Bana göre; kitabın yazarı bakmış islam dini hoşuna gitmiyor, yeni din icat edeyim, hem batılıların hoşuna gitsin, hem Atatürkçülerin hoşuna gitsin demiş. Kendisini de mehdi ilan etmiş. bir bakıma zamanımızın "samirisi" (bkz: samiri) diyeceğim bozguncu adam tarafından yazılan kitap.
-Bir erkek, bir kadına tecavüz ettiğinde, peşinden gelen olayların seyri, o toplumda iffetin nasıl yaşandığını haber verir.
-tecavüz gerçekleşti. kadın perişan durumda. ne oldu şimdi?
-toplumun gözünde kim kirlendi?
-toplum kadının haline çok üzülse de, kadın kirlendi elbette. başkası onunla evlenmeyeceği için, tecavüzcüsüyle evlendirilmesi yüksek ihtimal.
-bir tecavüzün gerçekte kirletmesi gereken tek kişi, tecavüz edendir. mağdur kadın, ilk günkü gibi masumdur, bembeyazdır. saldırıya uğramıştır ve hiç bir suçu yoktur. kirlenmesi için bir suçunun olması gerekir. kendisiyle evlenecek bir eş bulamayan kişi, mütecaviz kişi olmalıdır. eğer, bunun tam tersi geçerliyse, mağdur olan masum olansa, o toplum iffet kavramını yanlış anlamış demektir.
konuları farklı bir bakış açısıyla biraz daha derinden inceleyen kitap. bence hayranlık duyulası bir beyin fırtınasıyla yazılmış. soru-cevap şeklinde ilerleyen kitapta, soru soranın da cevap verenin de aynı kişi olduğunu bilmek, ona beni hayran bıraktı.
burak özdemir'in tanrıyla msn üzerinden konuşur gibi kurguladığı kitabıdır. bu kitapta yazarın "şeytanın aslında kötü çocuk rolünü üstlendiğini ancak iyi olduğunu" vurgulaması dikkatlerden kaçmamıştır. lucianizm öğretilerine yer verdiği söylenir.
hiç kutlanılmamış ve hiç pasta yenmemiş , hiç mum üflenmemiş ve sanırım "nasıl olsa pat diye oluyo lan" gerekçesiylede hiç dilek tutulmamış olan tek doğum günüdür sanırım.
askerde okuyup bitirdiğim ve bir çok şeyi farklı düşünmemi sağlayabilen kanımca başarılı burak özdemir kitabı. elazığ ktm de çalınan çantamla o da gitmiştir. hediye idi çok üzüldüm.
Çarpıklıklarla dolu bir kitap, amacı dahilinde tanrının reklamcılık işine girdiğini görüyoruz.
Bazı yönlerinin reklamını yaparken bazı yönlerinin bazrşz bir şekilde hasır altı etmeye çalışıyor.
Yazarın büründüğü karakterde bu durumlarda 3 maymunu çok iyi oynuyor tanrıya şakşakçılıktan başka birşey yapmıyor**
Birde dikkatimi çeken nokta tanrının kitabın ortalarına kadar atılmış olan evrim konusunu açıklamakta aciz kalmasıdır. Tanrı "olan olmuş evrim gerçekleşmiş şimdi bunu biz nasıl sahipleniriz" derdindedir.
Kitabın inanmayanlardan yüz bulamayacağı gibi inançlı okuyuculardan da tepki alacağı kesin. Zira ibadetlere özellikle namaza ters yaklaşımı hiçbir kalıba uymuyor.Bir 21. yüzyıl müslümanı tarif etme çabası içerisinde.
Adı tanrının doğum günü olacağına "beyaz müslümanın el kitabı" da olabilirmiş.
kitapta doğru ve yanlış olan ibareler olabilir fakat benim anlamadığım konu neden bu kadar kitabın ismi üzerinde kelime oyunu yapıldığıdır.
--spoiler--
bana göre yazar tanrı'nın imajını yeniden insanların gözünde düzelttiği gün o'nun için doğum günü gibi olacaktır demeye çalışıyor. tabii bu benim fikrim...
--spoiler--
şimdi kitaba gelelim, kitapta binlerce anlamlı tespit var bunların yanında anlamsız olan tespitler de var tabii ama genel olarak yazar iyi iş çıkartmıştır benim gözümde. yok efendim ben 80 sayfa okudum ve kitabın iğrenç olduğuna karar verdim, yok efendim böyle isim mi konulur bi kitaba diyen insanlar çok var etrafımda ve etrafınızda fakat durum şu ki eğer kitabı merak ediyorsanız sonuna kadar okuyup ondan sonra eleştirin ya da övün derim ben. sakın yanlış anlaşılmasın sözlerim kitabı övmek ya da yermek için yazmadım bu yazıyı sadece şunu tekrar vurgulamak isterim ki iyi ya da kötü bir eser çıkartılmışsa ortaya yererken bile seviyeli olmalıyız ve belli başlı kalıplara takılıp kalmamalıyız.
tekamül sürecini, dinin yozlaşmasıyla alakalı örnekleri, ne kadar saçma bir şekilde gözlerin kör edildiğini anlatan subjektif gibi görünsede düşününce "ulen harbiden doğru haa" tarzında tepkiler verilebilecek güzel kitap.
Kitabın ana fikri ne doğum günüdür ne de insanın kendini peygamber sanarak tanrı' yla konuşmasıdır. Tanrı' nın doğrum günü kinayesiyle anlatılmak istenen şey, Tanrı' nın doğması değil, Tanrı' nın üflediği nefesten yaratılan insan ruhunun yine tanrı' ya dönmesi yani tekamül sürecini tamamlamasıdır. Tanrı' nın insanların gözünde yeniden doğması, yeniden farklı bir anlamda anlaşılmasıdır. Bu anlatımın röportaj şeklinde soru-cevap olarak yapılması ise 617 sayfalık bir eserin okuyucuyu sıkmamasına yönelik bir edebiyat taktiğidir. Bu taktiğin dolaylı olarak diğer bir amacı da, insana tanrı' yla konuşma şansı verilmişçesine gizemli ve merak uyandıran bir hava yaratarak, okuyucunun ön yargılarını engellemektir.
Kitabı ve aynı zamanda Kur'an-ı okuyan bir insanın, yazarın kendi bilgi ve tecrübesiyle böyle bir kitap yazamayacağını anlaması fazla uzun sürmez nitekim, çünkü kitapta Tanrı(DONA) ağzından verilmiş cevapların büyük bir bölümü Kur'an' dandır ve bazı ayetlerin üstünde düşünmek, sorgulamak, araştırmak gerekir. Haliyle bu arkadaşın yaşamındaki ilkokul,lise, ünv vs. gibi aşamaları çıkarırsak 10-15 senede Kur'an-ı çözmüş olması pek de mümkün değildir. Belli ki çok bilge ve dini konularda ihtisas yapmış bazı kişilerden oldukça destek almış ki bence mahsuru yoktur. Aşağıya yazacağım ayeti dikkatle okuyun...
"Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden dört şahit tutun. Eğer şehadet ederlerse, onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun" (Kur'an-ı Kerim Nisa Suresi 15. Ayet)
Şimdi öyle bir toplumdayız ki, zina affedilemez bir suç.(kadın açısından) Hatta daha ileri(!) müslümanlar ne yapıyor, recm...
Peki Tanrı' nın kelamı ne?
1- iki kişi arasındaki bir suç için dört şahit istiyor.
(Gözüyle gören dört ayrı kişi. Hani arkadaşınızla geneleve gittiniz, girdi odaya, çıktı on dakika sonra ve gidelim dedi. Kadın zina yaptı mı? Yaptı? Gözünüzle gördünüz mü? Hayır? Belki sadece konuştular, kız bakire olduğunu ve mafya tarafından zorla çalıştırılmak istendiğini söyledi ve arkadaşınız çıktı dışarı,emin değilsiniz... Hadi gerçekten siz gördünüz, 3 şahide daha ihtiyacınız var gözüyle gören)
2- Her şey tamam, taşı deldiniz ve dört şahit tuttunuz.(ki yalancı şahitliğin cezasını bilirsiniz)Şehadet getirerek tövbe etme yolu açık hala kadına...
3- Üstüne bir de "evde alıkoyun" diyor Allah, toplum kendi kafasına göre ceza vermeye kalkar da öldürür veya zarar verir diye... Korumanızı istiyor.( bunu kendi kafasına göre hapis cezasına çevirmeye kalkanlar da olabilir, artık herkesin kendi anlayışı ne diyelim.)
Bu ve benzeri konuları aydınlatıyor bu kitap işte, Kur'an-ı hayatında eline almayanlar için. Elbette 617 sayfa boyunca her cevap ayetlerle değil, zaman zaman kendi sorularının cevabını veriyor yazar, sorgulayan, doğruyu ve gerçeği arayan Hz. ibrahim edasıyla... Ama sevgiyle yaklaşıyor insanlığa, hoşgörüyü aşılıyor ve dinimizi hacıdan hocadan değil, bizzat Allah' ın kendi ayetlerinden öğrenmemiz için Kur'an' ı mutlaka okumamız gerektiğini vurguluyor. Tabi insanların hocaları hacıları atlayıp direk Allah ile iletişime geçmesi, o yoldan para kazanan aracıları kızdırabilir tıpkı kilisenin hristiyanlık üzerindeki kurduğu baskı gibi...
Zaman kaybettirmeyi bırakın, hayatınızda kendinize daha fazla zaman ayırmanızı öğütleyen ve farklı bakış açıları kazandıran bir kitap.