bu dünya ve ufacık bir karıncanın bile, her düşüncenin her akımın bir amacı var iken bu olayın amacı ne olabilir diye düşünüp sonuç geliştirmektir.
kardeşim şimdi tanrının neden 99 tane ismi olur ? neden böyle bir şey öğretmiştir tanrı insanlara ?
bunun nedeni ap açık açıktır. aslında bana bu 99 isimle hitap edin demiyordur, bana istediğin şekilde - terbiyeli olmak kaidesiyle - seslen, benle istediğin gibi iletişime geç demek istiyordur. sanki 99 tane ismi olması allahın çok hoşuna gidiyordur. burada insanlara bir şey öğretmeye çalışıyordur. lakin nato kafa nato mermer. hala sen tanrı diyemezsin diyenler var...
'ortaya çıkışından önce anlatılan masallarda geçen diğer isimleri de kapsasın da, insanların aklında tek tanrıya işaret eden tüm masallarda geçen özne aynı özneymiş ilizyonu yaratsın'dır.
allah'ın kendisine değil insanların ona yakıştırdığı isimlerdir ayrıca bunlar. pek çok kaynakta bu isimlerin her ne kadar hoş anlamlara gelse de; nazar, dua, büyü gibi alanlarda kullanılmasıyla beraber "hurafe" olarak nitelendirilmiştir.
çünkü allah her şeydir. ve 99 bir nevi sınırsızlık gibi bir havası olan sayıdır. aldığın havadır, güldüğünde yüzündeki gülücük, ağladığında sırtını sıvazlayan annenin şevkati, yolda yürürken karıncaya basmamak için yolunu çevirdiğindeki merhamet, sevdiğine dokunduğunda aldığın mutluluktur. onun sadece 99 ismi yok ki...
Çocuklarına tanrının isimlerinden birini koyan aile kadar kafa karıştırmaz.
-Venüs altını mı pisletti ?
-Abdullah'ın gazını çıkarttın mı babası?
-Ubuntu'yu hangi okula göndersek lan ?
bazı gerizekâlılara hitaben duyrulur ki o 99 esma senin ve herkesin bu kainat veya herhangibir konu hakkında yardım ve isteklerine cevap verebilmek kabiliyetini yalnızca kendisinde bulunduran; ve senin aklının alacağı ancak mantığının elverişsizliği nedeniyle anlayamayacağın cihan sahibi allah'a aittir.
kendini 99 isimle tanıtan bir varlık her açıdan egoya sahiptir. eğer tanrı ya gerçekten inanıyorsanız ve onun insandan üstün bir varlık olduğunu düşünüyorsanız islam dininin size pek mantıklı gelmeyeceği aşikardır. diğer dinler gibi.
"En güzel isimler Allah'ındır. O'na, o güzel isimleriyle seslenin. Ve O'nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları terkedin. Onlara yaptıklarının tam karşılığı verilecektir." (Âraf - 180)
1. (bkz: Allah); El-ilah, Allah (Diğer bütün isimlerini kapsar)
2. Rahmân ; Çok rahmet sâhibi ve şefkatli
3. Rahîm ; Bağışlayıcı, sevdiklerine merhamet eden
4. Adil ; Adil olan
5. Afüv ; Affedici
6. Âhir ; Son, Varlığının sonu olmayan.
7. Alîm ; Bilen
8. Aliyy ; Üstün
9. Azîm ; Büyük
10. Azîz ;Mutlak galip
11. Bâis ; Benzerleri arasından 'seçip ortaya çıkaran'.
12. Bâkî ;Sonsuz olan
13. Bâri ; Yaratan
14. Basîr ;Gören.
15. Bâsit ; Ferahlatan.
16. Bâtın ;Görünmeyen
17. Bedî ; Örneksiz yaratan.
18. Berr ;iyilik kaynağı.
19. Câmi ; Toparlayan.
20. Cebbâr ;Zorla yaptırabilen.
21. Celîl ; Hiddetiyle de yüce.
22. Dâr ;Zarar verici şeyleri de yaradan.
23. Evvel ; ilk olan, Varlığının başı olmayan.
24. Fettâh ;Kullarına kucak Açan.
25. Gaffâr ; Bağışlayıcı.
26. Gafûr ;Günahları affeden.
27. Ganî ; Zengin
28. Habîr ;Haberdar
29. Hâdî ; Hidayet verici.
30. Hâfıd ;Perişan eden.
31. Hafîz ; Koruyucu
32. Hakem ;Hakem
33. Hakîm ; Hüküm veren.
34. Hakk ;Gerçek, hakîkat.
35. Hâlik ; Yaratıcı.
36. Halîm ;Yumuşak muamele eden.
37. Hamîd ; Övgüye layık.
38. Hasîb ;Hesap gören
39. Hayy ; Hayatın tek kaynağı.
40. Kâbid ;Alan (Can alan), sıkan.
41. Kâdir ; Kudretli
42. Kahhâr ;Kahreden.
43. Kaviyy ; Kuvvetli
44. Kayyûm ;Bütün varlığı ayakta tutan.
45. Kebîr ; Büyük.
46. Kerîm ; Cömert.
47. Kuddûs ;Tertemiz.
48. Latîf ; ince, letafetli
49. Mâcid ;Şânlı.
50. Mâlik-ül Mülk; Mülkün sâhibi.
51. Mâni ; Engel olan.
52. Mecîd ;Şerefli.
53. Melik ; Hükümdar.
54. Metîn ;Sağlam.
55. Mu'ahhir; Geride bırakan, erteleyen
56. Mucîb ;icâbet eden.
57. Muğnî ; Zenginleştiren
58. Muhsî ;Her şeyin sayısını bilen
59. Muhyî ; Dirilten.
60. Muîd ;Döndüren
61. Muiz ; izzet veren
62. Mukaddim;Öne geçiren.
63. Mukît ; Besleyen.
64. Muksit ;Dürüst.
65. Muktedir; iktidar sahibi.
66. Musavvir;Tasarımlayan, şekillendiren.
67. Mübdî' ; Varlık veren
68. Müheymin;Belirleyici.
69. Mü'min ; Güvene layık olan.
70. Mümît ;Canları alan.
71. Müntakim; intikam alan
72. Müteâli ;Yüce varlık
73. Mütekebbir; Çok büyük, azamet sâhibi .
74. Müzil ;Zillet veren.
75. Nâfi ; Faydalandıran.
76. Nûr ;Nur, Işık
77. Râfi ; Yücelten.
78. Rakîb ;Kontrol ve gözetim altında bulunduran.
79. Ra'ûf ; Esirgeyen.
80. Reşîd ;Doğru yola eriştiren.
81. Rezzâk ; Rızıklandıran.
82. Sabûr ;Sabırlı olan.
83. Samed ; Bağımsız var olan.
84. Şehîd ;Şâhit.
85. Şekûr ; Teşekkür eden
86. Selâm ;Esenlik kaynağı.
87. Semî ; işiten.
88. Tevvâb ;Tövbelere kucak açan.
89. Vâcid ; icâd eyleyen, varlığı kendinden olan
90. Vâhid ;Birliğin kendisi.
91. Vâlî ; Yöneten.
92. Vâris ;Bütün servetlerin gerçek sâhibi
93. Vâsi ; Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan
94. Vedûd ;Seven ve sevilen.
95. Vehhâb ; Karşılıksız bolca veren.
96. Vekîl ;Kendisine tevekkül edenlere yardım eden
97. Velî ; Beraber, yakın olan.
98. Zâhir ;Varlığı âşikâr olan.
99. Zülcelâl-i vel-ikrâm ; Şanlı ve ikrâmlı.
birey sevdiğine, sevgisini ifade ederken kalıplaşmış bir kelime kullanmıyor. sevdiğim, yarim, hayatım, aşkım, bebişim vs. bu durmda allah'a olan aşkı ifade etmeninde bir çok yöntemi olabilir diye düşünüyorum.
Kuran'da allah için kullanılan sıfatların da isim olarak zikredilmesiyle ortaya çıkmış hadisedir.
Aslını isterseniz Allah'ın isteği dışında, kulları tarafından onu daha da yüceltmek için isim sayısının bu kadar "şişirildiğini" söylemek çok da yanlış olmaz.
Buna şöyle örnek vereyim. Örneğin Tübitak yayınlarından çıkan einstein kitabında yazar, Albert einstein'ı anlatırken "Doğruculuğundan", "Zekiliğinden", "Neşeliliğinden", "Kibar", , Dost canlısı, Lider karakterli, falan gibi sıfatlar kullanılıyor. Bu durumdan vazife çıkarıp "Adı sadece Albert değildi, Güven, Zeki, Şen, Kibar, Yaren, Öncü, .... gibi isimleri de vardı demiyoruz. Ancak mevzu "dini konular" olunca kimse riske girmemek için Allah'IN KULLANMAMIZI EMRETTiĞi O AKLI KULLANIP "nEDEN diye soramıyor...
Bir taraftan çok eleştirdiğimiz o hristiyanlıktaki Ruhban sınıfı ve afaroz olayını aslında yaşamaktan korkuyoruz...
"Din Bezirganları", "Ağalar" ve onların maşaları sırf "sorgulamadan teslim olmadığınız" için sizin iyi bir müslüman olmadığınızı, sorgulayarak şeytana uyduğunuz için günaha bulandığınızı söyleyip ortada bırakıveriyorlar sizi...
Çünkü sorgularsanız, emevi hanedanı ve sonrakiler tarafından kirletilmiş parçaları berrak birşekilde görebilirsiniz. Sorgularsanız islamın duru yıllarına inebilirsiniz. Ama onların derdi sizin islamı doğru yaşamanız falan değil, çarkların kendilerine dönmesi...
Nasıl demokrasi onlar için bir tramvaysa din de öyle inanın... Dine kattıkları sözde yorumlarla, hile hülle metodlarıyşla (Kimi kandırmaya çalışıyorsa akılsızım) bu güzel dini ne denli kirlettiklerini görebilirseniz ne mutlu size...
ARAF 180.Ve en güzel isimler Allah’ındır. Öyleyse O’nu onlarla çağırın. O’nun isimlerinde eğriliğe sapanları da terk edin. Onlar yapmakta olduklarının karşılığını yakında görecekler.
“En güzel isimler” ifadesi, bu ayetten başka isra/110, Ta Ha/8 ve Haşr/24’de olmak üzere Kur’an’da üç yerde daha geçmektedir.
Herhangi bir dilde varlıkları belirtmek üzere bazı anlamsız sözcükler de isim olarak kullanılsa bile, genellikle isimler birer anlamı olan sözcüklerdir. isimlerin “güzel isim” veya “çok güzel isim” olması, anlamlarının “güzel” veya “çok güzel” olmasına bağlıdır. Dillerin gereği olarak Rabbimizin de kendisini belirttiği, kimliğini niteleyen isimleri ve sıfatları vardır. Ancak bu isimler sıradan sözcükler değil, Rabbimize yakışan “çok güzel”, “en güzel” anlamlı sözcüklerdir.
Kur’an’da Rabbimiz kendini birçok farklı isim ve sıfatla anmıştır. incelendiğinde bunların bir kısmının zatına ait, diğer bir kısmının da yarattıkları ile ilişkilerini niteleyen isim ve sıfatlar olduğu görülür.
“En güzel isimler” ifadesinin yer aldığı cümleler, yapı itibariyle “Kasr” ifade etmektedirler. Yani bu ifade cümleye “en güzel isimler sadece Allah içindir” şeklinde bir vurgu kazandırmaktadır. Bu vurgu, kullara ait olan isimlerin “en güzel” derecesine ulaşmadığını ve ulaşamayacağını ifade eder. Dolayısıyla yaratılmışlar için “en güzel isimler” değil, ancak “güzel isimler” söz konusu olabilir. Meselâ, insanlar “bilen” olabilirler ama “en iyi bilen” sadece Allah’tır. Bu sebeple Allah’a ait tüm isim ve sıfatlar mübalâğa kalıplarıyla; “en iyi bilen”, “her şeyi en iyi bilen” örneklerinde olduğu gibi ifade edilmiştir.
Allah’ın isim ve sıfatları ile ilgili olarak geçmişte ve günümüzde birçok çalışma yapılmıştır. Bu konu geçmiş dönemlerde birçok inanç ekolünün de ortaya çıkma nedenidir. Söz konusu ekollerin Akaid [Kelam] ile ilgili klasik eserlerden tetkik edilmesi mümkündür.
ALLAH’IN ÇOKÇA ANILAN ESMA-i HÜSNÂ’SI [EN GÜZEL iSiMLERi]
Adl: Çok adaletli, mutlak adil.
Afüvv: Affeden, bağışlayan.
Ahir: Varlığının sonu olmayan.
Alim: Her şeyi çok iyi bilen, hakkıyla bilen.
Aliyy: Çok yüce, yüceltici.
Allah: O’nun zat ve özel ismidir. Diğer isimler fiilleri, sıfatları ve tecellileri ile ilgilidir.
Azim: Çok ulu, sonsuz büyük.
Aziz: Üstün, kuvvetli, güçlü, şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan, galip olan.
Bâ’is: Öldükten sonra dirilten.
Baki: Varlığının sonu olmayan.
Bâri: Yaratan, kusursuzca var eden.
Basîr: Her şeyi gören, çok iyi gören.
Bâsit: Ruhları bedenlere yerleştiren, genişleten, açan ve bolluk veren.
Bâtın: Gizli, her şeyde gizli, O’ndan gizli bir şey olmayan.
Bedi: Örneksiz yaratan.
Berr: Kullarına şefkatli olan, iyilik yapan.
Cebbar: Dilediğini zorla yaptıran, ulaşılmaz, azametli, ihtiyaçları gideren, işleri düzelten, derman veren.
Celil: Ululuk, azamet ve büyüklük sahibi, emir ve yasak koyma hakkına sahip.
Darr: Dilediğine belâ verici, zarar verici, O’nun takdiri olmadan kimseye zarar verilemeyen.
Evvel: Varlığının başı olmayan.
Fettâh: Hayır kapılarını açan, hüküm veren.
Gaffar: Günahları tekrar tekrar, çokça bağışlayan.
Gani: Çok zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan.
Ğafur: Kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olandır.
Habir: Her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar.
Hakem: Hükmedici, bilgisi ve adaletiyle nihai hükmü veren.
Hakim: Hikmet ve hüküm sahibi, yerli yerine koyan.
Hakk: Hak ve hakikatin kendisi, gerçeklerin gerçeği.
Hâlik: Yaratıcı.
Halim: Yumuşak davranan.
Hamid: Hamd edilen, övülen, övgüye lâyık bulunan, öven.
Hasib: Hesap görücü, her şeyi saymışçasına bilen, hesaba çeken.
Hayy: Her zaman diri.
Kabid: Ruhları kabzeden, sıkan, daraltan, rızkı belli ölçülerde veren.
Kâdir: istediğini istediği gibi yapamaya gücü yeten.
Kahhâr: isyankarları kahreden, hiçbir şekilde mağlûp edilemeyen, üstün gelinemeyen.
Kavi: Her şeye gücü yeten, kudretli olan.
Kayyûm: Her şeyi ayakta tutan, koruyan, diri ve bütün kâinatın idaresini bizzat yürüten, hiçbir şeyin gizli kalmadığı.
Kebir: Mutlak büyük.
Kerim: Çok cömert, istemeden veren, vesilesiz ihsan eden.
Kuddûs: Her türlü kötülük ve eksiklikten uzak, temiz, kutsal, yüce ve saygın olan.
Lâtif: Lütfedici, gizliyi bilen.
Mâcid: Şanı yüce, ulu ve cömert.
Malikü’l-Mülk: Mülkün ebedî sahibi.
Mâni: Dilediğini engelleyen.
Mecid: Şanı büyük ve yüksek, ikramı çok, yüce.
Melik: Her şeyin hâkimi, bütün kâinatın hükümdarı.
Metin: Çok sağlam, kuvvetli.
Muaahhir: istediğini sona erteleyici, yüksek mertebelerden indirilen.
Muğni: Dilediğini zengin eden.
Muhsi: Her şeyin sayısını bilen.
Muhyi: Hayat veren, dirilten.
Muid: Öldükten sonra tekrar dirilten.
Muiz: izzet veren, yükselten.
Mukaddim: istediğini öne alıcı, dilediğinin mertebesini yükselten.
Mukît: Bütün canlıların gıdasını veren.
Muksit: Adalet gösterici, adaletin gerçek sahibi, hükmünde adil.
Muktedir: Kudret sahipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden, mutlak güç sahibi.
Musavvir: Tasvir eden, her şeye şekil ve suret veren.
Mübdiü: Maddesiz ve örneksiz yaratıcı, yoktan yaratıp var eden.
Mücîb: Duaları kabul eden.
Müheymin: Gözetici ve koruyucu olan, doğrulayıcı ve güvenilir.
Mü’min: Güven veren
Mümit: Öldüren, ölümü yaratan.
Müntekim: intikam alan (ceza vererek adaleti sağlayan).
Müte’ali: Pek yüce, yüceler yücesi, aklın alabileceği her şeyden pek yüce.
Mütekebbir: Büyüklük ve ululukta tek olan, her şeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösteren.
Müzill: Alçaltan, zillet veren, hor ve hakir eden.
Nafi: istediğine fayda sağlayan, O’nun takdiri olmadan kimseye yarar verilemeyen.
Nur: Âlemleri nurlandıran, aydınlatan.
Râfi: Dereceleri yükseltici, rızkı yükseltici.
Rahîm: Acıyıcı.
Rahman: Yarattığı bütün canlılara nimet veren.
Rakîb: Bakıp gözeten ve kendisinden hiçbir şey gizlenemeyen.
Rauf: Çok şefkat ve merhamet gösteren, çok esirgeyen, kolaylık sağlayan.
Reşid: Doğru yolu gösteren.
Rezzak: Rızk ihsan edici, tekrar tekrar, bol bol rızk veren.
Sabur: Çok sabırlı, sabreden, cezayı erteleyen.
Samed: Hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şey kendisine muhtaç olan.
Selâm: Bütün ayıplardan arınmış. Selâm sahibi‚ yani her çeşit ayıptan selâmette‚ her türlü afetten beri.
Semi: işitici.
Şehid: Her şeye şahit olan, O’ndan saklı olmayan.
Şekûr: Kullukları kabul edici, az amele çok sevap veren, şükrü kabul edip çok ihsan eden, şükredilen.
Tevvab: Tövbeleri çokça kabul eden, çok tövbe fırsatı veren.
Vâcid: istediğini istediği an bulan, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan.
Vahid: Tek ve eşsiz. Zatında, isimlerinde, sıfatlarında, işlerinde ve hükümlerinde, asla ortağı veya benzeri, dengi bulunmayan.
Vali: Yardım eden, destek veren, veliyy, dost, işleri düzenleyen, yöneten ve idare eden.
Vâris: Bütün servetlerin gerçek sahibi.
Vâsi: ilmi ve rahmeti geniş ve sınırsız, geniş olan.
Vedûd: Seven, bütün mahlûkatın hayrını isteyen, onlara ihsan eden.
Vehhab: Karşılıksız veren, sonu gelmeyen bağışların sahibi.
Vekil: Her şeye vekil.
Veliyy: Yol gösteren, yardım eden, koruyan yakın.
Zahir: Görünen, varlığı aşikâr olan.
Zü’l-Celali ve’l -ikram: Ululuk ve ikram sahibi.
Bu isim ve sıfatlardan tamlama yapmak suretiyle Rabbimizin her bir eylemini mübalâğa kalıplarıyla “en güzel isimler” hâline getirmek de mümkündür. Meselâ; “Rabbü’l-Âlemin [Âlemlerin Rabbi]”, “Maliki Yevmi’d-Dîn [Din Günü’nün Sahibi]”, “Allâmü’l-Guyûp [Gayıpları En iyi Bilen]”, “Settârü’l-Uyûp [Ayıpları Çokça Örten]”, “Gaffârü’z-Zünûp [Günahları Çok Bağışlayan]”, “Razzâku’l-Âlemîn [Âlemleri Çokça Besleyen]”, “Hayru’r-Râzikîn [Rızk Verenlerin En Hayırlısı]” gibi.