun.
seni anlamıyorum allahım.
Bu eylemleri gerçekleştirenler tanrıya değil şeytana uymuşlardır. Zira cinayet vb. eylemler her dinde yasaklanmıştır ve bu suçları işleyenlere ağır cezalar verileceği belirtilmiştir.
Akla Einstein'ın profesörle geçen bir diyaloğu gelir hemen.
Bir üniversite profesörü öğrencilerine şu soruyu sorar;
-Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı?
Bir öğrenci ayağa kalkar ve yanıtlar.
-Evet her şeyi Tanrı yarattı.
Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine "Evet Efendim." diye yanıtlar. Profesör devam eder;
-Eğer her şeyi yaratan Tanrı ise ve şeytan varolduğuna göre şeytanı da Tanrı yaratmış olur ve çalışmalarımızda uyguladığımız 'Kesinleştirme' prensibine göre de Tanrı şeytandır.
Öğrenci böyle bir önerme karşısın da şaşırır ve yerine oturur. Profesör ise öğrencilerine bir kez daha Tanrı´nın içindeki kaderin bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukça mutludur. Bu arada bir öğrenci ayağa kalkar ve
-Bir soru sorabilir miyim profesör?
Profesör de sorabileceğini söyler. Öğrenci, "Soğuk var mıdır?" diye sorar. Profesör;
-Nasıl bir soru bu böyle, tabi ki vardır. Sen hiç soğuktan üşümedin mi?
-Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur. Yaşamda/realitede biz soğuğu sıcaklığın yokluğu olarak düşünürüz. Herkes veya nesneler o enerji oradaysa veya bir şekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler. Örneğin, Absolute 0 (-460 derece F) sıcaklığın kesin yokluğudur(hiç olmadığı seviyedir). Tüm maddelerin bu seviyede reaksiyon verme özellikleri bozulur ve değişir. Soğuk yoktur, o yalnızca sıcaklığın
yokluğunda duyumsadıklarımızı tarif etmek için yarattığımız bir kelimedir.
Devam eder.
-Profesör, karanlık var mıdır?
-Tabi ki vardır.
Öğrenci yanıtlar:
-Korkarım gene yanılıyorsunuz efendim. Çünkü, karanlık da yoktur. Yaşamda/realitede karanlık ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışam ayız. Gerçekte, biz Newton´un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı ölçemeyiz. Bir basit ışık karanlık bir mekanı aydınlatarak karanlığı kırmış olur yani karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekânın/uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçersiniz.Bu doğrudur değil mi? Karanlık insanlık tarafından, ışığın olmadığı yer/mekân için kullanılan bir kelimedir.
Son olarak öğrenci profesöre yine sorar;
-Efendim şeytan var mıdır?
Bu kez profesör pek emin olamamakla birlikte yanıtlar;
-Tabi ki, açıkladığım gibi, biz onu her gün, her yerde görürüz. Şeytan/kötülük bir kişinin başka bir kişiye her gün sergilediği insaniyetsizliğinin bir örneğidir. O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yer alır. Bunların tümü şeytanın kendisinden başka bir şey de değildir der. Öğrenci devam eder;
-Şeytan yoktur efendim. Yani o kendi başına yoktur. Şeytan basit olarak Tanrının yokluğudur. O aynen karanlık ve soğukta olduğu gibi insanın Tanrının yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir. Tanrı şeytanı yaratmadı. Şeytan/kötülük insanın tanrısal sevgiyi yüreğinde duyumsamadığı zaman deneyimlediklerinin bir sonucudur. O aynen sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk ya da ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir.
sakat bir akıl yürütmeyle ulaşılan yanlış bir sonuçtur. dünyada sanıldığı gibi tanrıyla şeytanın savaşı yoktur. tanrının yolundan gidenlerle kötülüğün yolundan gidenlerin savaşı vardır. eğer tanrının yolundan gidenler sesini çıkarmazlar meydanı boş bırakırlarsa bunda suç tanrıya yüklenemez.
yukarıda ki eylemleri gerçekleştiren kişilerin, de bir yaratıcıya inandığı veya onların buyruklarına uyduğu söylenemez.tanrı insanları yaratmıştır bir akıl,irade vermiştir.yaratılışta şunlar iyi,şunlar kötü diye belirmiştir.o da yetmemiş bir uyarıcı, bir peygamber göndermiştir.uyarsan cennete uymazsan cehenneme gidersin diye de söylemiştir. * o kötülükleri yapanların,yaptıkları yanına kar kalacak zannediyorsan dur sana şöyle cevap vereyim:
"10/44- şüphesiz allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler. "
"21/47- kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. hesap görücü olarak biz yeteriz. "
"99/7- artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükafatını görecektir. "
"99/8- kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir." *
1, 2. Elif Lâm Râ. Bu Kur'an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki:) "Şüphesiz ben size O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."
3. Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da O'na tövbe edin ki sizi belirlenmiş bir süreye (ömrünüzün sonuna) kadar güzel bir şekilde yararlandırsın ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.
4. Dönüşünüz ancak Allah'adır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
5. iyi bilin ki onlar, O'ndan gizlenmek için, kalplerindeki düşmanlığı gizliyorlar. Yine iyi bilin ki, elbiselerine büründükleri zaman bile, Allah onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
6. Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a âit olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de o bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) dır.
7. O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı konusunda sizi imtihan için, henüz Arş'ı su üstünde iken gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratandır. Böyle iken "Ölümden sonra şüphesiz diriltileceksiniz" desen, inkarcılar "Mutlaka bu apaçık bir büyüdür" derler.
8. Andolsun, biz onlardan azabı belirli bir süreye kadar geciktirsek, o zaman da mutlaka "Onu ne alıkoyuyor?" derler. iyi bilin ki, azap onlara geleceği gün, kendilerinden bir daha uzaklaştırılmaz ve alay etmekte oldukları şey, kendilerini çepeçevre kuşatmış olur.
9. Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da, sonra bunu ondan çekip alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör oluverir.
10. Ama kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak mutlaka, "Kötülükler benden gitti" diyecektir. Çünkü o şımarık ve böbürlenen biridir.
11. Ancak sabredip salih amel işleyenler böyle değildir. işte onlar için bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır. *