Ama benim bu konidaki yargım şu yöndedir. Tanrı vey ilah insanların varoluşsal korkularını def etmek için kullandığı bir araçtır. Bu aracın varlığı veya yokluğu bir şey değiştirmez çünkü tanrı bir obje değil daha çok bir konsepttir.
Bilinemez. Tüm evrenin bilgisine bir sahip olsanız bile her şey değişip gelişeceğinden bir saniye önceki bilgi ile bir saniye sonraki bilgi değişecektir. Sizin bu bilgiyle söyleyeceğiniz savlar belki 1 sene belki 500 yıl sonra değişecek ve artık yanlış olacaktır nedeni ise değişim ve devinimin sürekliliğindendir. Her şey değişir, yenilenir. bilgi bu bağlamda sabit kalmaz. Evren, tanrı, insan, doğa sabit olmadığından, sürekli hareket içinde olduğundan kesin bir yargıyı kaldıramaz. Bu bağlamda insan zekası herhangi bir duruma geçerliliği sürekli olan bir bilgiye kesinlik atfedemez. Tanrı’nın varlığı problemine kesin bir cevap verilemez. Bilinemezdir.
Güzel bir sorudur hala bilinmiyor ve nerede kimse bilmiyor insanları pek de önemsemiyor bence dünyayı insana 5 milyar yılda yaptığına göre en azından her an başımıza çıkıp bu günah bu sevap diyecek hali yoktur.
Bu soruyu sormayın artık. Bu sorunun yanıti, insanın kişilik özelliği ve felsefesi ile yakından ilgilidir ve özeldir.
Yüreğin hissediyorsa, ihtiyaç duyuyorsan vardır, varlığını iliklerine kadar hissedersin.
O duygudan uzaksan, ihtiyaç hissetmiyorsan, inanmak mantıklı gelmiyorsa, yoktur.
"1.) doğru hüküm vardır.
2.) bilgi, doğru hükümdür.
3.) bilgi, bilen'e muhtaçtır.
4.) bilen vardır.
5.) bilgi, bilen'in bilmesiyle var edilir: bilen, bilgiyi var edendir. bilgi, bilen tarafından sürekli var edildiğine göre; bilen, var eden'dir.
6.) bilen ve var eden, her şeyin bilen'i ve var eden'idir.
7.) ancak zamanı, mekanı, gökleri ve yeri kuşatan her şeyin bilen'i olabilir.
8.) zamanı ve mekanı, gökleri ve yeri kuşatan -şüphesiz- en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
9.) bilen ve var eden; en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
10.) en büyük, en yüce ve tek olan -şüphesiz- tek tanrı'dır, allah'tır." şeklindeki ispattan da anlaşıldığı üzere vardır.