tanrı yı öldüren insan

entry14 galeri0
    1.
  1. "Tanrı dinozorları yarattı, tanrı dinozorları öldürdü. Tanrı insanları yarattı, insanlar tanrıyı öldürdü."

    "Eğer tanrı dünyada yaşasaydı, insanlar camını taşlarlardı."
    2 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. 4.
  5. tanrıyı yaratanlar bilmezlerdi, böylesi bir karanlık başlatacaklarını.
    onlara, çağları koşullarında, bir mum ışığı bile yetiyordu, bu onlar için muhteşemdi.
    günler, yıllar, yüzyıllar geçti.
    bu bulaşıcı hastalık tüm insanlığın ortak kaderi oldu.
    insanlar gelişen dünyayı, mum ışığı ile aydınlatmaya kalktı.
    işte ne olduysa ondan sonra oldu.

    "Tanrılar kötülükleri yeryüzünden kaldırabilir mi veya kaldıracak mı veya istese de kaldırabilir mi; yoksa bunu yapamaz mı, yoksa yapmayacak mı, veya nihayette Tanrılar hem yapabilir ve hem de yapmak istiyorlar mı?.. Eğer Tanrılar yeryüzünden kötülükleri kaldırmak istiyorlar da kaldıramıyorlarsa o zaman onlar her şeye gücü yeten değillerdir. Eğer yapabilirler de, yapmak istemiyorlarsa o zaman onlar iyiliksever değillerdir. Eğer onların kötülüğü kaldırmaya ne güçleri ne de istekleri varsa o zaman onlar ne her şeye gücü yeten, ne de iyilikseverlerdir. Ve son olarak eğer Tanrılar kötülüğü kaldırma gücüne sahipseler ve kaldırmayı istiyorlarsa o zaman kötülük nasıl ortaya çıkmıştır?"
    dedi epiküros. tarih m.ö. 3.yüzyıldı.
    darbeler alıyordu tanrı!!! sorular karşısında..

    "insan Tanrı'ya inanmayınca; hiç bir şeye inanmadığını göstermez; herşeye inandığını gösterir."
    Umberto Eco.
    cesur insanlar tanıyordu artık yer yüzü..

    mum yetmemeye başlamıştı, sorgulamalar karşısında.
    sürekli öğrenme isteği ve tatmin olmayan akıllar için daha fazla ışık gerekiyordu.

    "insandaki güçlü ve ulu olan herşey insanüstü ve dışsal olarak düşünüldü. insan kendini çok küçümsedi. Kendindeki iki yanı birbirinden ayrı iki alana böldü; Değersiz ve güçsüz yanı ile güçlü ve şaşırtıcı yanını.. ilkine insan dedi, ikincisine ise Tanrı!"
    dedi nietzsche.

    ve ardından
    o'nu biz öldürdük, el birliğiyle...
    ve şimdiye kadar bir cinayet tüm dünyaya böylesi bir aydınlık getirmemişti.

    - tanrı öldü nasıl bilirdiniz?
    2 ...
  6. 5.
  7. 6.
  8. olmadığını iddia ettiğiniz şeyi nasıl öldürür bu ateisler ben anlamadım gitti.

    yok olan bir şeyi öldürmek de ilginç bir yaklaşım olsa gerektir.
    1 ...
  9. 7.
  10. (bkz: besle kargayı oysun gözünü)
    Ancak o kargaların kendi gözleri Allah'ın ışığıyla kör olur! O ayrı...
    0 ...
  11. 8.
  12. 9.
  13. Aynı zamanda tanrı'yı yaratan insandır.

    Diğer canlılardan farklı olarak çevresini, davranışlarını sorgulayabilecek ve bunu anlamlandırabilecek bir bilince ulaşan insanın doğumla anneye olan bağımlılığından sonra ilerleyen dönemlerde yine hayatta kalabilmesine yarayan kaotik endişe/korku hislerine uygun olarak çevresinde anlamlandıramadığı, mantığına uygun bir açıklama bulamadığı olaylar karşısında animizm/panteizm ile başlayan çok tanrılı dinler ile devam eden ve nihayetinde tek tanrılı dinlerle son bulan macerasında varoluşunun nedenlerine bireysel anlamda cevap olabilecek akıl yürütme faaliyetlerinde son sözü söylemesi ve noktayı koymasıdır. Doğa olayları, hastalıklar artık bilinemez değildir. Ve artık insanlar şimşekler korktukları ya da tanrının onları depremle cezalandıracağını düşündükleri için tanrıya inanmamaktadırlar. Bunun yanında çoğu inanç artık bir gelenek şeklinde tam anlamda içeriği bilinmeden diğer nesillere aktarılmaktadır. Neticede doğal nedenlerden dolayı inanç sistemleri oluşturmuş insanların günümüzde varoluşunu ve çevresini açıklayacak bir tanrıya ihtiyacı azalmıştır. Ancak buna rağmen yine inanların sayısının az olmaması da bir gerçektir. Bu ise tamamen insanın toplumsallaşması ile alakalıdır. Din artık insan ve çevre ilişkisinin ötesinde insan ve insan ilişkisine dönüşmüştür. Sonucunda Tanrılı bir toplumda tanrısız olmanın getirdiği sosyal olumsuzluklar insanları yine dinlerin oluşmasına sebep olan kaotik/korku varoluş özelliği nedeniyle artık bir zamanlar yarattığı şeyi yok edemez hale getirmiştir. Her türlü bilimsel hipoteze karşı insanlığın varoluşu ve kökeni, evrenin sınırları hakkındaki veriler yetersiz kalmaktadır. Bu ise daha çok akademik çevrede agnostisizm(bilinemezcilik) ile kendisini göstermektedir. Dinlerin toplumsallığından kaynaklanan inanç baskısı karşısında rahatsızlık duyan çoğu insan da peygamberleri ve kutsal kitapları ile insan hayatına müdahale eden bir tanrı yerine insanları yarattıktan sonra hür irade vermiş olan bir tanrının(deizm) varlığıyla bu kaotik endişeden bir nebzede kurtulabilmeyi başarmaktadır. Kul-tanrı ilişkisindeki soyutluk, doğuştan somut zekası baskın olan insanoğlu açısından tek tanrılı dinleri anlaşılamaz kılmaktadır. Ayrıca bu ilişki insanın doğa karşısındaki gerileyişinin sembolüdür. Zira çok tanrılı dinlerde her doğal olayın bir açıklaması olarak o doğal olayın özelliklerine uygun bir tanrı yaratılmıştır. Ancak tek tanrılı dinler bütün bu tanrı özelliklerini tek bir tanrı adı altında birleştirdikten sonra insanlara nihai yanıt olarak verilen "allah'ın takdiri" sembolizmi ile doğa olayları ve onların karşısında hissedilen korku yokedilmiştir. Ancak bu korkudan daha kötü olarak artık insanın insandan korkusu yaratılmış ve kurulan tanrı-devletler ile göksel tanrı bir peygamberin/imparatorun/şahın iktidarı ile somutlandırılmıştır.

    Bahçesinde yetiştirdiği sebze ve meyvelerle, çiçeklerle konuşan insanlara hep imrenirim yeter ki onların da kendileriyle konuştuklarına beni ikna etmeye kalkmasın.*
    Nietzche'nin de asla tanrı'yı öldürmeyi başarmış birisi olarak görülmemesi gerekir. Çünkü kendisi daha büyük bir iş başarmıştır: Tanrı'yı asla yaratmamıştır.
    3 ...
  14. 10.
  15. 11.
  16. 12.
  17. öyle biri yoktur ve hiçbirzaman olamaz
    2 ...
  18. 13.
  19. tanrı nedir sorusuna,hiçliktir,yokluktur diye cevap bulmuş insanın tanrıyı öldürmesi sıradandır.tanrı kainatın kendisidir diyen insanın bu bütünlemeci yanıttan imal edeceği kılıç biraz savrulur ama nihayetinde götünü keser.mevzu,tanrıyı öldürme davası ölçüsünde tanrıyı gözünde büyütme problemiyse izah kısmı kasıntılı geçebilir fakat ölü doğmuş bir tanrı inancının sahibi olan insanın giriftar olacağı sezeryan,oldukça küçük bir operasyondur.var olan bir şeyi yok etmek,yani beyinde belirli bir zamana kadar varlık göstermiş bir tanrı bilgisini geri dönüşüm kutusuna göndermek,ekmeğin çıtır kısmının damakta oluşturduğu çizik görevi görebilir.başlarken lezzet veren bu iptal çabası başarıya doğru gidebilir ama kalıntısı nüksedince, sadece ağır yaralarla kurtulmuş bir tanrı profili bir gün intikam almak için peşine düşebilir süikastçinin..bu sebeple tanrıyı öldüren insan, farklı bir anlam evreninden kazandıracağı değerlerle,hayatını daha anlamlı kılabilmesi açısından,sonrası olmayan bir dünya tasavvurunun insan isteklerine karşı nakıs ve mahcup kalması,bu dünyanın zamansal ve zevksel yetersizliği sebebiyle ölümü tanrılaştıran insan olacaktır.ölümden tanrı gibi korkmakla ,tanrıdan ölüm gibi korkmak arasında sadece şekilsel fark yoktur oysa.

    tanrıyı arz talep düzeyinde tanımlayıp,ihtiyaca binaen üretilmiş tek numune olarak değerlendirmek de normaldir.nitekim soda şişesini tuttuğun gibi tutabildiğin bir şey olmama lüksü var.ama bu lüks kendisine verilebilecek ayarlara gerekçe kabul edilebileceği gibi ben tanrımdan memnunum ve onu böyle seviyorum diyebilen bir inanan tarafından da sahiplenilmesine gerekçe olabilir.zira gökyüzünde belirip(neden gökyüzünü tercih ettiğimi mistisizmle açıklayabilirim ancak) uleeyyn hepinizin allahı benim, şimdi başlayın namaz kılmaya diyen bir tanrının tanrılık değeri zorundalık kavramı üzerinden hesaplanır ve inananının inanma ölçüsü de yusuf-yusuf bağıntısıyla ele alınır.inanmanın, tam olarak bu yüzden, tanrıya karşı geliştirilen disiplinlerde ismi iman ile yer değişen bir işsel duruş olmaktadır.

    bunlardan öte tanrıyı öldüren insan hakikaten asil duyguların insanıdır.bir inanan olarak zihinsel dini katmanları dezenfekte etmiş insanlara her zaman saygı duymuş ve takdir etmişimdir.çünkü ölü olan bir tanrı, istek ve temenni perspektifiyle konumlandırılabilecek uydu vazifesini kaybetmiştir ve tanrıyı öldüren insanın hayatla ilgili duruşu soğuk bir realizm üzerine bina edilmek zorunda kalmıştır.öyle ki,sınavdan başarılı bir not almayı temenni etme lüksü yoktur;zira temenniye ayna olacak uydusu yörüngeden kaymıştır.arkadaşına da dileyeceği başarının aslında bir dileme olmadığını bilmek zorundadır.çünkü dileme, kendinden büyük ve her işi becerebilecek bir varlığın gücüne izafe edilebilecek teslimiyete endeksli acziyet dilekçesidir.böyle bir varlığı kısa bir süre önce öldürebilmiş bir insanın dilekleri,temennileri,üzülerek söylüyorum ama kendi zihninde projelendirdiği ölüm planına ihanet etmesi demektir.tanrısını öldüren insana, hayatı boyunca, içine sığmakta zorlanacağı rasyonalist tavrın önkoşulu olan dünyevi realistliği noktasında başarılar diliyor,tanrısı canlanırsa eğer,ölümsüz olduğunu biliyordum diyerek blöf yapmasını tavsiye ediyorum.
    4 ...
  20. 14.
  21. kendi kafasında/aklında öldürebilmiştir ancak.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük