harbiden böyle insanlar çok. ki, tanrı kendisine şirk koşulmadığı sürece, affedemeyeceği günah olmadığını söylüyor. hatta, şirk konusunda da tolerans yine kendi elinde.
ama bazıları, sadece bu sözlükte değil, hayatın her evresinde, skolastik düşünce sisteminin hakim olduğu ortaçağ avrupasındaki gibi, tanrı konusunu irdelemekten korkuyor. ya da işine gelmiyor. tanrı'yla ilgili her türlü irdelemeye de koltuğundan tavır takınıyor.
tanrı irdelenmeyecek kadar despot ve ego sahibi bir varlık ise eğer, niye tanrı ki o zaman? ismi ve varlığının anlamı başka bir şey olmalı. ki, tanrı sana akıl verdi. düşünme yetisi verdi. cennet'in neden yedi kat olduğunu sanırsın sen? herkesin aynı cennet'e gideceğini düşünecek kadar da abuk musun?
en azından şu dünyayı düşün bi? hayatın standartlarına bak. aç gözlerini. neye inanıyorsan, inanırsan, öldükten sonra seni bekleyen şey inan ki o.
sen hala, bir şeyleri sorgulamayı çok garip ve itici, eğreti görüyorsan eğer göster bana cadı kazanını. ben kendim gireyim. sırf bir şeyleri düşündüğüm ve irdelediğim için o kazanda haşlanmam, yanmam gerekiyorsa eğer, ateşime odunu kendim getiririm. çekil şimdi ayağımın altından, ben kazana gidiyorum!