iftar tutanın falezlerde tutulamaması durumudur. ya da dünyaya kazık çakacağını düşünen kişi söylemidir. şu ya da bu şekilde hepimiz öleceksek tanrının sahip çıkması kavramı biraz düşündürücü değil midir?
dinine karşı, bir dini yok ise eğer, islam'a karşı cehaletin bir ürünüdür. islam'da sünnetullah denilen değişmez kanunlar vardır. allah direkt müdahale eden veya aristo mantığı ile kenara çekilen değildir. koyduğu kanunlarla kainatı yönetendir. çocuğuna sahip çıkması için ana, baba ve mahalle ve şehir halkını sorumlu tutmuştur. birilerinin beklediği gibi zeus'un kızınca yıldırım fırlatması gibi bir tanrı inancı islam'da yoktur. ölen veya öldürülen veya tecavüz edilen her çocuk, öncelikle ana babasından, ardından akrabalarından ve ardından yaşadığı şehir halkından sorulacaktır. ve soru şu şekilde olmalı idi:
"allah boşuna içkiyi yasaklamamış" çıkarımı yapabileceğimiz olaylar bütünü.
gidip içmişler. sonradan o güzel kafayla tehlikeli bir iş yapmışlar, nedeni ise akıllarının başlarında olmaması. yani içkinin yasaklanmasındaki asıl neden.
din hakkında 3-5 kelime dışında bilgisi olmayan inançsız bünye de "içki içme diyen allah'ı" sorumlu tutmuş. evet iki insanın ölümü elbette üzücü bir olay da bundan allah'ı sorumlu tutan bünyeye de allah akıl fikir versin. ben içki içene birşey demem ama içki içmenin sonuçlarını, onu yasaklayan allah'a bağlayan bünyeye acırım.
o da birşey mi, tanrı gelmiş geçmiş bilmem kaç milyar insana sahip çıkamamış o zaman. herkes bir şekilde tanrıya emanet zaten. böyle mi düşüneceğiz? sen alkol al, milletin ayık yürüyemediği falezlere sarhoş çık ondan sonra tanrı'ya laf et.
bence evrenin derinliklerinde, dünyaya milyonlarca ışık yılı uzaklıkta bir gezegende yaşam oluşturdu yaradan ve onunla uğraşırken tabii dünya yı unuttu, dünya şu anda kendi halinde dönüyor duruyor.
--spoiler--
bazı ramazanlarda falan iftar tutardı, ve sık sık tanrı kelimesini kullanırdı ama bu kez biraz daha sık kullanmıştı bu cümleleri.
--spoiler--
yazar burda zaten din hakkında ki bilgisini ortaya koymuş!
--spoiler--
emre ve eren antalya'ya gitmişlerdi, kız arkadaşlarıyla birlikte atatürk parkında dolaşıyorlarmış, falezlerde, biraz da alkollülermiş, falezlerin kenarında oturuyorlarmış ve iddialaşmışlar duvarın üzerinde yürüyebilir miyiz diye.
ilk olarak emre çıkmış yarım metrelik duvarın üzerine sonra eren.
ama eren alkolün etkisiyle dengesini kaybetmiş...
--spoiler--
düşün ki tanrı seninle sims oynuyor. kurallar belli. uyarsan ne ala, uymazsan yanarsın. inanmıyorsan inanma ama inananın tanrı'sını da iki çocuğa sahip çıkamayan ebeveyne indirgeme.
--spoiler--
bazı ramazanlarda falan iftar tutardı.
--spoiler--
hele biraz daha öğren de gel, olmamış. eksik bilgi ile yanlış düşüncelerin dibine çilingir sofrası kurup haddini aşmaya gerek yok. özgür irade gezegeninin iki elemanı kıyak kafayla azraile çalım atmaya kalkarsa, boğanın önüne kendini atan gerzek gibi olur sonu.
bu tanrının suçu değil kuzenlerinin şaşkınlığı.
2006 temmuz ayıydı, kuzenlerim eren ve emre kız arkadaşlarıyla birlikte tatile çıkacaklardı. teyzem onları uğurlarken çok duygusaldı, "tanrı sizi korusun" diyordu, "kendinize dikkat edin, tanrı'ya emanet olun"...
emre ve eren annelerinin bu abartılı davranışları karşısında biraz mahcub olmuşlardı çaktırmadan gülen kız arkadaşları karşısında.
teyzem başı açık bir kadındı ama yine de biraz dinci sayılırdı, bazı ramazanlarda falan iftar tutardı, ve sık sık tanrı kelimesini kullanırdı ama bu kez biraz daha sık kullanmıştı bu cümleleri.
iki gün sonraydı, kaan beni eve bırakmıştı ki içeri girer girmez çığlıklar duydum, annem kendini kaybetmiş ağlıyordu.
"anne, annee noldu?" sorularıma "eren" diyebildi, "eren ölmüş".
şok olmuş odama koşmuştum, yatağıma uzanmış çağdaş laik ve modern bedenim kas katı kesilmiş tavana bakıyordum. duygularım o kadar tuhaftı ki, en basit şeye bile ağlayan ben ağlayamıyordum bile, sadece tavana bakıyordum, içimde derin bir boşluk.
anlamaya çalışıyordum olmuyordu, daha iki gün önce tartıştığım insan artık yoktu ve hiçbir zaman da olmayacaktı, uyuya kalmışım.
bir kaç saat sonra uyandığımda annem yoktu, teyzemin yanına gitmişti, birazdan bende çıktım.
emre ve eren antalya'ya gitmişlerdi, kız arkadaşlarıyla birlikte atatürk parkında dolaşıyorlarmış, falezlerde, biraz da alkollülermiş, falezlerin kenarında oturuyorlarmış ve iddialaşmışlar duvarın üzerinde yürüyebilir miyiz diye.
ilk olarak emre çıkmış yarım metrelik duvarın üzerine sonra eren.
ama eren alkolün etkisiyle dengesini kaybetmiş...
ama tanrı...
kendisine onca dualar edilen tanrı onları koruyamamıştı...