beynimizin alamayacağı , 100 de 100 ünü bile kullansak o beyinciğin, asla ve asla o boyutta düşünemeyeceğimiz, bizim düşünce boyutlarımızın çok ama çok dışında, cevabı olmayan soru. belki soruyu sormak da cevaplamanın en önemli adımıdır. düşünsenize kimbilir dahaca hiçbirimizin sormadığı ve soramayacağı ne sorular vardır. onları beyninin %100 ünü kullanan bir insan bile sorabilir mi bilinmez. diyorum ya olay insan'ın çok dışında.
bu sorunsal sonsuza kadar uzatılır. şöyle ki "tanrıyı kim yarattı?" sorunuza cevap aldığınızda, bu sefer "tanrıyı yaratanı kim yarattı?" diye sormaya başlayacaksınız.
-tanrıyı kim yarattı?
+ x yarattı.
-x'i kim yarattı, o zaman?
+ y yarattı.
-y'yi kim yarattı, o zaman?
...*
bu tarz soruları tanrıya inanmayan değil, inanmak isteyen insanlar sorar. bazı insanlar mantıklı cevaplar bekler. sabırla karşılanmalı ve mantıklı bir cevap ile karşıdakini ikna edebilirsiniz eğer dininizi iyi biliyorsanız...
bu gibi elle tutulabilir kavramlar biz ölümlüler içindir. allah c.c. için zaman kavramı yoktur başlangıç yoktur, bitiş yoktur, açlık, tokluk yoktur. yaradanın varlığına şüphe edenler bu kavramlardan da şüphe edecektir. yaradanın varlığına inancı olanlar ise bu kavramların bize ait olduğuna inanacak gerisi için sınırlı zekasını zorlamayacaktır. ve biz, bize yetecek kadar akıla sahipiz.