--spoiler--
birincisi ve ilki evrensel adaletsizliğin hüküm sürmesi çelişkilerin özünü oluşturur.
--spoiler--
-bu bir çelişki değildir. gerekliliktir. zira adaletin hüküm sürdüğü ve her şeyin yerli yerinde olduğu bir dünyamız olsaydı burası ahiret olurdu ama tanrı varsa (-ki var), dünyanın eğrilikleri ve doğrulukları olması gerekir ki ölüm sonrası ahiret hayatı bir değer ifade etsin.
mutlak olarak kısıtlı olduğu bilinen insan düşüncesinin tanrıyı yargılamaya çalışması tam anlamıyla bir paradokstur. insana düşen yargılama değil anlamdırmaya çalışmaktır. ama bu anlamdırmanın temeli insanın kendi zihninde şekilleniyorsa, hiç şüphesiz bu şekilde -new age tabiriyle- satanizm meyilli düşünceler bazen kaçınılmaz olabilir. mesela, insan tanrıyla ilgili düşüncelerinde kendisinden değil de doğadan yola çıksa belki gerçege bir adım daha yaklaşabilir. şöyle soralım; neden "en güzel" diye adlandırılan manzaralar insan elinin hiç değmedigi yerlerde meydana gelir? ıssız bir ada düşünün; tanrıdan başka hiçbir şeyin müdahale etmedigi bir ada. orası insanlar için kusursuzdur. teolojik tabirle, insanlar şeytanın ilhamına maruz olan zihinleri dogrultusunda o adaya hiçbir şekilde müdahale etmemiştir. eğer insanlar için kusursuz güzellikteki bir yerin güzelliğinin nedeni insan elinin -zihninin- degmemiş olması, yani tamamen tanrı vergisi olması ise, bu, kötü olanın tanrı olmadığının, düşüncelerini şeytanın ilhamıyla süsleyen insan olduğunun bir kanıtıdır. ne kadar bu ilhamlara maruz kalsa da insanların genel vicdanında bu adadaki "güzellik" kabul buluyor degil mi? ama bir şey var; bazen bu adadaki bazı yabani hayvanlar, yavruları ve kendisi için avlanıp bazı hayvanları öldürüyorlar. bu yabani hayvanların yaptığı -insanlar gibi zevk için avlanmasalar bile- bazılarımız için kötü görünebilir. baktığımız zaman tanrı vergisi bu yerde kötü görünen tek şey iyi bir amaç uğruna hayvanların bazılarının yem olması değil mi? işte burada bence sembolik bir anlam var. bu kısıtlı ve geçici dünyada adaletsizliklerin olması sonsuz bir boyutta elde edilecek iyilikler adınadır. "ahirette boynuzsuz koçun hakkı dahi boynuzlu koçtan alınacaktır." bu bir hadis-i şeriftir. o halde tanrı teorisinden yola çıkarak yaratılan bu mana boyutunda yaratılış hikmetinin doğrultusunda dünya ve insanlar ile ilgili doğru olan kararı verebilecek tek merci, mutlak güzel ya da iyi olan tanrıdır. bir hikmete binaen bu son derece kısıtlı ama "sonsuza gebe" dünya yaratılmıştır islam akaidine göre. "bir hikmet ve amaca binaen" unutmamak gerekir. insanın esfel i safiline gönderildiğinden bahseder kuran-ı kerim. yani dünyaya; aşağıların en aşağısına (esfel i safilin).. buradan sonra ilahi hikmeti doğru anlamlandırıp iman etmek düşüyor insana. ancak başta da söylediğimiz gibi kendi zihninden yola çıkarak değil, eserden yola çıkarak. eser, eserin sahibini gösterir; ona ulaştırır. insan zihni ise kuran-ı kerimde belirtildiği gibi yaralıdır, şeytanın ilhamına maruzdur.
tekrar söylemek gerekirse, sonsuzu yaratan kusursuz rabbin bir fiilinde boşluk ve amaçsızlık ya da manasızlık aramak yersizdir. tanrının sonsuzu yarattığını sayı saymayı bilen hepimiz kabul ediyoruz değil mi? sonsuzu yaratabiliyorsa, o halde kusursuzdur. kısıtlı olarak yaratılmış bu anlam boyutunda tanrı için söyleyebildiğimiz en mantıklı şey "sonsuz yüce"dir. akıllı bir insanın bile bir işi boş yere yapmaması ve devamını getirmesi bekleniyorsa, kusursuz olanın işinin hikmetsiz ve manasız olduğunu ve insanın sahipsiz bırakılacağını iddia etmek insana kesinlikle yakışmaz. kul olarak insan, allah'ın ilahi tecellilerinin bir aynasıdır.
friedrich engels in " insanlar yaşadıkları gibi düşünür. " cümlesini akla getirmiştir. bu 2 farklı ortamda yaşayan insanların yanlışlıkları ve doğrulukları, egolarına bağlı kalarak bir takım gösterdikleri tepkilerle ortaya çıkar.
örneğin yabancı kampında milan denilen adamın sevgilisi çok rahat bir şekilde kucağıma oturuyordu ve milan şarkıya eşlik ederek herkes gibi alkış tutuyordu...
onlar için bu ne kadar doğruydu bilinmez ama yanlış değildi. bizde ise ölüm sebebi...
onlar maddesel biz duygusal yaklaşıyoruz. onlar mutlu biz tedirgin yaşıyoruz.
bence bu dünya diğer başka bir dünyanın hem cenneti hem cehennemi.
kimse somali de doğmak istemezdi dimi ? ama oluyor...
küçük einsteinin çürüttüğü hocasının tezidir fakat ölmeden bir yıl önce yazdığı mektupta şöyle bir cumlesi vardır enstein'ın " tanrı kelimesi insan zayıflığından başka birşey ifade etmiyor."