tanrı sana dini de verdi aklı da verdi. gerizekalıyı mükellef saymayarak yaptıklarından sorumlu olmak için aklı şart koştu. sen şimdi bu dünyada çişini yapıp çişini yapıp popom kuru kalsın dersen gerizekalıdan bir level üste atlamış olursun.
"ateizm için cep kitapçığından" sahifeler okuyarak yan yürüyen yengeçler de vardır. bunlar akvaryumuz da , habitatımız da special bir yer işgal ederler. külli determinizmi tüm kainata ve varlığa şamil kılarak kısa yoldan allah'ın ilmine vardıklarını sanan bu şark kurnazları kainatın rehberini ceplerinde taşır ve her daim bol keseden sallamayı ihmal etmez. nasıl olsa allah'ın ilmine varmışlardır ya o zaman işleyen formul bulunmuştur ve böylece allah'ı ya yok sayarsın yahut kainatı yarattırıp stabil biçimde bir yere oturtursun !
nasıl olsa iradem yok dedikten sonra iş bitmiştir zaten. ..ki taşşağı sallar gezersin. şopenhaur sakalını da bıraktın mı tamamdır . * bir makinenin çalışmasını ifade etmekte kullanılan bir terimi [ determinizm] herşeyin üstüne çıkararak , insan da iki ayaklı hayvandır diyen aristo'dan çok daha büyük bir dangalıklık ettiğini farkına varmazsın böylece.
son devir sana seni mutlu edecek sandığın bu mamaları vermekten başka bir bok yapamadı. dini ; sıyrılınması gereken bir kabuk sandın ve bunu becerince aydın oldun! güya böylece mutlu olacaktın..
ratio'yu [ aklı ] kainatın merkezine koyanlar böylece mutlu olacağız dediler. bak sefalet ortada. dinsizliğin ve tanrı tanımazlığın perdelenmesine "akıl" dedi birileri sen de yuttun. hayata dair çözümler kurmaya , insanlık reafahı ve mutluluğundan , eşitliğinden bahsetmeye en çok yaklaşan adamlar da bir yerden sonra akıllarından çıkanı dinleştirmekten öte bir şey yapamadı. sorgusuz , sualsiz iman isteyen beşerden fışkırma kanun ve kaidelere itaat ederken , beşeri anlamakta kullandığın o kafanı bile kimin sana verdiğinden habersiz gezindin durdun !
bir sistemi yaratan kuralları kafasına göre koyar. dişindeki bakteri neyi kemirdiğinden habersizdir. senden mevlana olup küre i arz yumurtaya benzer diyecek kadar basiret ve fetanet sahibi olmanı beklemiyorum. amma gerzekliğin de gereği yok. herşeyi determinizmle - akılla çözdüm triplerine grip aklının almadığı şeyleri inkar edersen , aklının almadığı şeyleri ve yaradanın koyduğu kuralları yok sayarsan , bir de üstüne üstlük nasılsa ben olayı çözdüm iddiasıyla iradeni de inkar eder ve böylece ilim perdesi altında en alasından sefahat ve sorumsuzluk örneği gösterirsen ben de senle daşşak geçerim.
git heisenbergle çay iç. önce bir elektron taneciğinin hareketlerini belirleyip gel ondan sonra bana kainatın haritasını çıkar !
şimdi 5 yaşında bir çocuğa hemen din öğretirsen elbette o ömür boyu o dini doğru zannedecektir. dünyada bu durumun istisnası çok az. herkes ailesinin, ülkesinin dinine inanıyor. bu saçmalığı da herkes gördüğü halde sanki öyle değilmiş gibi davranmaya çalışıyor. ama gerçek çok açık bir şekilde ortada. çok az kişi dinini aklını kullanarak, araştırarak seçiyor.
fakat dinler yalan olsa bile, ortada bir gerçek var ki, biz insanlar bir şekilde var olduk. bu doğa, bu kozmos bir şekilde var oldu. neden? herkes aklından bir tanrının varlığını geçiriyor. zaten tanrıya da bu deneyimler ve sonunda aklı kullanmak sonucu ulaşabiliriz. dinler de sadece tanrı üzerine düşünürken oluşturulan sosyal yapılar ve geleneklerdir.
o yüzden sen islam'a inanmıyorsun, cehennemde yanacaksın geyiklerini bırakın. siz de emin olamazsınız dininizin doğruluğundan. hristiyan da olamaz. onlar da zaten sizin gideceğini düşünüyor ve sayıları sizden bir milyar fazla. tanrıyı deneyim ve akıl ile arayın. ben şu doğaya ve insana baktığım zaman bunun tesadüf olamayacağını düşünenlerdenim. ama dinler tamamen sosyal birlik için icat edilmiş kurumlardır.