tanrı adaletli olsaydı peygamberleri yaratmazdı

entry15 galeri0
    15.
  1. Peygamber kopya gibi bir şey oluyor sınav esnasında.
    0 ...
  2. 14.
  3. tanrı yarattığı akla güvenseydi zaten insanların düşünerek onu bulacağını ümit eder, onlara peybamber ve kitap göndermezdi.

    ayrıca sınava bir adam gönderip soruları o sınavdakilere söyletmesi ne derece adil?

    bide bu yanı var tabi.
    0 ...
  4. 13.
  5. Tanrının adaleti peygamberlerle alakası yoktur.
    0 ...
  6. 12.
  7. ötedeki bir tanrıdan adalet bekleyenler sistemin tüm nimetlerinden yararlanırken hiç adalet beklemez nedense. kendimizden güçsüz olan kuzuları tavukları yenebilecek çeşitlerce hayvanı soframıza yiyecek olarak getirirken adaletsizlik hiç rahatsız etmez insansıyı. garip bir adalet anlayışı ile anlamaya çalışıyoruz şu sonsuz sınırsız evreni. ya ötedeki tanrıya tapınır insansı ya da kendine veya kendini var ettiğini sandığı değerlerine,şartlanmalarına duygularına. sistemde ne kadar küçük olduğumuzun farkına varamadan egomuzun peşinde günümüzü geçirip sonra adaletten dem vuruyoruz. hiç düşünen var mı acaba makro boyutların büyüklükleri hakkında bir an olsun. şu yanıbaşımızda hergün gördüğümüz güneşin kocaman zannettiğimiz dünyadan bir milyon kere daha büyük olduğunu. güneş gibi milyarlarca yıldızın yeraldığı samanyolu galaksisinin büyüklüğünü hangi o herşeyi bilen entelsilerin beyni alabilir mi acaba. tanrı deniyor ya hep hani o samanyolu kadar bir tanrı olsa ve insanlığın alayı ona hergün sövse ya da hergün methiye düzse ne yazar. yok şeytan haklıymış yok tanrı şöyleymiş. birazcık kaldırıp kafamızı göğe şu kainatı farketmeye çalışalım eğer yapabilecek kadar akıl ve izanımız varsa.
    0 ...
  8. 11.
  9. şimdiii, şöyle oluyor.

    1- şeytanın tanrıya "sen adaletsizsin" dediğini -ki şeytanın dediği kesinlikle o değildi ama öyle farzedelim- bugün çoğu insan kutsal kitaplardan öğreniyor. arkadaşımız kalkıp da kitabın işine gelen kısmını alıp işine gelmeyen kısmını almayıp şeytanı kahraman ilan etmiştir. oysa kitaba göre şeytan kendisinin ateşten insanın ise topraktan yaratıldığını söyleyip deyim yerindeyse insanı s*klemeyeceğini söylemiştir.
    2- peygamberin dizinin dibinde oturanlar da onu hemen dinleyip itaat etmemiştir. hatta arkadaşın ifade ettiğinin tersine peygamberin dizinin dibinde olanların durumu ve iman etme şartları daha ağırdır. merak edenler peygamberler tarihini okuyabilir. çünkü peygamberler toplumun bozuk temellerine meydan okumuşlar ve bunu kabul etmek de herkes için pek de kolay olmamıştır.
    3- son olarak da yine söylüyorum tanrı ademoğlunun bebek bakıcısı değildir. adem oğlu adam oğlu olduğunu hatırlayıp adam olmalıdır önce. herkesi tek sıra halinde cennete sokmak zorunda da değildir. adalet eşitlik demek değildir. eşitlik sadece matematikte vardır o da şu şekilde "her sayı kendisine eşittir"
    1 ...
  10. 10.
  11. doğru bir çözümleme ancak yanlış sonuca varmış. o zaman ben de sorarım şeytana insanlara acı çektirmek daha büyük bir kötülük değil mi? işkenceler, katliamlar, tecavüzler...

    bu çözümlemeyle tanrının olmadığı sonucuna varmış olması lazımdı. çünkü gerçekten de genlerimizden, yetiştiriliş tarzımıza, doğduğumuz ülkeden çevresel faktörlere kadar herşey seçimlerimizde özgür irademizden daha etkin bir rol oynar.

    hepimiz biliyoruz ki herhangi bir katilin saydığım bu faktörleri daha iyi bir yönde tecelli etse idi katil olmayacaktı veya bir tecavüzcü cinsel arzularını doya doya yaşadığı bir ortamdan gelseydi bu açlığı nüksetmeyecekti.

    insanlar masum doğar, bebeklerden katil yaratanlar ise saydığım bu sebeplerdir, sistemdir. dolayısıyla yaradılışımız adaletsizse yaradan da adaletsizdir. herşeye kadir ve hakim ve herşeyin yaratıcısı kötü ve adaletsiz olamayacağına göre de tanrı yoktur.
    1 ...
  12. 9.
  13. yanlış önermedir. allah'ın sadece adil sıfatı yoktur, rahmet sıfatı da vardır ve allah'ın rahmeti gazabını geçmiştir ve insanlara olan rahmeti tecelli ederekten peygamberlerini göndermiştir ki insanlar doğru yola dönsün, dünyaya ne için geldiklerini hatırlasınlar, yarın ahirette şiddetli azaba çarptırılmasınlar diye. ayrıca şeytan allah'ın adaletsiz olup olmadığını sorgulamamıştır. o büyüklenmiştir allah'ın emrini çiğnemiştir ve bu yüzden allah'ın kendisine verdiği makamdan kovulmuştur. biz ise her gün her saniye defalarca emrini çiğnememize rağmen bize rahmet nazarıyla bakmakta ve ölüm bize gelmeden önce dönmemiz için kitabını peygamberini göndermekte. hatta son peygamberden sonra da her yüz yılda bir müceddid göndermekte ve bize dinimizi, dünyaya geliş gayemizi hatırlatmakta. tüm bunlar allah'ın bize duyduğu merhametin tecellisidir. ayrıca peygamberler yerleri garanti diye görevlerini yapmamazlık da etmemiştir. nuh(a.s) örneğin; 950 yıl boyunca insanlara allah'ı anlatmış, çekmediği çile kalmamıştır, keza peygamberimiz(s.a.v) de öyle. halbuki biz hiç bir zahmet ve çile çekmeden alıyoruz allah'ın gönderdiklerini, sonra hiç utanmadan burun kıvırıyoruz ve isyan ediyoruz, kabullenemiyoruz bizim için iyi olanı. hatta kimimiz ona olan inancını dahi yok sayıyor, kendinden başka varlıklara tapınmaya başlıyor ama o yine de bizim ona yönelmemizi bekliyor.
    1 ...
  14. 8.
  15. tanrının var olduğunu var sayarsak, tanrının adaletli olması için bir sebep yoktur. peygamberlerin gönderildiğini var sayarsak bile, burada tanrının ne yapmak istediğini bilmemizin mümkünatı yoktur. ne yapmak istediğini bildiğimizi var sayarsak bile, tanrının bu bilinenin aksine bir niyetinin olmadığını iddia etmek hiç mümkün değildir.
    0 ...
  16. 7.
  17. --spoiler--
    tanrı şeytanı dürüslüğünden dolayı lanetlemiştir
    --spoiler--

    mutlak büyük olduğunu bildiğin birinin mutlak bir bildiği vardır. şeytanı yaratan odur isterse yok edecek olanda odur. bencil bile olsa 'sürme haşa' benim senin onun hepimizin sahibi ve yaratanı odur. nasıl ki tahtadan yaptığın bir kılıcı kimseye sormadan kırabilme hakkı taşıyorsa insan, allahta kendi yarattığı insandan istediği herşeyi isteyebilir yine 'haşa' keyfi olsa bile. sen senin olanı kullanırken başkasına sorar mısın? iblisin yaratanı da yüce allahtır. sen yaratanın yarattığına mı tapıyorsun? acizlik belirtisi gibi değil mi biraz?
    0 ...
  18. 6.
  19. insani ve mantıklı bir sorgulamadır. madem ki bütün insanlar adildir, bütün insanlar eşittir neden peygamberler var? neden sıfat olarak insanlar arasında üstün olanlarına ihtiyaç duyuldu?

    bu sorgulamayı yaparken peygamber olarak gönderilmiş elçilerin, yaşantılarına da değinmek gerekecektir biraz. hatta birazdan daha fazla değinmek, tam anlamıyla konunun içine girmek gerekir böyle bir sorgulama gerçekleşirken.

    bu noktada da peygamberlerin, kendilerine edeceği rehberliğe ihtiyaç duyan insanlarla başlamalı mes'eleye. yani, peygambere ne için ihtiyaç duyulmuştur? allah, haşa ki insanları tâ en baştan "neyi, nasıl yapacakları" konusunda üstün bilgilerle donatamaz mıydı? haşa ki kudreti, buna yetmez miydi? eğer bir insan, allah'ın varlığına imân ediyorsa; onun kudretini de kabul ediyor demektir ve bana göre o kadar kudreti vardır ve fakat böyle bir durumda insan en başından yapmayı bildiği, yapmaya alıştığı şeyi hür iradesi ile değil de sadece alışkanlık olduğu için yapacaktır. peki tanrı'nın(tanrı dedim lan, gavurum ben), istediği bu mudur? yani kendisine otomasyon ibâdetler gerçekleştirip, her namazında rekât kombolarına karşın, bir yandan da satacağı arsanın ucuza gittiğini düşünen emlakçılar mıdır? bunun bencesi, sencesi olmayacağı için cevaplamadan bırakmak mantıklı olan.

    yani demem o ki; peygamberlere, inançların uygulanışı anlamında ihtiyaç olduğu için peygamberler yaratılmış olup; hiç bir peygamber de kendisini, inanan birilerinden üstün görmemiştir. üstünlük, biz sıradan insanlara ait sapkınlıklar ile ortaya çıkartılmıştır. misâl resulullah, kendi resminin tepelenmesinde dahi bir beis görmezken; yakın bir geçmişte "über müslüman kesim" resulullah'ın, karikatürünü çizen(ki bence de ahlaki ve insani bir tarafı yoktur böyle bir karikatür çizmenin) bir karikatüristin etini, kemiğinden ayırmaya meyletmiştir.

    sonuç olarak, peygamberler de Allah'ın, kulları arasındadır. ek olarak elçiliğini yapmalarına karşın da bunun artizliğine girişmemişlerdir hiç bir zaman. gene de biz insanlar, sıkıntılı mahlukatlarız bu anlamda ve sıkıntı da buradan çıkıyor.

    misâl kelime-i şahadet getirirken dahi çok ince bir nüans vardır ve "hz. muhammed, o'nun kulu ve elçisidir" der sadece "elçisi" demek yerine.
    3 ...
  20. 5.
  21. tanrı adil olmasaydı sizin gibileri yaratmazdı. Allah'ın mahlukları gidin yatın dinginleşin biraz.
    0 ...
  22. 4.
  23. tanrı adaletli olmasaydı şeytanı yaratmazdı...
    2 ...
  24. 3.
  25. gerizekalı önerme.
    allah siz nerede olursanız olun doğru bildiklerinize amel edin, ben size bilmediklerinizi öğretip sizi doğru yola hidayet edeyim diyor.
    yani balta girmemiş ormanda bile yaşasak, eğer herkesçe açık olan iyiliklere, yalan söylememk, kul hakkı yememek, gıybet etmemek vs tarzı şeylere amel etmeyi başarırsak Allah zaten bize doğru yolu gösterecektir.
    eğer yaradılış gayesi oruç tutmak olsaydı, hz. adem den beri tutuluyor olurdu.
    demek ki dinin esası en başta herkes tarafından bilinen doğrularla bezenmiş güzel ahlakı hayata geçirmektir.
    nitekim niceleri bunu peygamberden asırlar sonra başarmışken,
    niceleri de peygamberin dizinin dibinde bu dinden nasip alamamıştır.
    yani ortada bir adaletsizlik söz konusu değildir.
    2 ...
  26. 2.
  27. ah birazcık okusanız ne olurdu ki? pergamberi görmeden ona inanaların daha salih kullar olduğu yıllar öncesinden bildirilmiş bize. yani yanında bir mucize olupta iman eden ile aklını çalıştırıp sorgulayarak iman etmiş birinin seviyesi çok farklıdır.
    1 ...
  28. 1.
  29. adaletli olduğu için peygamber göndermiştir. insan aklı hele ki senin gibi olmayanları bildiği için doğru yolu bulmasına yardımcı göndermiştir. peygamberin dibinde yetişme mevzusu ise... hz. muhammed o zamanki insanlara yani onu görüp sohbetine katılanlara ashabım derken onu göremeyecek olup ona inanan, getirdiklerini uygulayan, onu canı gönülden sevecek olanlara kardeşlerim demiştir. asıl önemli olan görmeden inanabilmek. şimdi defol git.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük