tanrı olsaydı dünyada kötülük olmazdı

entry66 galeri2 ses1
    1.
  1. tanrıya inanmamanın dayanaklarından.

    ben tanrı olsaydım bu kadar kötülüğün olmasına izin vermezdim demenin diğer bir şekilde ifade edilişidir.

    söyleyen kişi kendisinin tanrı olmadığını unutmaktadır.

    ama şöyle de bir şey var. tanrı olsaydı, gerçekten de bize kötülük olarak görünen şeylere müsaade etmez miydi, bilememekteyiz. tanrıya bize göründüğü gibi görünmüyordur belki de olup biten şeyler.

    misal; dün bir güvercinin, etrafını saniyede bir yönünü değiştirmek suretiyle, seyrettiğini gördüm. ancak benim bakınca gördüğüm şeyleri görüp görmediğini bilemiyorum. ben bir sürü araba, insan, ağaç, ve bina görüyordum. belki güvercin sadece potansiyel tehlikeleri ve yiyecek şeyleri görüyordu. belki de biz insanlara acıyarak, " yazık bu insanlara ya! şu anda benim gördüğüm güzellikleri veya kötülükleri göremiyorlar." diyordu. bilemiyoruz tabi. perspektif ve konum meselesi yani olayları değerlendirme biçimi. o yüzden bize kötülük olarak görünen şeyleri gerekçe göstererek tanrının varolmadığını iddia etmek, o kadar da güvenilir değil gibi. tanrı belki de bizim kötülük olarak nitelediğimiz şeyleri görünce bize nankörler diyordur. o zaman vay biz zavallı insanlar dememiz gerekir.

    (bkz: allah bilir)
    (bkz: teodise)
    8 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. iyi ve adil olduğu kabul edilen sonsuz kuvvetli bir varlığın "kötülük" denen şeyi yaratabilmesindeki paradokstan bahsedilir aslında burada. en basit olarak, benim içimde "kötülük" diye bir kavram varsa, bunun sorumlusu dahi allah'tır, eğer beni yarattıysa. zaten tek başına "iyilik" dolu bir tanrı "her şeye gücü yeten" sıfatıyla da çelişir. içinde iyilik ve kötülük olan bir dünyayı yaratamaz da. ki bu da aczdir.

    allah'ı tanımlayan her sıfat onu sınırlandırdığından, "her şeye gücü yeten" sıfatıyla hemen her tanım çelişmektedir basit olarak.

    mesela eğer "adil" diyorsak, demek ki kendiyle çelişmeden adil olmayan bir icraatta bulunamaz. bu da aczdir. yani ya her şeye gücü yetmez, ya adil değildir.

    edit:

    bir de adil olmak iddiasında bir yaratıcı adaletin tanımını kime göre yapmaktadır? böyle bir sorun da var ortada. kendisinden üst bir makam olmayan bir varlık neye göre adil olabilir?
    11 ...
  5. 4.
  6. ya da: tanrı olsaydı,

    iyi bir tanrı olsaydı,

    cennet-cehenneme gerek kalmazdı.

    kullarını ölmeden cennette yaşatır,

    cehennemde yanacak insanlar yaratmazdı.
    11 ...
  7. 5.
  8. 6.
  9. şöyle bir hikayeyle açıklamak isterim bu durumu :

    "adamın biri herzaman yaptığı gibi saç ve sakal traşı olmak için berbere gider. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başlarlar.
    değişik konular üzerine konuşurlar. zamanla Allah ile ilgili konu açılır.
    berber der ki : "ben senin söylediğin gibi Allah'ın varlığına inanmıyorum."
    adam : " peki neden böyle diyorsun?"
    berber: " bunu açıklamak çok kolay. bunu görmek için dışarıya çık bak. bana söylermisin, eğer Allah var olsaydı, bu kadar çok sorunlu, sıkıntılı, hasta insan olur muydu, terk edilmiş çocuklar olur muydu?
    Allah olsaydı kimse kimseye acı çektirmez, birbirini üzmezdi.
    Allah olsaydı, bunların olacağına izin vereceğini sanmıyorum..."
    adam bir an durdu ve düşündü , ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği için cevap vermedi.
    berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı. tam o sırada caddede uzun saclı ve sakallı bir adam gördü. adam o kadar dağınık göründüğüne göre belli ki traş olmayalı uzun zaman geçmişti.
    adam berberin dükkanına geri döndü.
    adam:" Biliyor musun ne var, bence berber diye bir şey yok."
    berber:"Bu nasıl olabilir ki? ben buradayım ve bir berberim."
    adam:" Hayır, yok. Çünkü olsaydı, caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı."
    berber:" O insanlar bana gelmiyorsa ben ne yapabilirim ki."
    Adam:"Kesinlikle doğru! Püf noktası bu! Allah var, ama insanlar ona gitmiyorsa, bu gitmeyenlerin tercihi. işte dünyada bu kadar cok acı ve keder olmasının nedeni!"
    14 ...
  10. 7.
  11. 8.
  12. düşündürücü bir önermedir. tanrı gerçekten varsa iyi biri olmalı. iyi biri neden kendi yarattıklarına acı çektirsin ki. dışarı bakınca bir sürü kötülük ve kaos görüyoruz. savaşlar, açlıklar, ölümler ... tanrı egoist değildir ki hem yaratıp hem de tepeden acı çekmesini izlesin.
    2 ...
  13. 9.
  14. şimdi bu iddianın gelişi güzel aymazca ve hoyratça ortaya atılmış bir iddia olduğunu ıspatlayan bir kaç kelamda bulunacağım.

    tanrı sadece iyi güzel ve estetik olan herşeyin temsilcisi midir?

    inanılan veya eleştirilmeye çalışılan şey islamiyetse eğer; ilgili dinin kutsal kitabı kuran-ı kerim'de açık ve net bir şekilde bu dinin ilahı olan allah kendinden şöyle bahsediyor:

    alemlerin rabbi...

    bu sanmayın ki sadece cisimleri yaptı bıraktı. iyilik ve kötülük gibi manevi yani elle tutulmayan gözle görülmeyen şeyleri de yarattı. yani islamiyet inancına göre "yok etmeliydi" şeklinde iddia edilen kötülüğü de zaten allah yarattı.

    yine ilgili inancın kutsal kitabının muhtelif bölümlerinde ısrarla ve inatla allah'ın en sevgili kulları olan insanı allah'ın iradeyle yarattığından bahsediliyor. eğer iyilik ve kötülük; güzel ve çirkin; aydınlık ve karanlık gibi kavramların zıtlıklarından herhangi biri olmasaydı zaten bu konulara dair zıtlıklar olmayacak dolayısıyla arasında seçim yapılması gereken seçenekler de olmayacaktı. seçenek olmadan insan iradesini hiç bir manası olmadığını hepimiz anlayabilecek kapasitedeyiz. buna paralel olarak da ilgili inancın öngördüğü şey iyi ve kötü olmalı buna bağlı olarak da iyi ve kötünün ne olduğuna insan kendi hür iradesiyle karar vermeli.

    benim anlatacaklarım bu kadar sayın sözlük bey.

    burdan anneme babama kardeşime ve tüm karşıyakalılara selam eder hepsinin gözlerinden öperim.
    2 ...
  15. 10.
  16. tanrının/allahın lawful neutral olduğunu idrak edememiş insanın önermesi..
    2 ...
  17. 11.
  18. allah'ın bizi niye yarattığını, dünyaya geliş amacımızı kavrayamamış daha da net bir ifadeyle yaşama amacını bilmeden yaşayan insan düşüncesidir.
    0 ...
  19. 12.
  20. nihai çözüm için:

    (bkz: varoluşçuluk)

    çünkü varoluşçuluk der ki:

    ben özümden önce yaratıldım. [açık ve net]
    0 ...
  21. 13.
  22. tanriya inanmayanlarin ne kadar dusuncesiz oldugunu gosterir bir yerde. tanriya inanmak, bu hayatta bazi yukumluluklerin olduguna ve bunlarin karsiliginin alinacagina da inanmaktir ayni zamanda. tanrinin varligina inanan dine inanmasa bile en azindan onun kendini gozettigini, yaptigi kotulugu karsiliksiz birakmayacagini bilir. zaten dine inanan insanlarda ahiret inancidir bu bahsettigimiz.

    tanri madem ki kotulugu yollamayacak, insanlar niye var burda? dunyaya milyarlarca insani yollama sebebi ne olabilir? mutlu mesut yasayip olsunler, bu mudur? ya sonra? insanlara uzuntuler, sikintilar vermis ki olgunlassinlar, ogrensinler, yasamin ne oldugunu anlasinlar ve beni bulsunlar; ben onlarin isyan etmeyenlerini, karsiligini alacagini bilenleri odullendirecegim. olay bu kadar basit. bu tip yazilari bi yerde saklamak lazim aslinda, yasadiginiz yerde ateist coksa kullanmak zorunda kalabiliyorsunuz. yeter be.
    1 ...
  23. 14.
  24. sizce, mükemmel bir motor ürettiniz. lakin, bu motorun mükemmelliğini zorlu testlerden geçirerek sınamanız ve başkasına olmasa dahi kendinize kanıtlamanız gerekir.

    insan tanrı'nın bir ürünü ise; onu dünyada test edip kalite kontrolundan geçirmek, hatalı olanları ayıklamak, bozuk çıkan ürünlerin istatistiki bilgilerini tutmak, kabul edilebilir bir davranıştır.

    diğer bir deyişle dünya, tanrı'nın da test mekanıdır.

    (bkz: çin yapımı fason insan)
    1 ...
  25. 15.
  26. ateistlerin hayat anlayışı. (bkz: ateist)
    0 ...
  27. 16.
  28. tevekkül der ki "tedbirini alacaksın takdirini allaha bırakacaksın".allah insanın içine kötülük koydu diye bişey yoktur.hangi kaynağa dayanıp böyle saçma düşüncelere kanaat getirir insan.(sözde kaynak kendisi zaten.çünkü cümleye "ben tanrı olsaydım "diye başlanmış.*)insanın içinde irade vardır: iyilikle kötülük arasındaki farkı seçme olgusu.herkes seçtiği yolun üzerinde yürür.bazen 'sürekli iyilik yapan insanların başına da kötü şeyler geliyor nerde kaldı seçim? ' de diyebilirsiniz.
    birincisi: kime göre kötülük? belki o kötülüğün sonrasında deneyimlediği tecrübe çok büyük bir iyiliktir.yukardan bakan sen olmayınca öyle aşağıdan nohut kadar uç beyninle karar veremezsin!
    ikincisi: başına gelen nusubetlerden dolayı hala allah yolundan ayrılmazsa o insan ahirette mükafatlandırılacak.hem de 50 yıl 100 yıl değil sonsuza kadar. şimdi sonsuzun yüzden büyük olduğunu bilmeyenlere sorum bu o insana yapılan iyiylik mi? kötülük mü?

    edit:bak 'aman tanrım' filminde ne güzel işlemişler konuyu.herkese iyilik yapacam diye jim carrey şans oyunu sonuçlarını herkes bildirdi ikramiye onbine bölününce payına 1 dolar düşenler mutlu olamadı.demek ki herkese iyilik yapınca da herkes mutlu olmuyormuş.elin amerikalısı çözmüş olayı sen hala kafanın dikine git!
    1 ...
  29. 17.
  30. inanca göre allah insanlara akıl ve irade vermiştir. evet hayır ve şer allah'tandır, fakat unutulmamalıdır ki, olayların/hadiselerin 'hayır' veya 'şer' olması tamamiyle insanların elindedir. allah hayır'ı ve şer'i ortaya koymuştur, seçim sizindir. birde elde olmayan nedenler vardır, o da kaderdir. o yüzden "tanrı olsaydı dünyada kötülük olmazdı" tezi, inananlar için hiç bir anlam ifade etmemektedir. imanı zayıf insanlar için kafa kurcalayıcı olabilir çünkü bu sözdeki amaç birazda kafa karıştırmaktır.

    (bkz: insan aklını kullansaydı dünya da kötülük olmazdı)
    0 ...
  31. 18.
  32. hançerlioğlu'nun (orhan) felsefe sözlüğü'nde agnostiklere refere ederek ileri sürdüğü yanılsamadır. sorun aslında aristo'dan beri çözülmüştür lakin insanlar okumadan ve bilgi sahibi olmadan fikir ürettikleri için bu tür düşünsel patinajlara yakalanmaları da gayet normaldir. Başlığı daha derli toplu olarak bazı düşünce insanları (örneğin Orhan Hançerlioğlu) şöyle ifade etmişlerdir.
    Şayet tanrı kötülükleri bilerek yaratıyorsa, bu kötüdür ve kötü olan şey tanrı olamaz. yok eğer kötülükleri engellemek isteyip engelleyemiyorsa acizdir, yine tanrı olamaz.
    şüphesiz kavramsal olarak tartışılacak upuzun bir iyilik-kötülük tartışması vardır ki Eflatun ve öğrencileri (Devlet kitabında) bunu uzun uzun yaparlar.
    Soru şudur: kötülüğü yaratmak mı kötülüktür, yoksa onu bizzat uygulamak mı? bir de örnek vardır: Ateşin yaratılması kötülük müdür? dengesiz, salak yahut art niyetli birinin ormanı yakmasıyla ortaya çıkan tabloda suçu ateşe atmak mantıklı mıdır? Aynı öznenin yerine suyu da koyabiliriz.. su kötü müdür? Dere kenarına ev yapıp, evi selde giden insanın 'su en büyük kötülüktür' demesi normal midir?
    Eflatun kötülüğün yahut kötü şeylerin yaratılmasının iyiye ulaşmak için bir kaçınılmaz şart olduğunu söyler. ona göre kötülüğün yaratılması değil uygulanması kötüdür. bunun da tanrı ile ilgisi yoktur...
    daha fazla felsefe dersi moduna girmenin anlamı da yoktur...
    3 ...
  33. 19.
  34. 20.
  35. açılması gerekilen başlık. tanrı'nın varlığına inanan biri olarak tanrı'nın hiçbir şeye karışmadığını düşünmekteyim. yukarda bir arkadaş evi dere kenarında bir yerde olan birinin sel sonucunda evsiz kalması falan fıstık bir örnek vermiş. durumun neresinden bakacağınla alakalı tabi. tanrı insanlara çiftleşmesi için çük vermiş. erkeklere tabi. ama bu erkek bir zaman geliyor belkide evli iki eşşek kadar çocuk annesi bir kadına tecavüz edebiliyor. şimdi burada suçlu kim? evden dışarı alışverişe ya da işine gitmiş olan bir kadın mı? o mu tahrik etti yoksa bileklerine kadar giymiş olduğu eteğiyle. anneden sonra ya çocuklara için ne demeli? diyelim ki bu çocuklar her şeyin bilincinde olan 17-18 yaşlarında gençler. annenin bundan sonraki hayatı ne olacak? o çocukların? kocasının? bir tecavüz olayı ne kadar kolay atlatılabilir ki?

    şu an bu olan her şeyi kim planladı? hani tanrı'nın her şeyden haberi olur ya? hani bu kadına tecavüz edilmesine neden izin verdi? şimdi bu da bir sınav diyenler olacak. tüm ailenin vermesi gereken bir sınav. peki bu ne manyakça bir sınavdır. böyle bir sınava tabi tutan bir beyin ne kadar sağlıklı olabilir. peki bu dünyada herkes bu denli ağır bir sınava tabi tutuluyor mu? hiç mi zengin bir ailenin çocuğu olup rahat yaşayıp mutlu mesut bir hayat sonucunda ölen kimse yok. elbette vardır. onun sınavı da kendini bozmaması mı? bu mudur? adalet bu mudur?
    3 ...
  36. 21.
  37. kötü insan yoktur. şeytana uyan ve uymayan insan vardır. allah bizi yaratmıştır, kaderimizi çizmiştir ve şeytana da ahirete kadar kullarımdan yoldan çıkartabildiğini çıkart demiştir. benim yolumdan ayrılmayanlar ise bunun mükafatını göreceklerdir demiştir.

    (bkz: cennet)
    (bkz: cehennem)
    1 ...
  38. 22.
  39. 23.
  40. Çok sorulmuş bir sorudur: Auschwitz'de Tanrı neredeydi? Şimdi Papa On Altıncı Benedictus Hazretleri de sorunca soru kıymete bindi, iyice çarpıcılık kazandı... Öyle ya, Tanrı'nın altı milyon insan gaddarca öldürülürken nerede olduğunu koskoca Papa bilmezse kim bilecekti?

    Kendisini Frankfurt Havaalanı'na karşılamaya gelenlerin günahlarını yolcu salonunda ya da apronda bağışlama yetkisi bulunan adam, pardon, adam değil, herhangi günahkar bir kardinalken diğer kardinaller tarafından papalığa seçilince birdenbire 'yanılmazlık' kazanan yüce varlık mı soruyordu bunu? Hani şu, erkek olup olmadığını kesinlikle anlamak için seçildikten sonra diğer kardinaller tarafından taşakları okkalanan Tanrı temsilcisi?

    Primo Levi de, oradan kurtulduktan sonra, geri kalan hayatı boyunca iki şeye hiç dayanamıyordu... Bir, sofrada çorba görmeye... iki, kendisine Tanrı'dan sözedilmesine...

    ('Auschwitz neresi, Primo Levi kim?' diye soranlar yazının sonrasını okumasalar da olur.)

    Evet, niçin Tanrı 'müdahale' etmemişti, meseleye el koymamıştı, SS subaylarına ve neferlerine 'şöyle elinin tersiyle iki tane çarpmamıştı', bu insanların akıl almaz eziyetler ve işkenceler içinde süründürülmesine, katledilmesine göz yummuştu?

    Toplama kampına düşmüş 'mütedeyyin' Yahudiler de anlayamıyorlardı bunu, niçin bizi kurtarmıyor diye merak ediyorlardı ölürken...

    Oysa onları süründüren Alman askerlerinin palaska tokalarında da 'Gott mit uns' yazardı ha, Tanrı bizimledir! (Bende bir tane var, Varşova'da yaşlı bir Polonyalı'dan yirmi dolara aldım. 'Bu herifi sen kendin mi geberttin?' dedim, güldü, yanıt vermedi.)

    Tanrı'yı 'bulutlar üzerinde oturup aşağıyı seyreden ve canı isteyince duanızı kabul edip tarlanıza yağmur yağdıran ak sakallı bir ihtiyar' olarak algılayan zavallılar, bu soruyu hep soracaklardır...

    Türkler istanbul'u alırken neredeydi Tanrı? Peki, buna ses çıkarmayan Tanrı bu kez Viyana'da niçin bize yüz vermemişti acaba?

    Tanrı'yı arabanızın freni patladığı zaman hatırlıyorsanız, çok büyük bir ihtimalle o freni onarmayacaktır.

    Bendenizin tariki, Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin tarikidir efendim.

    Bizim felsefemize göre, Tanrı belli hiçbir 'yerde' değildir, heryerde ve herşeydedir. Tanrı BiR ve TEK'tir, heryer ve herşey de bir ve tektir. Bir kum tanesi benim hem parçam, hem de kardeşimdir.

    Fizik yasaları Tanrı'nın emirleridir. Matematik, Tanrı'nın yazdığı şiirdir.

    'Sureti', sen baktığın zaman ete kemiğe bürünür, pardon, yani proton ve elektron kılığına girer. Görüntüyü sen yaratırsın, bu bir yanılgıdır, asıl Yaratan hep o perdenin arkasındadır. Onu göremezsin, bir yerde ararsan bulamazsın, çünkü aynı zamanda senin içindedir. Hem içinde, hem dışında.

    En el Haqq... En el Adolf Hitler... En el Recep Tayyip Erdoğan...

    'Je suis la plaie et le couteau' diyordu büyük şair Charles Baudelaire... Ben hem yarayım hem bıçak!

    Tanrı, ateşler ve dumanlar çıkararak dağların tepelerine inmez, 'komşunun karısına sulanmak yasaktır' gibi süfli emirler yağdırmaz, Filistinli körpe Yahudi kızlarını hamile bırakmaz, elinde gönye ve pergel taşımaz, savaşlara, maçlara, tartışmalı pozisyonlara ve hakem hatalarına da karışmaz.

    Eğer Auschwitz varsa, bunun iki açıklaması olabilir: Ya bunun bizim aklımızın ermediği bir anlamı vardır, ya da hiçbir anlamı yoktur.

    Bir anlamı varsa, ağlamak abestir. Katlanacaksın. Bir anlamı yoksa, enayilik edip Yahudi tarafında değil uyanıklık edip Alman tarafında bulunmakta fayda mülahaza edeceksin!...

    Dostoyevski 1881 yılında 'eğer Tanrı yoksa herşey mubahtır' demişti ve insanoğlu yüz yirmi beş yıldır bu felsefe sorusunu aşamadı bir türlü...

    Auschwitz'de Tanrı nerede miydi?

    Hem üç aylık Yahudi bebesinin patiğinde, hem Zyklon-B gazının kutusunda...

    engin ardic
    0 ...
  41. 24.
  42. "... kötülük olmasaydı iyilik denilen kavram da olmazdı" şeklinde devam edebilir.

    düşün.

    üzerinde yaşadığın evrenin dinamiklerinden biri bu.

    "denge" dediğin.
    1 ...
  43. 25.
  44. dünya da kötülük olmasaydı tanrıya gerek kalmazdı. * *
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük