kafam güzel olmasa uzuuun uzun yazmayı istediğim ama kısa kısa keseceğim konudur. ayrıca esas tanıma gelelim: tanrı' nın, insanlarına hiçbir şüphe kırıntısı olmadan ve kesinlikle sorgulamadan sormadan kendisine inanmayı zorunlu kılması üzerine ortaya çıkabilecek gerçekliktir. kendine güvenseydi zaten sadece kendi varlığını söyler çekilirdi, şüphe kırıntısı bile barındıranı inanılmaz azaplarla, hayal edilemez cehennemlerle korkutmazdı. gerçi bu soruyu bir kere soran inanmıyor arkadaş, korkusunda haklı. yoksa...
yoktur efendim öyle birşey. tanrı, şüphesiz inanmayı zorunlu kılmıyor. emrediyor. itaat edersin etmezsin, sana kalmış. zorunlu kılmakla emretmek farklı kavramlar. varlığını alenen gösterecek olsa neden sınava tabi tutsun "inanacaklar mı?" diye? evet tanrı kulunun itaatsizlik halinde ne berbat azaplara sürükleneceğini söyleyerek bir nevi tehtid eder. ama bu gaddarlığının misli misli fazlasıyla da merhametlidir. affedicidir. çok klişe olacak ama; sen bir adım gidersin o on adım gelir.