insanı dinsizliğe yönelten olgulardan birisidir. peki dinsizlik tanrısızlığı şart mı kılar? ya da tanrının yok olduğu anlamına mı gelir?
bir çokları için evet. özellikle tanrıyı sorgulayanlar ayet çelişkileri üzerinden tanrının varlığını olmadığı vurgulamaya çalışır. demek istediğim orada bir yerde tanrı var ve ben onu gördüm falan değil.
kimisine çılgınca gelebilir ama tanrı anlayışının ruhsal olarak insan için ihtiyaç olduğu kanısındayım. benim görüşüme göre tanrı orada bir yerde fakat bizden kendisine ibadet etmemizi, onun için yaşamamızı istemedi. benim hayalini kurduğum yaratıcı zalime bir hak ettiği cezayı verir. onun için namaz, oruç, zekat, mum yakmak, ağlama duvarında ağlamak her türlü ibadet, dışarıda bir yerde iyiliğe ihtiyacı olan biri için zaman kaybı. uhrevi şeylerin gerçek dünyanın acılarını görmezden geldiğini bilen bir tanrı o kadar da acımasız değildir belki. dünyada yaşadığımız sıkıntıların bir karşılığı olduğuna inanıyorum... sadece sabırlı ol dediğini hisseder gibiyim. eğer hissediyorsam benimi için tanrı vardır. hissetmiyorsanız tanrı da yoktur. ona inanmadığınız için sizi cezalandırmaz. ahlak anlayışı sağlam olan her zaman kazanır.
Şahsen tanrı'ya giden yolların(din boyutu) bu kadar çok olmasının kafa karıştırıcı olduğunu düşünüyorum. Kargaşaya sebep oluyor. Ve insan kendi yöntemiyle tanrı'ya ulaşırsa inancında daha özgür ve samimi olur. Dinlerde belli kalıplar var. Bu kalıpların bir mükafatı bir de cezası oluyor. Burada insanın vicdanı devreye giriyor. Aslında yaptıklarını tanrı için yapmadığının farkındadır. Onun için önemli olan vaatler. Yani din kavramı tanrıya olan sevginin önüne geçiyor. Tanrı'dan önce sunduğun vaatler umurasanıyor.
deist olmayı gerektirir. tabela adaletsizlik ve eşitsizlik barındırıyorsa. bölüyorsa ayrıştırıyrsa öldürmeye itiyorsa o din allahın değil artık kullarının dini olmuştur. çıkar dini olmuştur.
yol yakınken dönmek şarttır yada ne olursa olsun ümmetim diye adaletsizliği haksızlığı siz insanlıktan ve doğrudan uzaklaştıracak eylemlere itecektir.