kardesim tamam bana gaip ten bahsediyorsun, iste senin onu algilaman mümkün degil diyorsun da...
simdi matematikte sonsuzluk kavrami vardir ya. bu zaman icinde gecerli.
mekanik teki sebep sonuc isimli Newton kuramini da ekleyelim bu formüle. dolayisiyla zaman cizgisi sonsuzdur, fakat her sonucun bir sebebi de vardir. peki. o halde bir yaratan var ise, o yaratani kim yaratti daha evvelinde, bunun evvelinde yaratani yaratani kim yaratti?
güzel kardesim, simdi microsoftu bil gates kurdu ise, bill gates e bu fikiri hangi etkenler verdi, bill gates bu fikirlere hangi prof lar sayesinde vardi, bu proflar nereden edindi bu algoritmik fikirleri?
haa, simdi tanri katinda fizigin kurallari gecersiz dersen, o zaman ben de ispat et derim?
aslinda sadece fiziksel olarak degil, felsefik olarak ta bana bir iddia yüzünden insan denen varligi dünyaya yollayip sinamak, ardindan yakarak cezalandirmak pek mantikli ve etik gelmiyor. tanri neden iddiaya girsin ve sonucunda ateslerde yaksin ki, madem merhametli ise? nerede burada etik? beni yakarak kendisini mi tatmin ediyor? yukarida tanri yakiyor, asagida sultan kellemi kesiyor, papa engizisyonla yakiyor filan, bu iste bir bit yenegi yok mu sence güzel kardesim? neyin tezgahi dönüyor sence burada, bu paralar nereye akiyor bu korkuyu insanlara yükleyerek? bu soruyu sormamin sebebi, senin gercekten inandigini varsaymamdan.
istanbul'un karadeniz kıyısından karşıya baksanız ukrayna'yı göremezsiniz. çünkü gözlerimiz sınırlı bir görüş mesafesine sahiptir. eğer 10 tabak yemek yerseniz mideniz almaz ve kusarsınız çünkü midenizin belirli bir sınırı vardır. nefesinizi 5 dakika tutamazsınız çünkü ciğerinizin bir sınırı vardır. kulaklarınızda belli frekans aralığından sonrasını duyamaz. dolayısıyla insan sınırlı bir canlıdır. mantıken aklının beyninin ve anlama kapasitesininde sınırlı olması gerekir. tanrı'nın varlığını da belli bir sınırda algılamamız doğaldır onun için tanrı ile ilgili yüzde yüz kapasiteyle bilgi sahibi olmamız imkansızdır.
önce insanlar dogaya tapan animist bir din buldular, kolaymi ölye yildirimi, depremleri yorumlamak, sonra ataya tapan cinsten bir din buldular, ve atalarini evlerine gömdüler, medeniyetler müzesinde görürüsünüz, hatta yaninda tasidilar talarinin iskeletlerini, ardindan her kabilenin bir tanrisi var idi ve o kabile bu kabileyi yenip onun bunun allahini da aldi, en son tek tanriya düstüler.
Eğer biri onu Tanrı yaptıysa o Tanrı olmaz. Tanrı kavramına ters. Ya da onu Tanrı yapan "şeye" Tanrı derdik.
Tanrı olmanın ilk kuralı var olmak için kimseye ihtiyaç duymamaktır.
tanrı olgusu kendi içinde bir başlangıca sahip değildir.
o sadece "var" dır.
oldu, bitti, geldi, patladı gibi fiiller zaman kavramını içinde barındırır.
tanrı olgusu zamandan bağımsız bir evren konsepti olduğu için (bkz: yaratılış) bu fiilleri tanrı sanki bir "kişi" yada maddi bir "şey" miş gibi kullanmak baştan yanlıştır.
sorun teolojik değil etiktir, bir tanrı bilinçli bir varlık yaratıp onun yaşamıyla ilgili tasarruflarda bulunurken neye göre davranmaktadır? eğer kendi yarattığı kurallara göreyse bunlar keyfidir, evrensel kurallara göre davranıyorsa tanrı olacak vasıflara sahip değildir zira evrensel kuralların uygulayıcısıdır, icra makamıdır kanun koyucu değil.
varlık felsefesi* konusudur. bunun için önce kişinin kendisinin var olduğuna inanması gerekir. ardından bir yaratıcı tarafından var edildiğine, daha sonra ise bu yaratıcının nasıl var olduğu sorusu ortaya çıkar.
bu gibi bir cümle, ülkemiz vatandaşları arasında "kafası iyi herhalde" olarak nitelendirildiği için karşına birisini alarak konuşmak pek ileri götürecek bir yöntem değildir. bunun için varlık felsefesiyle ilgili filozofların kitaplarını okumak başlangıç için büyük bir adım olacaktır.
Tanrıya inanmak inançla da alakalıdır. Asla yüzde yüz açıklayamazsın. Zaten isteseydi o açıklardı.
Hele ki yanılsamalarla kuşatılmış insan beyniyle tamamen açıklamak imkansız tabi bence.
Cevabi aslinda cok ama cok basittir. Lakin insan gozunun onundekini gorememektedir. Kisa bir ornek vereyim:
Nat geo'da zihin oyunlari belgeselinde bir hipnozcu vardi. Adam buz odasinda bir kadini hipnoz ediyor ve ortamin sicak oldugunu inandiriyor. Kadin soyunmaya basliyor. Daha sonra aklindan 3 sayisini unutmasini istiyor ve uyandiriyor. Bir elde kac parmak vardir diyor, kadin 5 diyor. Elini gostererek saymasini istiyor ve kadin soyle: 1, 2, 4, 5, 6. Olukca sasiriyor.
Biz de suanda hipnoz halindeyiz. Olunce uyanacagiz...