kesinlikle yeryüzünde olmayan bir adalet sistemidir. afrikanın sefalet içerisinde olmasına göz yuman bir tanırının adaletinden bahsetmek çok saçmadır. öldükten sonra ki hayat da tabi o da varsa olacağı tartışılır bir konudur.
kainatta her şey sebep - sonuç ilişkisine dayalı olarak yaratılmıştır ve her şey muhteşem bir denge dahilinde, inanılmaz sistemli bir şekilde çalışmaktadır. insan bedeni ve organları, yeme içme, nefes alma, hissetme... her şey bir denge ve sistem dahilinde.
misalen; hayvanlar alemi... tamamının etçil olduğunu bir düşünsenize ya da tamamının otçul olduğunu... ya da leşçilerin olmadığını. yerin altında bile, yerin üstünde bile, suyun altında bile...
bir dengeden bahsediyoruz, bu denge insanlar arasında da olmalı.
herkesin zengin olduğu bir dünya düşünün ya da herkesin fakir... peki allah ne diyor? yardım edin diyor, paylaşın diyor; emrediyor bunu. bu dünya üzerinde herkesin islam'a göre malının zekatını verdiğini, ticarette kar marjına uyduğunu, akrabasını, komşusunu düşündüğünü, israftan kaçındığını bir düşünün; sonra tartışalım.
dünya bizim için oldukça geçici bir mekan olduğundan -ki bunu gelip geçenlerden biliyoruz- allah'ın adaletini iliklerimize kadar hissedeceğimiz yer hesap gününden sonra yaşayacağımız yer olacaktır. çünkü hayat sonsuzdur ve sonsuzun yanında bütün sayılar değersizdir. Bu ister 70 yıllık ortalama insan ömrü olsun isterse milyarlarca yıllık evrenin ömrü olsun farketmez, sonsuz hayatın yanında gelip geçici ve değersizdir. kısacası imtihandır.
allaha inanan adam cennete cehenneme de inanır. cennete cehenneme inanan adam dünyada elinden geldiğince çabalar, evet başına kötü şeyler gelebilir ama bu da sınavın şartıdır.
dua ise ayrı bir konu. her allahın kulunun duası kabul olsaydı, sınavın bir anlamı olmazdı o zaman. herkes zengin herkes güzel olsaydı, farklılıklar olmasaydı zaten cennette olurduk dünyada bir işimiz olmazdı.
önce biraz oturup düşünün ondan sonra buraya istediğinizi döşeyin.
hani nerde? Denilen adalettir..eğer beni sen yarattıysan bu kadar acı çekmeme de göz yummazdın.. Kıyamazdın.. Hepsini de yaptın.. Senden ne bekleyebilirim ki daha?
bak güzel kardeşim, senin fakir diğerinin zengin olması sınavın adaletli olduğu gerçeğini değiştirmez. sen fakir yaşarsın, gücünün yettiği kadar iyilik yaparsın, sofranı birine açarsın zaten sınavı baştan kazanırsın.
ama zengin adam belki zenginlik uğruna onlarca insanın hakkına girecek, zalimlik yapacak, yetim hakkı yiyecek? bunları yapmayan tabii ki vardır ama yapması daha olası.
evet belki zor bir hayat yaşıyorsun, olabilir ama inanıyorsan bunun karşılığını öbür tarafta alacaksın.
son olarak da şunu söyleyeceğim, allah çalışana rızkını verir. er yada geç.
bilinmeyen, bilinmediğinden çıldırtandır.
bu adalet öyle bir kalıpta ki...
tarif yok!
bakarsın öylece.
düzen olsun diye tanrının bir adaleti olduğu atılmış önce ortaya.
neden? ve nasıl?
sana derler ki hep; çalma, çırpma, asma, kesme, adam ol!.
ne mi olur uymazsan?
tanrnın adaletsizliğine uğrarsın, günahkar olursun!
hatta cehennemde bile yanarsın...
sen sorgulama, sorgulama ki sevap kazanasın.
güzel bir insan olman için ne de olsa inançlı olman gerekli değil mi?
uzun zamandır yalvar yakar, sıfıra yakın günahın olsun, yat kalk şükret filan...
sonra de ki ohh be allah verdi sonunda, arzularım gerçek oldu...
peki ya hiç inanmayan ama senin uzun süredir yalvararak sahip olduğunu düşündüğün o şey'e sahip olanlar ne ayak?
cin başka, peri başka!
bir ömrünü rahatlıkla geçirmiş birisi için tanrının adaleti pekala vardır, sonsuz inanır bu gibi insanlar. ne de olsa allah vermiştir her şeyi onlara.
tanrı, neden sınar ki?
neyin sınavı?
sen kalk bir tarafa kağıt, kalem, silgi, sorular ve cevapların yazılı olduğu her şeyi ver,
sonra bana gelince ne kağıt ver ne kalem ne de kağıda yazılmış soruları verme. cevapları geçtim zaten...
elinde her şeye sahip birisiyle elinde sadece sorular olan birisi...
bu iki farklı insan nasıl aynı kafada olabilir?
nasıl aynı cennete aday olabilirler?
ben deli gibi çırpınırken, her şeyi yapabilecek kadar güçlüyken...
aciz ama paralı bir insanın yanıbaşımda olması neden?
neden kıskanmayacakmışım?
neden benimde olmasın arabam, evim, param?
tanrılık acaba cebinde 2 tane 1 tl ile yağmurun altında gazete dağıtan beni, altında son model ve içi sıcacık olan yaşıtım bir herifi aynı yolda karşılaştırmak mı?
konuya değinecek olursam, tanrının adaleti dediğimiz olay aslında evrenin tesadüfleridir. e tabi haliyle kişi bu kadar adaletsizlik yaşayınca, ölüm gibi en büyük adaletsizlikten sonrası için medet umuyor. kişilerin dua ederek ulaştıklarını iddia ettiği şeylere, dua etmeyenler de ulaşabiliyorsa burda tanrıdan söz etmek güç. evrenden söz edebiliriz sadece. yani kurulu bir sistemden. bu olayı geniş çaplı anlatırdım ama uzun hikaye. özetle;
öncelikle müminler için allah'ın adaletidir. imanı zayıf veya ateistler, allah'ın adaletini yok sayarlar. yalnız burada bir çelişkileri vardır. allah sana seçim şansı vermiş; ister iyiyi tercih edersin, ister kötü yolu, tercihi seçersin. ikisinde de özgürsün ama şunu unutmamalısın ki seçimin ne olursa olsun ahirette bunun karşılığını, yani allah'ın adaletini işte o zaman göreceksin. elbette bazı durumlarda direkt olarak bu adaleti görüyoruz ama genel ölçekte bakınca durum böyle. ayrıca allah her günahında seni/beni cezalansırsa dünyada insan kalır mıydı? hadi bunu geçtim, imtihanın bir anlamı kalır mıydı?
neyse işte okumaya ve kafa yormaya zahmet etmesseniz bu konuyla ilgili bazı ayetler:
-10/54- (O gün) zulmetmiş olan herkes, eğer yeryüzündeki her şeye sahip olsa, kendini kurtarmak için onu fidye verir. Azabı gördüklerinde, için için derin bir pişmanlık duyarlar. Onlara zulmedilmeksizin aralarında adaletle hükmedilir.
-10/44- Şüphesiz Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler.
-16/111- Herkesin nefsi için mücadele ederek geleceği, kendilerine zulmedilmeksizin herkese yaptığının karşılığının eksiksiz ödeneceği günü düşün.
-10/4- Hepinizin dönüşü ancak onadır. Allah bunu bir gerçek olarak vadetmiştir. Şüphesiz o başlangıçta yaratmayı yapar sonra, iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükafatlandırmak için onu (yaratmayı) tekrar eder. Kafirlere gelince, inkar etmekte olduklarından dolayı, onlar için kaynar sudan bir içki ve elem dolu bir azap vardır.
-2/281- Öyle bir günden sakının ki, o gün hepiniz Allah’a döndürülüp götürüleceksiniz. Sonra herkese kazandığı amellerin karşılığı verilecek ve onlara asla haksızlık yapılmayacaktır.
-22/10- (Ona), "işte bu kendi ellerinin önceden işledikleri yüzündendir. Allah kesinlikle kullara zulmedici değildir (denir.)".
-26/208- Biz hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helak etmedik.
-3/182- "Bu, kendi ellerinizin (önceden yapıp) gönderdiklerinin karşılığıdır." Allah, kullara asla zulmedici değildir.
-34/26- De ki: "Rabbimiz hepimizi kıyamet günü bir araya toplayacak, sonra da aramızda hak ile hüküm verecektir. O gerçeği apaçık ortaya koyan, hakkıyla bilendir.".
-40/17- Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün asla zulüm yoktur. Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir.
işte yukarıdaki ayetler düşünenler için gerçekten yeterlidir ve zulme uğradığını düşünenlere ise başka bir ayetler:
2:45 - Bir de sabırla, namazla yardım isteyin. Şüphesiz bu, (Allah'a) saygılı olanlardan başkasına ağır gelir.
2:155 - Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!
-3:17 - O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür).
-:186 - Muhakkak siz, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici bir çok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah'dan gereği gibi korkarsanız, şüphesiz işte bu azmi gerektiren işlerdendir.
ve daha bir sürü ayetler var bunlar gibi.
allah(c.c.)'nın da dediği gibi:
... Hâlâ akletmeyecek misiniz?– (Araf, 169 – Bakara, 44)
... Hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız? (Enam,32–Yunus,16)
... Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? (Müminun, 80)
Çocukken her aksam yatmadan önce Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalısma tarzının bu olmadıgını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her aksam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.
-al capone
Doğmamış çocuğun kaderini yazmakla ona türlü acılar çektirerek -sınanmak adı altında- nihayetinde intiharın eşiğine geldiğinde en büyük günah olduğunu söylüyorsa bir tanrı değil adaletine varlığına bile inanamam.