Afrikada bir deri bir kemik kalmış zavallı bir çocuk, ineğin poposuna ağzını dayamış bekliyor. dışkılasada karnımı doyursam diye. öteki tarafta kasesi elli dolara çorba içenler ve gecede bir milyon dolar kazanan insanlar. ve daha verebileceğim onlarca örnek.
Tanrım kusura bakma ama ben senin adaletini seveyim.
özellikle çılgın ötesi bir hayvansever olan ben, hayvanlara yapılan akıl almaz işkenceleri gördükçe tanrıya saygım azalıyor.
yaratıcıya inancım tam ve sarsılmaz. onun adaleti var evet, ama bildiğimiz türden bir adalet değil.
hamile bir sokak köpeğine defalarca tecavüz edip (rahmi dışarı çıkmış artık hayvanın) karnını yarıp yavrusunu dışarı çıkarıp, anne ve yavrusunu ateşe vererek öldüren insanlar öteki tarafta cezalandırılsalar ne cezalandırılmasalar ne. o acıyı yaşamışmı o hayvan yaşamış. olay bitmiştir.
öte yandan on bir yıldır bu konuları araştırıyorum. gizli örgütler ve yeni dünya düzeni hakkında onlarca kitap, makale okudum. türkiyenin en sağlam majisyenlerinin yazdıkları kitaplarıda okudum.
başka boyuttan zeki varlıklarla telepatik yollardan iletişime geçen insanların yazdığı kitapları okudum.
yine başka boyuttan bilge bir varlıkla iletişime geçen türk, tanıdık bir yazarla muhabbet ettim hemde defalarca.
"cennet ve cehennem sorulduğunda bu varlıklara cevapları; siz çok ama çok uzun yıllardan beri süre gelen bir sistemi kullanıyorsunuz. bu sistemi kullandığınız halde bile dünya kaos içinde, kullanmasaydınız olacakları zaten tahmin edebilirsiniz biraz düşünürseniz" şeklinde cevap veriyorlar. türkiyenin gelmiş geçmiş en büyük majisyenlerinden rahmetli bülent kısa'nın bir akrabasıyla telepati yoluyla irtibata geçtiği yine başka boyuttaki bilge bir varlıkla olan ropörtajına internetten ulaşabilirsiniz. bu varlıkta aynı lafları söylüyor ve çok daha ilginç şeyler hakkında bilgilendiriyor bülent kısa ve akrabasını eh dolaylı olarak bizleride tabi.
birsürü bu konuda kitap var fakat en etkileyicilerinden biri "aslan halkı - gelecekten interkozmik mesajlar"
bu kitabı mutlaka okuyun.
yaratıcı şüphesiz var fakat dinin dayattığı dogmalardır sahte olan.
hala koyun halkım ; yok dişleri fırçalamak oruç bozarmı, yok efendim kıçımı kaşısam orucum bozulurmu soruları soruyorlar.
kendi nefsin için tutuyorsun bu orucu. nimetlerin değerini bilmek adına.
bunlarla millet kafayı yemiş durumda, anlamak mümkün değil.
-Ölüm ötesindeki cennet-cehennem kavramlari ne demektir?
-Siz, milyon yillardan beri gelen bir programi uyguluyorsunuz. Bu programin içinde, yillardir yerlesik bazi korkulari yasiyorsunuz. Aslinda bir gücü kullaniyorsunuz, Bu gücü belirli bir sembolizma haline getirmek için, bir sürü sey kullanmak zorundasiniz. Bu da cennet, cehennem gibidir, iyilik yaparsan cennete gidersin, kötülük yaparsan cehenneme. Aslinda hemen hiçbirinizin cehennemden kurtulmamasi gerekir çünkü siz tam bir bencilsiniz. Bu insanoglunun kendi yapisinda var, eger dogada yasasaydiniz yasamak için öldürmek zorundaydiniz. Bu doganin kendi yapisidir, bütün galaksiler için geçerli, düsünce tarzinizda cennet cehennem gibi sistemler olmasaydi, sizi durduracak bir engel olmasaydi yasamak için karsiniza çikani yok edecektiniz. Bu zaten her varlikta olan birsey, ruhlarda, enerjilerde var. Enerji gelismek için küçük enerjileri yutar, büyümek zorundadir. Bu bir tür kanun, degistirmeye imkan yok ama bir cennet, cehennem kavrami yaratilarak bu kanun bir yere kadar durdurulmustur. Bu olmasaydi birbirinizi devamli öldürürdünüz, insanlar daha tekamül etmis olamazlardi.
Doğmamış çocuğun kaderini yazmakla ona türlü acılar çektirerek -sınanmak adı altında- nihayetinde intiharın eşiğine geldiğinde en büyük günah olduğunu söylüyorsa bir tanrı değil adaletine varlığına bile inanamam.
Çocukken her aksam yatmadan önce Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalısma tarzının bu olmadıgını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her aksam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.
-al capone
öncelikle müminler için allah'ın adaletidir. imanı zayıf veya ateistler, allah'ın adaletini yok sayarlar. yalnız burada bir çelişkileri vardır. allah sana seçim şansı vermiş; ister iyiyi tercih edersin, ister kötü yolu, tercihi seçersin. ikisinde de özgürsün ama şunu unutmamalısın ki seçimin ne olursa olsun ahirette bunun karşılığını, yani allah'ın adaletini işte o zaman göreceksin. elbette bazı durumlarda direkt olarak bu adaleti görüyoruz ama genel ölçekte bakınca durum böyle. ayrıca allah her günahında seni/beni cezalansırsa dünyada insan kalır mıydı? hadi bunu geçtim, imtihanın bir anlamı kalır mıydı?
neyse işte okumaya ve kafa yormaya zahmet etmesseniz bu konuyla ilgili bazı ayetler:
-10/54- (O gün) zulmetmiş olan herkes, eğer yeryüzündeki her şeye sahip olsa, kendini kurtarmak için onu fidye verir. Azabı gördüklerinde, için için derin bir pişmanlık duyarlar. Onlara zulmedilmeksizin aralarında adaletle hükmedilir.
-10/44- Şüphesiz Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler.
-16/111- Herkesin nefsi için mücadele ederek geleceği, kendilerine zulmedilmeksizin herkese yaptığının karşılığının eksiksiz ödeneceği günü düşün.
-10/4- Hepinizin dönüşü ancak onadır. Allah bunu bir gerçek olarak vadetmiştir. Şüphesiz o başlangıçta yaratmayı yapar sonra, iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükafatlandırmak için onu (yaratmayı) tekrar eder. Kafirlere gelince, inkar etmekte olduklarından dolayı, onlar için kaynar sudan bir içki ve elem dolu bir azap vardır.
-2/281- Öyle bir günden sakının ki, o gün hepiniz Allah’a döndürülüp götürüleceksiniz. Sonra herkese kazandığı amellerin karşılığı verilecek ve onlara asla haksızlık yapılmayacaktır.
-22/10- (Ona), "işte bu kendi ellerinin önceden işledikleri yüzündendir. Allah kesinlikle kullara zulmedici değildir (denir.)".
-26/208- Biz hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helak etmedik.
-3/182- "Bu, kendi ellerinizin (önceden yapıp) gönderdiklerinin karşılığıdır." Allah, kullara asla zulmedici değildir.
-34/26- De ki: "Rabbimiz hepimizi kıyamet günü bir araya toplayacak, sonra da aramızda hak ile hüküm verecektir. O gerçeği apaçık ortaya koyan, hakkıyla bilendir.".
-40/17- Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün asla zulüm yoktur. Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir.
işte yukarıdaki ayetler düşünenler için gerçekten yeterlidir ve zulme uğradığını düşünenlere ise başka bir ayetler:
2:45 - Bir de sabırla, namazla yardım isteyin. Şüphesiz bu, (Allah'a) saygılı olanlardan başkasına ağır gelir.
2:155 - Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!
-3:17 - O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür).
-:186 - Muhakkak siz, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici bir çok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah'dan gereği gibi korkarsanız, şüphesiz işte bu azmi gerektiren işlerdendir.
ve daha bir sürü ayetler var bunlar gibi.
allah(c.c.)'nın da dediği gibi:
... Hâlâ akletmeyecek misiniz?– (Araf, 169 – Bakara, 44)
... Hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız? (Enam,32–Yunus,16)
... Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? (Müminun, 80)
konuya değinecek olursam, tanrının adaleti dediğimiz olay aslında evrenin tesadüfleridir. e tabi haliyle kişi bu kadar adaletsizlik yaşayınca, ölüm gibi en büyük adaletsizlikten sonrası için medet umuyor. kişilerin dua ederek ulaştıklarını iddia ettiği şeylere, dua etmeyenler de ulaşabiliyorsa burda tanrıdan söz etmek güç. evrenden söz edebiliriz sadece. yani kurulu bir sistemden. bu olayı geniş çaplı anlatırdım ama uzun hikaye. özetle;
bilinmeyen, bilinmediğinden çıldırtandır.
bu adalet öyle bir kalıpta ki...
tarif yok!
bakarsın öylece.
düzen olsun diye tanrının bir adaleti olduğu atılmış önce ortaya.
neden? ve nasıl?
sana derler ki hep; çalma, çırpma, asma, kesme, adam ol!.
ne mi olur uymazsan?
tanrnın adaletsizliğine uğrarsın, günahkar olursun!
hatta cehennemde bile yanarsın...
sen sorgulama, sorgulama ki sevap kazanasın.
güzel bir insan olman için ne de olsa inançlı olman gerekli değil mi?
uzun zamandır yalvar yakar, sıfıra yakın günahın olsun, yat kalk şükret filan...
sonra de ki ohh be allah verdi sonunda, arzularım gerçek oldu...
peki ya hiç inanmayan ama senin uzun süredir yalvararak sahip olduğunu düşündüğün o şey'e sahip olanlar ne ayak?
cin başka, peri başka!
bir ömrünü rahatlıkla geçirmiş birisi için tanrının adaleti pekala vardır, sonsuz inanır bu gibi insanlar. ne de olsa allah vermiştir her şeyi onlara.
tanrı, neden sınar ki?
neyin sınavı?
sen kalk bir tarafa kağıt, kalem, silgi, sorular ve cevapların yazılı olduğu her şeyi ver,
sonra bana gelince ne kağıt ver ne kalem ne de kağıda yazılmış soruları verme. cevapları geçtim zaten...
elinde her şeye sahip birisiyle elinde sadece sorular olan birisi...
bu iki farklı insan nasıl aynı kafada olabilir?
nasıl aynı cennete aday olabilirler?
ben deli gibi çırpınırken, her şeyi yapabilecek kadar güçlüyken...
aciz ama paralı bir insanın yanıbaşımda olması neden?
neden kıskanmayacakmışım?
neden benimde olmasın arabam, evim, param?
tanrılık acaba cebinde 2 tane 1 tl ile yağmurun altında gazete dağıtan beni, altında son model ve içi sıcacık olan yaşıtım bir herifi aynı yolda karşılaştırmak mı?