bugün

cevabı hiç bir zaman kesin olarak bilinemez. cevabı ancak öldükten sonra bilinebilir. tanrı varsa islam, hristiyanlık, yahudilik, budizm, hinduizm vs hangi din haklıysa yine öldükten sonra kesin olarak bilinebilir. keza reankarnasyon her ne kadar saçma gelse de sonuçta bununda olma ihtimali var. öldükten sonra sonsuza kadar uyku halinde mi olacağız yoksa bu dünyaya şans eseri mi geldik şans eseri mi yaşıyoruz bu ve tüm cevapları öldükten sonra öğreneceğiz. istediğiniz kadar tanrının varlığının kanıtlarını getirin ya da istediğiniz kadar tanrı yoktur dinler saçmadır bin türlü makale yazın bin türlü bilimsel kanıt getirin kesin bir cevap olmayacaktır.
tabii ki. biz hiç dilimizden düşürmeyiz / bir adanalı.
Vardır ve üzerimizde denetleyicidir. Sapana bela gönderebilir ders alsın diye. Veya daha da azıp şımarsın diye daha fazla urunle imtihan edebilir. Çalışana ödülünü verir. Iyi kullarına özgü olan güzel hediyelerini onlara sunar, onları imtihan da eder. Şuanda helaklar olmuyor belki, fakat eskiden gerçekleşmiş helaklara bakarsanız tanrının dünyaya nasıl müdahil olduğunu görürsünüz.
Kuşkusuz öncelikle tanrının var olduğuna ilişkin bir temellendirme amacıyla söylemiyorum -ki apateistim. "tanrı var mı" sorusunu doğru bir soru kabul ederek başlarsak bu mesele, var olup olmadığından önce tanrının varlığı meselesidir. "Tanrı" kavramı, onu dile getirdiğinizde saklı bir "var"ı da ihtiva eder. Bunun nedeni tanrı kavramının ilkin tanım olarak pozitif anlamdaki dilin üstünde olmasındandır, diğer bir sebep ise tanrı dediğimizde bir şeye işaret etmeyiz, bütün işaretlerin geldiği yer olduğundan var mıdır sorusunu soramayız. Çünkü vardır demek doğrudan doğruya ontolojik bir hatadır -yine çünkü tanrı bir yüklemle belirlenemezdir, yoktur demek de hem aynı nedenden hem de başka bir sebeple hatalıdır.

Dolayısıyla tanrıya ilişkin bir soru sorarken tıpkı Heidegger ve derrida'nın varlık kavramı üzerinde yaptığı gibi sous rature, yani söküme alma yapılması gerekir. Bu şu demektir: tanrı kavramı yazılıdır ama üzeri çizilir, böylece hem dil ve varlık hatası yapmak olacak olan kullanımdan kurtulunur hem de kavramı yeterli olmayan ama geçerli bir şekilde kullanabiliriz.

Tanrı kavramını üstü çizili bir şekilde yazıp yanına var mıdır sorusunu getirdiğimizde, bu sefer tanrı bir var olan mıdır yoksa gerçeklik taşımayan varlık formu mudur sorusuna doğru açımlamak zorundayız. Eğer tanrı var-olandır dersek tanrının kendisiyle içten içe hem epistemolojik hem de ontolojik hata yaparız, çünkü tanrı var-olanlardan farklı bir varlığa sahiptir -sözgelimi vasıflarca(?) görece üstün. Ancak tanrı var-olan değil, gerçek olmayan bir varlık formudur dersek tanrı bu kez de gerçeklik taşımayan-sahibi olmayan ama "var" takılabilecek hale dönüşür. Ne var ki iki şekilde de tanrıya vardır-yoktur diyemeyiz. Zira bu onun mantıksal, epistemolojik veya bilimsel olarak var olup olmamasından ziyade tanrının imkansız olmasındandır. Var olduğunu söylemek de olmadığını söylemek da -bütün dil hatalarını kenara koyarak- aynı düzeyde yanlış, Muallel ve temellendirilemezdir. Rastgele bir araya getirilmiş lehte veya aleyhte gerekçeler kanıt değil, rasyonalizasyondur.

Buradan makul sonucun Agnostisizm olduğu çıkarılmamalı, çünkü agnostisizm kabaca bilinemeyeceğini söyler, biz bilinir-bilinemez olması hususunda fikir beyanını bile iddialı buluyoruz yazıda.
Vardır çünkü sistem içinde sistem var bu kadar tesadüf olamaz.
varsada umrumda değil.
Vardır o da rte değildir.
tanrı kelimesi arapça ilah yani tapılan şey demektir, tapılan her şeye tanrı denir fakat
insanlık tarihi ile eş değer sorunsal.

Lakin soru belki de yanlış soruluyor. Mesela "Din var mıdır" diye sorsak. Bu durumda diyelim ki Tanrı var ama din yok. O zaman Tanrının işlevi ne olur? O zaman belki de dinler kendi tanrılarını yaratıyor? Bir de Tanrı neden var, diye sorsak. Hep bir şey istemek için. Yani çağlar boyu böyle. O halde Tanrıdan bir şey istemek gayet normalse, tanrının kullarından bir şey istemesi neden anormal olsun?
cevabı '' evet, vardır '' olan soru. çünkü gerçek inanç sorgulamaya ihtiyaç duymaz. ömrümün sonuna kadar inanacak olsam da, yine de içinde kaybolduğum anlamsızlık, saçmalık, depresyon ve öfke bütününden dolayı da beni duymayı bıraktığını ya da terk ettiğini de ciddi ciddi düşünüyorum yine de. en çaresiz ve ne yapacağımı bilemediğim anda en ufak ışık ya da çıkış yolu gelmedi, hala da yok. bu kendisine inanmaya devam etmemi etkilemeyecek ama hayat için heyecan duyamayacağımı ve mutsuzluğumun süreceğini de belirtmeliyim.
Var nolduki.
Nolur nolmaz siz yine de inanın. Göte gelmeyin sonra. inanmak Parayla mı amk.
(bkz: ikiyüzlü yaklaşım)
(bkz: yaş tahtaya basmamak)
yıllardan beri sözlüklerde harıl harıl tartışılan konu. var denilse ; yok denir. yok denilirse; var denir. bu gece çözülsün sözlükte bu mesela. hakikate erelim hep beraber. aydınlanalım çocuklar. ilminiz ve fikriniz her şeyi çözecek.
Tarih boyunca:

-Tanrı yoksa evreni kim yarattı?
+Evreni illa bir yaratan olmalıysa tanrıyı kim yarattı?
-Tanrı yaratılmadı; ezeli idi. iki benzemezi birbiri ile mukayese edemezsin. (felsefede katagori hatası)
+O zaman pekala evren de ezeli olabilir...

Şeklinde kısır diyaloglarla ilerlerken;

bugün bigbang ile evrenin ve zamanın bir başlangıcı olduğunu biliyoruz. bu durumda nedenselliklerle anlamlandırabildiğimiz varlık kavramı için bize zamanın dışında kalan bir ilk sebep lazım. Ayrıca bigbang'e hâlâ bok atan sözde bilim müptelası tipler ezeli olan bir şeyin mantıken ebedi olması gerekliliğini de kabul etmek zorundadır. Ancak termodinamiğin entropi yasası bize evrende ebedilik olmadığı konusunda da yeterince fikir veriyor...
dünya üzerinde sadece 3 farklı din olduğunu sananlar var aramızda.. şu ana kadar adı konulabilen 3 bin farklı din var.. tabi ki tanrı diye bir şey yok, insanoğlunun hayalgücü sınırsız olduğu için canı sıkılan bir hikaye uydurmuş bu hikayeyi ballandırarak anlatabilenlerin daha çok takipçisi olmuş işte hepsi bu!
Bu seviye cidden tehlikeli la. Yaşadığı bile muamma ne demek? Bunların atatürkçü olmasına hiç şaşırmıyorum. En az 1300 yıl önceye ait olduğu karbon 14 testleriyle sabit kaç tane kadim mushaf var! Hani ilim, bilim, medeniyet nerde yine sözde mi kaldı? Sizin çağdaşlığınız teşhir ve sapkın fantezilerinizle paralel sadece. Sen tarih bilimine de bu anlayışla yaklaşsan tek veriyi doğru kabul edemezsin. Hatta hiçbir bilimsel verinin sende karşılığı olamaz. Gidip gördün mü dünya düz mü, yuvarlak mı? Gerçekten müslümanın hâli de belli; olmayanın hâli de...
var elbette. tanrı olmasa, yerine şeytan gelecek. özgürlüğü en çok kötü tarafımız ister. kendimizi özgürlüğe çok fazla kaptırmamamız gerekir, şeytanın (kötü tarafımızın yani) oyuncağı oluruz...

veya bilimsel olarak inanç meselesini ele alacak olursak, ayrık beyin sendromlu hastalara 'tanrıya inanıyor musun?" diye soruyorlar. sağ beyin, inanıyorum, derken sol beyin yarımküresi 'inanmıyorum' diyor. eğer tanrıya inanıyorsanız sağ beyniniz daha baskındır, tanrıya inanmıyorsanız sol beyniniz baskındır. sağ beyin sezgiyle bilgiyi elde eder, tanrı'ya da sezgiyle inanır, sol beyin analitiktir ve herşeyi mantıksal çerçeveye sığdırmaya çalışır. tanrı'nın varlığı için rasyonel kanıtlar ister, bunu inceledikten sonra tanrıya inanıp inanmayacağına karar verir.
Tanrı varsa ve bir noktadaysa bu problem olur. Tanrı evrenin dışındaysa o şeyi yaratan bir şeyi de düşünebilirdik. Dünya, evren ve evrenin dışındaki tanrı. O zaman tanrının dışında da bir şey olmalı. O şey de tanrıdan üstün olmalı. Tanrıdan üstün olan tanrının bulunduğu noktanın da üstünde bir tanrıyı düşünebilirdik. Yani tanrının dünya ve evrenden bağımsız olarak bir noktada varolduğunu düşünmek sonsuz bir tanrı kapsamını kabul etmektir. Tanrıdan üstün tanrı kavramını kabul etmek birçok tanrıyı kabul etmek olur. O zaman tanrı kavramının içi anlamsız ve tutarsız kalır.

Tanrı dünya evren ve diğer her şey olsaydı. Her şey tanrının içinde olurdu. Her element ve her tek tekler tanrının içinde ve parçası olur. Gezegen kaymaları, karadelikler, meteor yağmurları. Ahlaki çöküntü yaşamış insanlar, felaketler, vahşi hayvanlar, birbirini parçalayanlar. Tüm bu kötü şeyleri tanrının içinde kabul etsen o zaman yine tanrı kavramı anlamsız, içi boş ve tutarsız kalır.

Tanrı yok ve kavram olarak içi boş, açık-seçik asla olamayacak bir kurgudur.
mantıken var ya da yok diyemeyiz. ancak inanmayı tercih ederiz. ki bu ya korkudan ya da ihtiyaçtandır özünde. tabii bireysel olarak bir vahiy aldıysanız o ayrı. herhalde bu inanmayı daha kolaylaştırır. insanlar genelde kendi küçük dünyalarını baz alarak evreni anlamlandırmaya çalışıyor. bunda hiçbir sıkıntı yok. şayet ihtiyacınız varsa bu hâl ortadan kalkana kadar en doğrusu bu.
şimdi çıkıp tanrının kendisi çeşitli mucizeler gösterip tanrı olduğunu iddia etse bile bu tanrının varlığını kanıtlamaz. bu ancak bizden üstün bir varlık olduğunu gösterebilir. her şeye gücü yeten tanrının varlığının kanıtı ancak onun dünyasına girmekle mümkün olabilir. burada dünya kelimesi mecazi. aksi takdirde sadece bizden üstün bir varlık olarak kabul edilebilir. ha biz tanrının dünyasına girebilir miyiz? onu algılayabiliyorsak tanrı tanrı mıdır? açıkçası bunlar şu anın soruları değil. çünkü ortada bunu düşünmek için bir sebep yok. şimdi diyeceksiniz ki bizden üstün ise tanrı sayılamaz mı? elbette sayabiliriz. bizi yaratmış ise bizim dünyamızda tanrı olarak varsayılması saçma olmaz. fakat her şeye gücü yeten, tek gibi sıfatlar havada kalır. neden? günümüz dünyasından çok basit bir ihtimal vereyim; bizim bu tanrı dediğimiz varlık insan soyunun sadece bir üst modeli olabilir ve biz bu soyun ortaya çıkardığı bir oyunun karakterleri olabiliriz. belki bazılarımız veya hepimiz onların da oyuna dahil olduğu karakterlerdir ve sadece canları sıkıldığı için bu oyunu oynuyor olabilirler. bu mümkün mü? evet. bu yalanlanabilir mi? şu anki bilgiler dahilinde hayır. aynı Tanrı kavramı gibi değil mi? şimdi bu ihtimallerin binlerce olduğunu düşünün. ki sadece iki ihtimalin varlığı bile tanrı fikrinin kesin olmadığının bir göstergesidir. aynı şekilde tanrı yoktur diyemeyiz. çünkü her zaman tanrının var olma ihtimali olacaktır. bizi bir tanrı yaratmasa bile tanrı yoktur diyemeyiz hiçbir zaman. öyle yani.
Tanrı yoktur,yaratan,yaşatan,rızk veren,öldüren,dirilten,kimseye muhtaç olmayan,yarattıklarına benzemeyen allah (cc)vardır.
senin allah, tanrı, rab, zeus, odin, manitu, gök tengri, ahura mazda, buda/sidarta gotama vb diye tanımladığın bir yaratıcı inancın olsun veya olmasın, yaratıcıyı hangi dilde anarsan an ya da anma tüm bunlar önemsizdir.

- ne dedin, sen odin için önemsiz mi diyorsun?
* evet canım, aynen öyle...
önemli olan yaratıcı inancı taşıman taşımaman değildir. önemli olan yaratıcı olması-olmaması da değildir. asıl önemli olan ve sadece tek bir öncelik var; senin insan olman, zaten ttüm yaratıcı din öğretilerine bakarsanız bütün inanç olgusunun temelinde yaratıcı varlığı-yokluğu meselesi değil de insan olma erdemi yatar.
sen insan olmadıktan sonra allah, tanrı, rab, zeus, odin, manitu, gök tengri, ahura mazda, buda/sidarta gotama vb isimlerle yaratıcı inancın-dinin olsa ne olacak olmasa ne olacak?
yaratıcı kendine inanmanız-inanmamanız, varlığını bilmeniz-bilmemenize değil de insan olup olmadığınıza bakar.
eğer sen yola tükürüyor, komşun balkonda iken sen üst kattan kafasına halı çırpıyorsan, sokağa çöp atıyorsan, bir sıra beklerken senden önce gelen insanın hakkını yok sayyıp öne geçiyorsan senin allah, tanrı, rab, zeus, odin, manitu, gök tengri, ahura mazda, buda/sidarta gotama vb isimle andığın yaratıcın olsa ne olur olmasa ne olur, yaratıcı olsa ne olur olmasa ne olur, sen daha insan olamamışsın.

inandığın veya inanmadığın o yaratıcı, din olgusu hakkında en ufak bir şüphen varsa ve insanlarla yaratıcı var-yok tartışmalarına giriyorsan zaten senin-başkalarının allah, tanrı, rab, zeus, odin, manitu, gök tengri, ahura mazda, buda/sidarta gotama vb isimle andığı yaratıcı yok demektir.

birisi yaratıcı-din tartışmasında tanrı var-yok diyorsa ona kalkıp "tanrı değil, allah de" demeyin. teolojik açıdan ve islam diyalektiği açısından aptal ile hödük arasında bir görüntü arz edersiniz.
senden önce ve senden sonra da başka bir yaratıcı inancı varsa ve yaratıcıyı başka adlarla ananlar varsa en azından islam diyalektiği açısından bu allah denen yaratıcının varlığına delalet eder.
varlığının ispat yükü "var" diyendedir.

Yokluk sınanamaz; her "yok" olan sınanacaksa...

Mesela benim arabam, gözlüğüm, hayat sigortam...vb milyonlarca şeyim yok. Tek tek bunların yokluğunu istapa mı girmem gerek?
Yokluğun varlığını 3 boyutlu yaşayan bir insan için kavramak çok zor ve insanın eksereyetine aykırı diyebilirim, önce aramamız gereken şey yokluk ve ya hiçlik nedir, kainat neyin içinde genişliyor ve hangi fiziki yasalara tabi onu bulmak gerekiyor önce.
Umarım vardır,yoksa ölüm son.
Dünyada yaşanan sayısız acı, gözyaşı zulüm ve saçmalıklara, sessiz kalacak bir tanrı hayal edemiyorum. Bu açıdan, Tanrının varlığı da umurumda değil. Ben bu dünyada adalet istiyorum. Öldükten sonra gelen adaletin kime ne faydası var..
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar