kisinin dusunceleri dogrultusunda degisebilecek, herkes icin somut olmayan kanitlardir.
bir kisi herseyin bu kadar duzenli olmasinin altinda kesinlikle birseyin yattigina inanir. bir diger kisi de gormedigi seye inanmayacagini soyler, bunlarin tesaduf oldugunu; evrimin herseyi gayet iyi acikladigini savunur.
ikisinin de somut delilleri yoktur ve ikisi de mantiklidir. zaten tanri varsa bile ona inanmayanlar da olacaktir. tanri hicbir zaman kendi varligini gosterecek somut birsey, ispatlama firsati vermez.
tanri'ya inanan imtihan olayina da inanir. varligini insanlara gosterdikten sonra imtihan olayinin, "bakalim bana inanacaklar mi?" dusuncesinin ne anlami kalir?
o yuzden, hicbir sekilde olmayan kanittir; yoklugunun kanitlari gibi.
çünkü insan bir çok filmde dile getirildiği üzere virüs gibi çok zararlı bir canlı.
birçok dinde insanın tanrının bir parçasını taşıdığına inanılır. yani insanın nekadar kötü huyu varsa tanrı bunların kat kat fazlasını bünyesinde taşıyan bir şey.
insanın varlığından ve kötü huylarından yola çıkarak insan tanrının bir parçasıysa ve dünyada bu denli acı varsa tanrı vardır. *
(bkz: tanrının sadist olması)
aranmasının yetersiz inançla ilişkili olduğunu düşündüğüm kanıtlardır.
EĞer ki bir kişi Tanrı'nın varlığının kanıtlarını görmeden inanamıyorsa veya da insanlara böyle şeyler kanıtlamak amacı güdüyorsa o kişinin tanrı'nın varlığına olan inancı zayıftır.
biraz daha açmak gerekirse eğer manevi inancın kuvvetliliği Tanrının varlığının olumlu veya da olumsuz gücünü üzerinde hissetmeden kayıtsız şartsız inanmayla ölçülür.
müslümanlık da dahil olmak üzere tüm dinler dünya hayatının bir imtihan olduğunu vurgular. bu imtihanın kilit sorusu inanmak yada inanmamak üzerinedir. siz en büyük sınav olduğuna inandığınız dünya hayatının, en kilit sorusunun cevabının açık olduğunu, ve doğruluğunun kanıtlandığını hangi mantıkla söyleyebilirsiniz? allah'ın varlığının bir dizi kanıtı olduğunu söyleyen mantığa soruyorum;
biz soruların cevaplarını bulamadık, göremedik diye cahil ilan edildik ya hani, sen daha "hayat" ı, "imtihanı" anlamamışsın. hep şüpheyle yaklaştığım tanrıya inandıklarını söyleyenlerin aslında sadece, korkularının üstesinden gelmeye çabaladığını görünce, kendi şüphelerimin inanmayışlarımın daha da kabul edilebilir olduğunu farkettim.
(bkz: kanıtla bilinir)
(bkz: kanıtsız inanılır)
şimdi bazı ateist keko yazar arkadaşlarımız o kafayı bilmeyebilir. bi yaşayın deneyin de bakalım tanrı varmıymış, yokmuymuş hissedersiniz.
amerika'lı ve şu piyasa da lafı sık dolaşan isviçreli bilim adamları kabul ediyor hristiyan olmalarına rağmen tanrıyı. sen hangi mantıkla kabul edemiyorsun hayli ilginç. işte türk halkı olarak bu yüzden gelişemiyoruz zaten. sen müslüman olmana rağmen tanrıyı reddet, dini reddet sonra solculukla, laiklikle bir yerlere varmaya çalış. ulan dingil iran senden daha laik ve daha müslüman şeriat kanunu uygulamasına rağmen. şu inanmadığınız tanrının verdiği beyine inanında bari birazcık çalıştırın şu kafanızı.
agnostik olan insanlar tarafından hiç bir anlamı olmayan soru. şayet agnostik iseniz tanrının var mıdır, yok mudur düşünme gereği duymazsınız çünkü bilinemeyeceğini bilirsiniz.
bir canlıyı düşünün bu kadar mükemmel ve kusursus yaratılabilir mi? insan organları dahi o kadar sitematik bir sitemle yaratılmış ki en ufak mikrobu dahi kabul etmeyerek insanın rahatsız edebiliyor. bunun gibi çevremizde milyonlarca örnek var. bunların eseri ancak çok güçlü bir kudret olması gerekir bu sadece Allah'ta vardır.
olmayan kanıtlardır. eğer kanıt olarak kabul edilebilecek herhangi bir şey olsaydı bile bunlar bir "paradigma" olacağından yine bir gün değişebileceği göz önünde bulundurulacaktı.
"bilimde ilerleme yoktur; bilimsel devrim vardır." her ne kadar kuhn bunu bilim için söylemiş olsa da bence başka şeyler için de geçerli hâle dönüştürülebilir. bir varlık sorunu hakkında bir kanıt bulunması onun tümüyle çözüldüğü anlamına gelmez. sadece bir süre için; bu çözümün, eksik yanları bulununcaya kadar geçerli çözüm olarak kullanılacağı anlamına gelir.
"tanrı öldü." nietzsche; mesela buradan da şeylerin değişken hâlini görebiliyoruz. yine bir yorum yapmak gerekirse, tanrı insandan daha üstün nitelikte bir şey olduğuna göre;* ölse bile kendini tekrar canlandırabilir. ki ölümü tam olarak kavrayamamışken bir şey adına öldü kanısına varmak da yanlıştır. di mi...?
islam dinine göre olduğunu düşündüğünüz takdirde dinden çıkabileceğiniz, olmayan kanıtlardır. (daha önce de dediğimiz gibi kanıtı yoktur, inancı vardır) zira islam dinindeki "imtihan" kavramına inanmamış olursunuz "kanıtı"(ha ya da angutluktan kanıt kelimesinin anlamını dahi bilmemekten de kaynaklanabilir bu durum. ki bizim malum kesimimizde bol görünür bu) var diyorsanız.
1. kuran. (hz. muhammed(sav), etrafınca okuma yazma bilmeyen biri olarak bilinir iken yüzyıllar önce yaşanmış olan peygamberlik hikayelerini dağda kimden duydu da kağıda döktürdü?)
2. canlılar alemi (sineğinden zürafasına hiçbir teknolojinin yapamayacağı özellikte ve güzellikte varlıklar)
3. insan zekası (var mı başka sorusu olan? tanrıya bile kafa tutuyor.)
4. yaşadığımız ufak çaplı mucizeler (şükredip çok dua edince kabul olmayan bir duam olmadı çok şükür.(çok secili oldu bu cümle)*)
