şeytan insanlık tarihinin ilk aşamalarında kötülüğü temsilen bir tanrı olarak ortaya çıkartılmış bir argümandı. o zaman tanrıların samimiyetinden şüphe duyulmadığı için şeytan da bir tanrı olarak yaratılmıştı. zor durumlarda sığınılacak kapı olan iyilik tanrılarına karşı insanlığın doğasından kaynaklı yaptığı sözümona kötü davranışları da tanrının yarattığı mükemmel insandan alıp bir kötülüğe bağışlamak gerekiyordu. işte tam da bu noktada kötülük tanrıları ya da bugünkü adlarıyla şeytan devreye girdi. böylelikle insan istediği gibi yaşama arzusuna bir kılıf bulmuş oldu. ancak zamanla tanrıların tüketilmesi ve sanrı olduklarının anlaşılması toplumu tek tanrıcılık sanrısına doğru sürükledi. şeytan bir tanrı olmaktan çıkartılıp yine tanrı tarafından yaratılmış ve doğru yoldan sapmış bir samimiyet test edicisi haline getirildi. böylelikle insani davranışlara bir kontrol mekanizması da ortaya çıkartılmış oldu. tanrı iyilik yaparken hatırlanmaya, en doğal insani davranış biçimlerinin bazıları yaratılan sanrının başka bir sanrısına yüklenmeye başlandı. zor durumda kalan insan (öyle zanneden) yarattığı sanrıdan af dilemek için bir mekanizma daha oluşturmuş oldu. kötülük yapınca şeytana havale edilen eğilimler iyiliğin timsali tanrılar tarafından (ya da allah) affedilir oldu. bir nevi suç ve ceza gibi. birey toplumsal yasaların karşı çıktığı şeyleri de böylelikle bir mekanizma içine sokmuş bulundu.
işte bu noktada insan beyninin muhteşemliği gözler önüne çıkıyor. çünkü beyin kendi yarattığı iyi ve kötüyü savaştıracak bir mekanizma olarak allah ve şeytan adlı iki kutbu yaratmış oldu.
semai dinlerin yapısıyla uyuşmayan varsayımdır. ne islam'da ne de yahudiliğin ve hristiyanlığın şimdisinde şeytan bu tip bir şekilde oluşmuş bir öğe değildir. şeytan, bir melektir. ilk insan adem'e secde etmediği için azazil olan adı cennetten kovulunca şeytan* haline gelmiştir.
inanç insanoğlunun bir çırpıda izah edebileceği bir olgu değildir. bu tarz iddialar nacizane insan beyninin algı sınırında olsa bile güdüsel olarak hazmedilemez. bu güdünün izahı ise allah ın nelere kadir olabileceğinin sınırsızlığında gizlidir.
tarih boyunca, ortada sürekli olarak var olan bir soru var hatta bir sorun. kötülük.
bunu çözmeye çalışmışlar insanlar. kötülük/kötülük sorunu/kötülük problemi başlıkları altında. efendimiz spinoza beyin hollandalı bir rahip ile yaptığı mektuplaşmada da en çok bu konu irdelenmiş, kötülük mektupları zaten olayın adı da. buna bugün avamın kafasındaki tanrı varsa neden kötülükler var sığlığı kapsamında da araştırdığını söyleyebiliriz.
efendimiz baruch spinoza beyefendinin izni ile, var olan dinlerin genelin de ve hepsini islama kadar çoğaltarak geometrik yöntemle izah edelim, tanrının samimiyueti ve samimiyetsizliğini.
kötülük var. tanrı da var. şimdi islamın tanrısı, bizleri yaratmış ama kötülüğü de yaratmış ve bizlerden iyi olmamızı bekliyor. bu arada kendisi omnipotent yani herşeye gücü yeten. bunların hepsi onun iddiası.
şimdi;
eğer tanrı sonsuz güçlü ise ama kötülük yine de var ise ve tanrı kötülüğe engel olamıyor ama yine de bizim iyi olmamızı istiyor ve iyi olmamız için desteğini sunuyor ise o zaman adaletlidir ama yalancıdır da çünkü sonsuz güçlü değildir kötülüğe engel olamadığına göre ve bu da onun samimiyetsiz olduğu anlamına gelir.
eğer tanrı sonsuz güçlü ise kötülük de var ise tanrı kötülüğe bilerek engel olmuyor ve bizden de iyi olmamızı bekliyor ise o zaman kötülüğe engel olmayarak hem adaletsiz hem de samimiyetsiz davranmaktadır.
sonuç olarak tanrı adaletli de olabilir adaletsiz de ama samimiyetsiz olduğu kesindir.
bunu tarih boyunca alt alta yazabilecek ve zaten yazan bir çok zeki insan yaşadı ve bunların bir kısmı da ellerinde parşömen ve tüy oturmuş tanrı dizayn ediyorlardı. bu tanrı dizaynların da da eğer elinizde çok tanrı varsa salt kötülük yapan tanrıya ihtiyaç duymazsınız kötülük sorunu nu açıklamak için. keza tanrılar hilekar ve düzenbaz davranabilirler dönem dönem, yunanda ares ve hades bu işi hallederler, ama en ünlüsü hiç şüphesiz kuzey sagalarının rock yıldızı lokidir hilekarlıkta ve düzenbazlıkta.
ama sayıları eksiltir, ve omniscience, omnipotence, omnipresence, omnibenevolence bir tanrı tasarlar iseniz o sonuncu omnibenevolence götünüze kaçma eğilimindedir çünkü ortada kötülük problemi vardır. ve o problem of evil (korkutucu derecede ahlaki olmayan) çözümlemesi de yapılmak zorundadır. bu dizaynın en sorunlu noktasıdır orası. çünkü tanrı kötülük problemini çözmeyerek ve kendisi yaratarak ne kadar samimiyetsiz olduğunu göstermiştir.
bu noktada da zaten şeytan super bir çözümdür. karşıt bir itaatsiz. kendi kendine varolamasın ama o da sorun, o zaman itaatsiz olsun. hem azıcık içine özgürlük de katalım. böylece de insanlara özgür iradenin çok ileri uçlarda seni nerelere getireceğini bilinçaltına pompa etmiş oluruz diye düşünülmüş olmalı. bu karşıt itaatsiz tanrının da izni ile insanları etkilemey çalışsın, böylece tanrı engel olabileceği sonsuz gücü ile iki dakika da yok edebilceği bir şeyi insanlardan beklesin. samimiyetine ve adaletine kavuşsun.
çok yaşa şeytan sen olmasan, tanrı samimiyetsiz ve adaletsiz kalacaktı. şimdi ise sayesinde tanrı bize hepimize free will butonu on halde bir hayat sunuyor. abuse etmeyin ama. hepimizin özgür iradesi var suistimal edersek bu tanrının samimiyetsizliği değil bizim yaradılışımız. insanpğlu haindir algısı da koyduk arada topluma. olm, süper oldu ya bu tanrı bu sefer, dedirtir bir dizayn.
muhteşem bir kurgu. kurgulayanı tabrik ediyorum. bir kitap ancak bu kadar güzel kurgulanabilir ve bir insanlık düşmanı olarak tanrı ancak bu kadar güzel dizayn edilebilirdi sanki insanlık için varmış gibi.