insanı yaratması sonra inandırmaya tabii tutması inandırmak için 4 tane kitap göndermesi sonra bu kitapların tahrif olması falan neden böyle karmakarışık işlere gerek vardı ki. enteresan bir paradoks. bir tane kitap gönder yeter.
binlerce yıl önce 100 200 kişilik köylere peygamber gönderiyorsun da neden 8 milyar insanın yaşadığı herkesin kafasının karışık olduğu bir dönemde mucizelerle donattığın peygamberi göndermiyorsun. mesela musa peygamber gelsin denizi ikiye bölsün bizde inanalım rahatça. madem inandırmak istiyorsun.
intikam alan bir tanrı'nın elbette egosu olur. Aslında bu biraz karışık bir mesele, egosu varsa duyguları da var demektir. Fakat Tanrı 'basit'tir. Yani birleşik unsuru yoktur. insan birçok maddenin birleşmesinden meydana gelmiştir, yani insan gibi değildir. O zaman duyguları da olmaması gerekir, duygu da madde ile yani birleşik olmakla alakalıdır. O zaman tanrı saf akıl, saf düşünce veya varlığın ilk nedenidir. Varlığa doğrudan değil dolaylı olarak müdahale eder, evreni yaratmak gibi. O zaman ilk cümlemiz yani tanrı'nın intikam alması mümkün olamaz çünkü bu bir duygu durumudur. Fakat dinler genellikle Tanrı'yı duygularıyla hareket eden bir güç olarak anlatırlar, insanların akıl seviyeleri bunu gerektirir.yani bilal'e anlatır gibi...