-Ölüm ötesindeki cennet-cehennem kavramlari ne demektir?
-Siz, milyon yillardan beri gelen bir programi uyguluyorsunuz. Bu programin içinde, yillardir yerlesik bazi korkulari yasiyorsunuz. Aslinda bir gücü kullaniyorsunuz, Bu gücü belirli bir sembolizma haline getirmek için, bir sürü sey kullanmak zorundasiniz. Bu da cennet, cehennem gibidir, iyilik yaparsan cennete gidersin, kötülük yaparsan cehenneme. Aslinda hemen hiçbirinizin cehennemden kurtulmamasi gerekir çünkü siz tam bir bencilsiniz. Bu insanoglunun kendi yapisinda var, eger dogada yasasaydiniz yasamak için öldürmek zorundaydiniz. Bu doganin kendi yapisidir, bütün galaksiler için geçerli, düsünce tarzinizda cennet cehennem gibi sistemler olmasaydi, sizi durduracak bir engel olmasaydi yasamak için karsiniza çikani yok edecektiniz. Bu zaten her varlikta olan birsey, ruhlarda, enerjilerde var. Enerji gelismek için küçük enerjileri yutar, büyümek zorundadir. Bu bir tür kanun, degistirmeye imkan yok ama bir cennet, cehennem kavrami yaratilarak bu kanun bir yere kadar durdurulmustur. Bu olmasaydi birbirinizi devamli öldürürdünüz, insanlar daha tekamül etmis olamazlardi.
Afrikada bir deri bir kemik kalmış zavallı bir çocuk, ineğin poposuna ağzını dayamış bekliyor. dışkılasada karnımı doyursam diye. öteki tarafta kasesi elli dolara çorba içenler ve gecede bir milyon dolar kazanan insanlar. ve daha verebileceğim onlarca örnek.
Tanrım kusura bakma ama ben senin adaletini seveyim.
özellikle çılgın ötesi bir hayvansever olan ben, hayvanlara yapılan akıl almaz işkenceleri gördükçe tanrıya saygım azalıyor.
yaratıcıya inancım tam ve sarsılmaz. onun adaleti var evet, ama bildiğimiz türden bir adalet değil.
hamile bir sokak köpeğine defalarca tecavüz edip (rahmi dışarı çıkmış artık hayvanın) karnını yarıp yavrusunu dışarı çıkarıp, anne ve yavrusunu ateşe vererek öldüren insanlar öteki tarafta cezalandırılsalar ne cezalandırılmasalar ne. o acıyı yaşamışmı o hayvan yaşamış. olay bitmiştir.
öte yandan on bir yıldır bu konuları araştırıyorum. gizli örgütler ve yeni dünya düzeni hakkında onlarca kitap, makale okudum. türkiyenin en sağlam majisyenlerinin yazdıkları kitaplarıda okudum.
başka boyuttan zeki varlıklarla telepatik yollardan iletişime geçen insanların yazdığı kitapları okudum.
yine başka boyuttan bilge bir varlıkla iletişime geçen türk, tanıdık bir yazarla muhabbet ettim hemde defalarca.
"cennet ve cehennem sorulduğunda bu varlıklara cevapları; siz çok ama çok uzun yıllardan beri süre gelen bir sistemi kullanıyorsunuz. bu sistemi kullandığınız halde bile dünya kaos içinde, kullanmasaydınız olacakları zaten tahmin edebilirsiniz biraz düşünürseniz" şeklinde cevap veriyorlar. türkiyenin gelmiş geçmiş en büyük majisyenlerinden rahmetli bülent kısa'nın bir akrabasıyla telepati yoluyla irtibata geçtiği yine başka boyuttaki bilge bir varlıkla olan ropörtajına internetten ulaşabilirsiniz. bu varlıkta aynı lafları söylüyor ve çok daha ilginç şeyler hakkında bilgilendiriyor bülent kısa ve akrabasını eh dolaylı olarak bizleride tabi.
birsürü bu konuda kitap var fakat en etkileyicilerinden biri "aslan halkı - gelecekten interkozmik mesajlar"
bu kitabı mutlaka okuyun.
yaratıcı şüphesiz var fakat dinin dayattığı dogmalardır sahte olan.
hala koyun halkım ; yok dişleri fırçalamak oruç bozarmı, yok efendim kıçımı kaşısam orucum bozulurmu soruları soruyorlar.
kendi nefsin için tutuyorsun bu orucu. nimetlerin değerini bilmek adına.
bunlarla millet kafayı yemiş durumda, anlamak mümkün değil.
insanların ne yapacakları ezeli ervahta belli olmuştur.*
örneğin 3 kişi günde 8 saat duvar ördüler. patron geldi birinciye 5 lira,
ikinci şahsa 10 lira, üçüncü şahsa 20 lira verdi. az para alan işçi demez mi;
"biz aynı çalıştık patron, o neden fazla para alıyor? aynı emeği verdik." diye?
ama başka birisi gelse; gönlünden kopar birine 5, birine 10, birine 20 verir.
o insanların; "buna niye fazla verdin, bana niye az verdin?" deme gibi bir hakkı var mı? yok.
gönlünden kopmuş vermiş. allah'ın adaleti de böyledir.
dünya bir imtihan dünyasıdır ve kanaat etmek bizim için daha iyidir. bizim soru sormaya hakkımız yok.
bizim itaat etmemiz lazım. verdiği bir gözün ne kadar mühim olduğunu, trilyonlar harcasan bir göz
elde edemeyeceğini biliyor musun? mevla kuluna evlat verir. dünyanın bütün profesörlerini toplasan sana bir tane
o çocuktan yapabilir mi? biz körüz. hep daha fazlasını istiyoruz. elimizdekilerle yetinemiyoruz.
sen bir yürümenin nimetini, parmağının oluşturduğu fonksiyonları biliyor musun ya? hiçbir
robota uygulayamıyorlar insan elinin fonksiyonlarını. bunu illa elin kopunca mı anlayacaksın?
diyeceğim odur ki, en büyük zenginlik kanaattir. haline kanaat eden insan; bir kuru ekmekle bile
dünyanın en zengin insanıdır. eğer kanaat etmiyorsa, trilyonları olsa küçük görür.
inanmak istenilendir, ama olmayandır. görülemeyendir. yaşadığımız çağda ve daha öncesinde hep kötüler kazanmışsa ve onlarda bu soyut adaletin varlığına bizi inandırmaya çalışıyorsa inanmak neden?
doğuştan varlıklı insanlar bu adaleti pek savunmaz. zira adalet onlara bir pizzacı kadar yakındır, oysa biz fakirler, adalete en muhtaç insanlar hep bu soyut kavram için çırpıır dururuz.
inanmak istenilen ama olmadığını defalarca yüzümüze çarpandır. varsa bile bundan sonra artık eksik kalsın.
cennette hurilerle sevişmek için iyi bir insan olmaya çalışmıyorum. sadece sosyal varlık olan insanın böyle olması gerektiği için iyi insan olmaya uğraşıyorum. bu yüzden adalet istiyorum ve dünyada istiyorum bunu soyut olan başka yerde değil. tüm varlığımla burada.
sevdirir önce, sonra sizi imkansız talihsizliklerle ayrı tutar birbirinizden. isyan edersiniz, zorlarsınız. yıllarınız geçer, en taze, en yeni, en genç yıllarınız. zorlamaya devam ettikçe karışır işleriniz. Bir gece vakti yine yangın alır ortalığı. içtirtir yani dolasıyla, haram dediğini içtirtir yavşak. şöyle bir bakarsınız geriye, ateşlik olmuşsunuz tamamen. adaleti budur işte.
arka bahçesindeki karıncalarla mal mal oynayan bebenin tekidir tanrı. kendi eğlencesinin peşindedir, ne bok yediğini kendi bilmez de, vardır işte birer adet cenneti, cehennemi.
not: yüce bir yaratıcının varlığına inanmam, hadi ateist diyelim ona kısaca, her türlü eksinize ve özel mesaj tacizinize talibim.
bugün tanrı nın adaletini rahatça konuşabiliyorsa insanlar demek ki tanrı nın adaleti vardır. 200 tane evi olan insanı kıskanmak aptallıktır, sağlıktan öte gerisi yalandır. hepinizin sağlığı yerindeyse tanrıya şükredin.
not: insanoğlu nun en büyük düşmanı nefistir. nefis, insana herşeyi yaptırır. bir insan başka birisini hep kıskanır. evi olan arabası olan birisini imrenerek izler. ama ne mal ne mülk önemlidir. sanıyor musunuz ki 200 evi olan birisinin hzuru vardır ya da sanıyor musunuz dünyanın en zengin adamı mutlu? demem o dur ki sağlığınız yerindeyse, huzurunuz varsa bu önemlidir.
not2: mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan, mal sahibi mülk sahibni hani bunun ilk sahibi?
tanrı'nın adaleti yoktur.
tanrı kibirlidir.
tanrı özgür irade verip, benim istediğim gibi biri olmazsanız cehennemde kül ederim tehditlerinde bulunan anti humanistin tekidir. b