hanginiz albert einstein' ı canlı olarak görüpte inkar etmişte, kainatın yaratıcısını hemen gel deyince gelmedi diye inkar etmiş ki? zamanı var daha. görünce tatmin olursunuz denilecek durum.
edit: önce okuyaydın be güzel kardeşim, sonra eksilerdin. kaçmıyoruz sonuçta, entry de silmeyeceğim için okuyup ona göre karar verebilirdin. nasip.
kök hücre yöntemiyle her türlü organ ve uzuv kısmen de olsa yapılabilmektedir. tırnak yapmak ya da yapmamak allahın varlığını ya da yokluğunu kanıtlamaz. bu sadece teknolojinin gelişimiyle alakalı.
sonsuz bir varlığın; kısıtlı bir yaratık tarafından görülmesi ya da hissedilmesi talebine karşılık, bu talep sahibine geri zekalı diye haykırmama sebep olan söylemdir.
birgün imam ı azam ebu hanife yoldan geçerken herkez ayağa kalkıp selam vermeye başlamış. yaşlı kadının teki ayağa kalkmamış. demişlerki;
'ey kadın sen ne yapıyorsun? kalksana ayağa ebu hanife geldi'
kadın;
'ebu hanife mi? oda kim?'
millet gülmüş;
'allah ın varlığını 1001 yolla ispatlayan kişi'
bunun üzerine kadın imam ın yanına gitmiş;
''evladım sen allah ın var olduğuna dair 1001 çeşit delil getirmişsin doğrumu?'
ebu hanife;
'evet teyzeciğim'
kadın;
''evladım, senin onun varlığından şüphen mi var ki ispat ve delil getirme ihtiyacı duydun.'
ebu hanifenin tepesinden aşağı resmen kaynar sular dökülmüş gibi terlemeye başlar ve;
'ben sana kurban olayım teyze. ben böyle teslimiyet görmedim.'
şimdi biz allah ın varlığından şüphe ediyoruz değil mi? ispata falan gerek yok. kabul edilsede edilmese de allah var, kıyamet var, sırat var, kabir azabı var, melekler ve cinler var. ebedi bir cennet ve güzellikleri var, taaa gözeneklere nüfuz eden cehennem var. inansak ta var, inanmasak ta.
bir varlığın görünebilmesi için, onun bir mekanda vücut bulması gerekir ki, bu allah'ın varlığı inancına aykırıdır. allah, mekandan ve cisimden münezzehtir.
şura suresi 51. ayet;
"Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakîmdir."
Sahih el-Cami es-Sağir (2960), ibni Huzeyme (185) hadisi;
"Bilmiş olunuz ki hiç biriniz ölmeden Allah'ı göremez"
Araf Suresi, 143- Ne zaman ki, Musa, mikatımıza geldi, Rabbi ona kelâmıyla ihsanda bulundu. "Ey Rabbim, göster bana kendini de bakayım sana". dedi. Rabbi ona buyurdu ki; "Beni katiyyen göremezsin ve lâkin dağa bak, eğer o yerinde durabilirse, sonra sen de beni göreceksin". Daha sonra Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir ediverdi, Musa da baygın düştü. Ayılıp kendine gelince, "Sen sübhansın", "tevbe ettim, sana döndüm ve ben inananların ilkiyim," dedi.
şu an hangisi olduğunu hatırlamadığım peygamber bir allah' a kendisini görmek istediğini söylemiş. Allah peygambere yüzünü gösterirse peygamberin, kendisinin nuruNA dayanamayacağını söylemiş. O ısrar edince ALLAH CEMALini karşıdaki dağa gösterince dağ nura dayanamayıp, paramparça olmuş. Bunun üstüne peygamber vazgeçmiş.
Muhtemelen ahirette de insanların Allahü teala ile yüz yüze görüşemeyeceği söylenir.
kör olmak ille de gözlerin maddeyi görmemesi değildir.
baktığını görüp algılayamamaktır esas körlük.
gönül gözünün körlüğü acı verir ama gözleri görmediği halde mutlu olan insan da tanıyorum ben "rabbime şükür" diyebilen.
benim bildiğim, imanının büyük bölümünü kaybetmiş bu ateist veletler içlerindeki tanrı özünün kendisi gibi kabasaba olmayan narin sesini susturmak için tantana çıkarır .
sahiden yürekliyseniz susup da dinleyin, bir teslim olun o narin sese. var mı yüreğiniz, ha?