tanım yapma görevimi gerçekleştirmekle beraber bir anımı anlatmak isterim.
bir ramazan akşamı idi. üniversite yıllarımda sevdiğimiz bir * abimizle toplanmış 10 15 kişi iftar açmakta idik.
salaş bir restoranda yoğun bir kalabalıkla beraber birleştirdiğimiz masamızda oturmuş nefsimizi zapt ediyorduk. birden ezan sesi geldi kulaklarımıza. iç huzuru ile zeytinlerimizi kemirirken, masamızda ve diğer müşterilerin masalarına çorba dahi olmadığını fark ettik. garsonlar müthiş bir yavaşlıkla servis yapıyorlardı. arka masadan gelen homurdanmalar eşliğinde garsona seslendim; "ekmek ve su istiyoruz"